Koronavirüs; insanlık aleminin şimdiye kadar gördüğü, en gezgin / en kolay bulaşan uluslararası nitelikli bir virüstür. Pandemi boyutu ile tüm insanlığı ruhsal / fiziksel / sosyal olarak tedirgin eden, normalde pasif komunda olan, ancak insan vücuduna adım atınca aktif konuma geçerek tüm yıkıcı hünerlerini sergileyen, metabolizmanın normal işleyişini olumsuz etkileyebilen / hasta edebilen / hatta nefes almayı bile zorlaştıran bir mikroorganizmadır. Yaş / cinsiyet / ırk / iklim / ülke / tahsil / kariyer / zengin / fakir vb. kriter ayrımı yapmaksızın, kişinin vücut bağışıklığını teste tabi tutan, testi zorlaştıran taraf olduğunda ise insan ruhunun, bedende kalmasının dünyevi hayat göstergesi olan, “nefes alma” işlevine zorluklar çıkartarak ambargo koyan, mikro boyutlu bir virüstür.

Dünyada olduğu gibi maalesef Ülkemizde de binlerle ifade edilen virüse bağlı vaka mevcuttur; bu vakaların içerisinde bireysel izolasyon ile iyileşenler olduğu gibi yoğun bakım servislerinde entübe durumunda cihazlara bağlı zorlu tedavi aşamalarından geçenler ve hatta bu meşakkatli yaşam mücadelesinde yenik düşüp vefat edenlerde bulunmaktadır.

En çok bulaşın, kalabalık organizasyonlu mekanlarda olduğu net bir gerçekliktir. Sosyal bir canlı olan insan tabi ki gerekli gördüğü faaliyetlere katılacaktır. Ancak günümüz şartlarının zorunlu kıldığı “kontrollü sosyal hayat” kurallarına mutlak uymak zorundadır. Kuralsız kalabalıklara katılan kişilerle yapılan anketlerde; toplumsal karşılığı olmayan cevaplar ön plana çıkmaktadır. Oysa ki; hiçbir eğlence / hiçbir etkinlik / hiçbir sebep / hiçbir bahane; toplumun psikolojik / biyolojik / sosyolojik sağlığını riske etmemelidir.

Toplum bireylerden meydana gelmektedir; bireylerin hal ve hareketleri toplum düzenini ve sağlığını doğrudan ilgilendirmektedir. Toplumsal birliktelik, bireylerin karşılıklı saygı / sevgi / empati / güven gibi sosyal karşılığı bulunan kavramların oluşumudur. Toplumsal boyutlu unsurlarda kişilerin yanlışlıkları / hataları sosyal rahatsızlıklara sebep olabilmektedir; COVID-19 süreci işte bunlardan biridir.

İnsan, düşünen bir canlıdır; iyi - kötü / fayda - zarar / empati - antipati / sağlık - hastalık / mantık - nefis / yaşam - vefat gibi soyut ve somut muhakemeleri yapabilme özelliğine sahiptir.  Ruhsal, fiziksel ve sosyal yönden sağlıklı olan bir kişi; hasta olmak istemez / sevdiklerinin hastalanmasını istemez / başkalarına hastalık bulaştırmayı da istemez; normal olan budur. Ama düğünlerdeki, plajlardaki, kutlamalardaki, eğlencelerdeki vb. kuralsız kalabalık ortam görüntüleri, sağlıklı bir muhakemenin yapılmadığını göstermektedir.

İnşallah, eğitim kurumları yüz yüze eğitime başladığında, eğitimin her kademesinde ilk işlenecek konular arasında “toplumsal bilinçlenme” olmalıdır. COVID-19 süreci, deprem gerçeği vb. bizleri ilgilendiren tüm hususlarda “milli bilinç ruhuyla”; Hacı Bektaş-ı Veli’nin belirttiği gibi “Bir olmak, iri olmak ve diri olmak” Türk Milleti için bir zorunluluktur.

Kaynak: M. Tuncel, Toplumsal Farkındalık, Nevşehir - 2020