Politikada mizah, politikanın tuzu biberi gibidir. Tabi ki, hakaret ve aşağılayıcı sözleri de mizahın dışında tutmak gerekiyor. Bu yazıyı, politikacıların başlarından geçen ve dönüp kendilerinin aktardığı anekdot örneklerine ayırdım.
Bir zamanların Amerikan Temsilciler Meclisi Başkanı Carl Albert çok kısa boylu biridir. Ama nutukları ile kitleleri sürüklemesini de iyi bilen politikacıdır. Carl Albert, karşılaştığı bir durumu şöyle anlatıyor:
“Bir gün bir kasabada heyecanlı nutuk attıktan sonra, küçük bir çocuk yanıma yaklaşarak dedi ki: Efendim, bugün bana gerçekten ilham verdiniz. Size çok teşekkür ederim.” Gülümseyerek çocuğa baktım. Onunla biraz konuşmak istedim. Alacağım cevabı daha sonraki nutuklarımda kullanmayı düşünerek, ona ilham veren sözlerimin neler olduğunu sordum. 
Çocuk cevap verdi. ‘Bana ilham veren nutkunuzdaki herhangi bir sözünüz değildi efendim. Sizin gibi karides boylu minicik bir adam Temsilciler Meclisine başkan seçilirse, kendimin de bir gün Cumhurbaşkanı olabileceğimi düşündüm. Onun için size teşekkür ettim.”
-------------------
Amerikalıların davetlere katılan politikacılardan nutuk beklemeleri gelenektir. Her davet için ayrı ayrı nutuk ayarlamak zor olacağından, politikacılar bir yerde verdikleri nutukları başka bir davette de tekrarladığı olurmuş.
Bir senatör anlatıyor: “Bir davette verdiğim nutuk, bittiği zaman devrin tanınmış gazetecilerden biri yanıma geldi, beni tebrik etti. Şahsımdan ve nutkumdan bahsedeceğini söyledi. Ertesi günü gerçekten, bütün sütunu nutkuma ayırmıştı.
Sekiz yıl sonra yine bir davette nutuk vermemi istediler. Sekiz sene önce verdiğim nutku aynen tekrarladım. Nutuk bitince karşımda aynı gazeteciyi gördüğüm vakit, utancımdan yerin dibine geçecek gibi oldum. Ben özür dilemeye çalışırken, gazeteci, nutku çok beğendiğini, ertesi günü bahsedeceğini söyledi. Gerçekten de bahsetti. Sekiz yıl önceki fıkrasını kelimesi kelimesine aynen yayınlayarak.”

-------------------
Başka bir senatör anlatıyor: “Harp yıllarıydı. Otelin önünde taksiye binerken, güzel bir hanım, o yıllarda taksi bulmanın güçlüğünden aynı arabaya binmek ricasında bulundu. Taksi hareket etti ve şoför radyoyu açtı. Radyo, bir gün önce Senatoda verdiğim nutuktan parçalar okumaya başlamıştı. Güzel hanım bana dönerek, ‘Şu senatörler de insanı deli ediyor. Hem ne konuştuklarını bilmiyor, hem de çenelerini açmakta çekinmiyorlar. Onlar olmasaydı, bu memleket çok daha iyi idare edilmiş olurdu.’ Ben kendisine hak verdim. Tabi ki kim olduğumu da söylemedim.”
----------------
Milletvekili O.C Fisher anlatıyor: “Ankara keçisinin Amerika topraklarına getirilişinin 100. yılıydı. Ben bu günü kutlamanın yerinde olacağını düşünerek kanun teklifi verdim. Fakat birkaç ay geçmesine rağmen teklif komisyondan geçmiyordu. Komisyon başkanı Tom Murray’a rastladım. Teklifin çabuk çıkması için ricada bulunup, teklifimin içeriğini anlatmaya çalışmama fırsat bulamadan bana dedi ki,
‘Komisyonumuz o kadar yoğun ki, önümüzde bir sürü saçma sapan teklifler var Komisyon işlemez duruma getirilmeseydi, sana yardımcı olmayı isterdim. Biliyor musun arkadaşların söylediğine göre, çılgın ve aptal milletvekilinin biri de keçiyi kutlamak için kanun teklifi getirmiş.”

Kaynak: Politikada Nükte