NictinaTabacum. Patlıcangiller familyasından bir yıllık, büyük yeşil yapraklar olan garip bir bitkidir. İçindeki etken maddesi Latince isim olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabaco ise İspanyolca sigara demektir. Bizde ise tütün kutusuna tabaka denmektedir.

Kayıtlarımızda 3000 yıldır tarımı yapıldığı yazılmaktadır. Amerika’nın keşfinden önce Kızıl derililerin; Din adamları ve kabilelerin önde gelenleri sadece özel günlerde ve törenlerde sigarayı uzun pipolarda kullandıkları yazmaktadır. Beyaz adam birçok şeyi abarttığı gibi tütünü de abartmıştır. Tütün tohumları 1492 Yılında Ana karaya ( Avrupa-Asya ve Afrika), 1605 Yılında ise Osmanlı topraklarına gelmiştir.

Sigaranın kullanılmaya başlaması icadından daha da ilgi çekicidir. Gemiciler, soylular ve burjuvalar (Sonradan görme zenginler) tütünü sadece puro olarak içmekteydiler. Bu insanlar izmaritleri yere attıkça dilenciler bunları toplamış, kâğıt rulolarda içmeye başlamıştır. Bu daha çok beğeni toplamıştı… Bunun sonunda sigara puroyu geçip, dünya çapında yaygınlık göstermiştir.

Bu sektörün reklamı ise 1930-1950’li yıllarda sinema sektörüne çok iyi bir şekilde yaptırılmıştır. Öyle-ki artist sigara içmiyorsa bile sahnede ağzına bir sigara tutuşturulmuştur. Zira yasaksız ve bilgisiz o günlerde bu hareket ek gelir ve bir şekilde fayda demekti. Kim bilir belki de Amerika içki yasağının karşısında sigara reklamlarına sessiz kalmayı tercih etmiş te olabilir.  Avrupa ve Amerika’da yaygınlaşan sigara Osmanlıda yasaklarla yaygınlaşmıştır. Sultan 4. Murat, Osmanlının sigara ile tanıştığı tarihten 30 yıl gibi kısa bir süre sonra sigarayı yasaklamış, bu yasak sigaranın yaygınlaşmasına neden olmuştur.

Sigara sağlığa zararlıdır. Günümüzde cebe de zararlıdır. Herkes bunların üzerinde durduğu için bu konular üzerinde durmayacağız.

Sosyolojide bir nesnenin veya bir fikrin işaretlenmesi, üzerine yasaklar konması o nesnenin yükselmesine, o fikrin yaygınlaşmasına neden olur. Türban olayı da yasaklarla, aşağılanmalarla bir bayrak haline gelmişti. Serbest bırakıldı, gündemden çıkıp sabit seviyesine geldi. Zira problem olmaktan çıktı. Tarih böyle olgularla doludur. Amerika’da 1930’lu yıllarda başlayan içki yasağı, içki kullanımını yaygınlaştırmıştır. Sigara ile mücadelede bu yaklaşımın dikkati nazara alınması zorunludur.

Şimdi tütünün bir panoramasını çizelim. Karadeniz, Ege ve Doğu Anadolu Bölgeleri bu bitkinin tarımı ile uğraşıyor. Yüzlerce aile bu bitkiden ekmek yiyor. Tütün ihraç maddesi idi. Sanayi de belli bir ağırlığı vardı. Bu tür yasaklamaların neticesinde Türkiye’de kullanılan tütünün % 80’i dışarıdan ithal edilir duruma gelmiştir. Buna kaçak tütünleri de eklemek gerekir. Sigara kullanımı her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Başlama kitlesi gençlerdir. Tüm bunlar olurken devlete göre hiçbir şeyin olmaması oldukça manidardır. Zira vergiyi iyice abartmış, karşılığında ise “Sigara sağlığa zararlıdır.” İbaresi koymuştur. Uygunsuz yerlerde içenlere de ceza kesmekte ve oradan da kar etmektedir. Bence devlet işini biliyor. Zaten sağlığa zararlı olan tütünü cebe de zararlı hale getirmiştir. O yetmemiş! Sigara tabu yapılmış, karşı çıkarsan kötüsün…

Geliri düşük tiryakiler doğu Anadolu tütünü içmeye başlamışlardır. Ucuz olmasının yanında merdiven altı imalatlar olduğu ayan beyan karşımızda durmaktadır. Bu konuyu onlarla konuştuğumuz zaman vergi ödediklerini söylediler. Ortamda küf mü var? İçine bir şeyler mi karışık belli değil. Zaten alan belli değil, satan belli değil…

Sigaranın kültür panoraması da oldukça ilginçtir. Bu merete genellikle çocuktan erişkinliğe geçiş döneminde başlanır. Sigaraya başlayan aileden de dayak yemeye başlar. Bu olay okullarda devam eder. Harçlığın büyük bir kısmını bu meret götürür. Bazı bakkallar sigarayı tek tek satarak hem işletmeye eşantiyon gelir irad ederken, çocuklar üzerlerinde yakalanacak sigara bulundurmazlar, birde harçlıkları daha ufak gider… Tektekçilik, sigaranın yaygınlaşmasında ufakta olsa rolünün olduğuna inanıyorum.

Sigara içenlerin bir kısmı askerden gelip, işini gücünü kurduktan sonra bu meretten kurtulur. Kurtulmayanlar ise 20-40 yıl içtikten sonra sağlık nedenleriyle sigarayı bırakmak zorunda kalırlar.

Sigaraya yüklendikçe yaygınlaşmaktadır. Televizyonlarda dahi dikkat çekmesi için flulaştırılmaktadır. Nikotin bağımlılığı yabana atılır bir alışkanlık olmadığı için de bırakmak zordur. Sigara baştan üzerindeki işaretlenmelerden arındırılması gerekmektedir. Belli bir yaşın altındakilere satma yasağı var. Lâkin bu konu layıkı ile denetlenmiyor. Baba dahi çocuğuna sigara aldırabiliyor. Vergiler abartı oranında yüksek… Bence devlet sigaraya koyduğu abartı politikasından vaz geçmesi gerekir. Sigara konusu bilimsel olarak çok yönlü araştırılması gerekir. Gelirinin büyük bir kısmı sigaraya gitmesi zaten sigarayı oldukça kıymetli kılmaktadır. Baba içmese de yetişkin olan oğlu içiyor.

Sigara bir de karşıt sektör oluşturmaktadır. Yalancı sigaralar, özel bitkiseller, tozlar, tabletler ve saireler… Bazen bunların da zararlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu ürünleri pazarlayanlarda tabu haline gelmiş sigaracılara da istedikleri gibi davranmaktadırlar.

Yıllarca sigara içen bir kimse olarak benim teklifim şudur; Ruhsata bağlansın… Evet! Sigara içmek ruhsata bağlansın. Ruhsat almak zor olmasın, lâkin sigara içen insanım muayene edildikten sonra ruhsat verilsin. Vatandaş o anki sağlığını ve sigaranın verdiği zararı bilsin. Sigara açıkta satılmasın. Kaçak ve kaçakçılarla daha yoğun mücadele yapılsın… Al sana daha da büyük bir tabu… Efendim kârımız çocuklarımız ve gençlerimiz olur. Ben ve yaşıtlarım olanlar biraz sıdalanır ama sigaraya başlama eğiliminde olan gençlerimizin %90’ı sigaraya başlamaz. Bu işin karaborsasına da çok ağır cezalar getirilirse bu iş samimi bir şekilde çözülebilir.

Sigara ile savaşan derneklerin ve kurumların tek boyut düşündüklerini düşünüyorum. Hep aynı seyirciye söylüyorlar. Sigaraya en büyük tepkiyi sigarayı bırakanlar gösteriyor. Bu birazda ego tatmini gibi algılanabilir. Neyse, Sigara Gençler arasında yaygınlaşıyor. Devlet ise sigaranın vergisini ve cezasını alıyor. Saygılarımla.