Siyaset Dünyamız

               Dr Seyfi ŞAHİN

Biz üniversiteye 1967 yılında girdik
1968 yılında dünyanın her yerinde öğrenci hareketleri başladı.
Almanya da kızıl Rudi dediler biri çıktı.
Bader Meinhoff çetesini kurmuştu.
Bunların hepsini tutukladılar.
Güya hapiste hepsi intihar etmişti(!).
Alman güvenliği onları yok etti.
Alman üniversitelerinde bir daha anarşi görülmedi.
                ***
Fransa’da  kızıl Dany diye biri çıktı.
Hangi pazarlık yapıldı bilemem,
Fransa Üniversitelerinde de  bir daha anarşi olmadı.
Üniversiteler kuzu,  kuzu dersine devam etti.
Bu disiplinli devletler ülkesine zarar verdirmediler.
                ***
1968 yılında önce Ankara ilahiyatta baş örtüsü sorunu çıktı.
Hatice Babacan adlı kızımız baş örtüsünü çıkarmadı.
Ama İlahiyat fakültesinin önüne çadır kurup bunu protesto etti.
Türkiye de yer yerinden oynadı.
 İlahiyat Fakültesi öğrencileri, boykota gitti.
Fakülte bir ay kapandı.
Sonra yönetim baş örtüsüne izin verdi.
                ***
Bu yılın Eylülünde boykot diğer üniversitelere sıçradı.
Üniversitelerin sorunları,
Prof.ların kusurları, gündeme geldi.
Boykotlar devam ederken de sol ve Marksist sloganlar da atılmaya başladı.
Sol düşünce,  gençlik arasında yayılma gösterince,
Üniversitedeki muhafazakar ve milliyetçi öğrenciler de,
Ülkü ocaklarında teşkilatlandılar.
Solcular; Marks ve Lenin’in düşünceleri söylüyor.
Dünyadaki meşhur Marksistlerin resimleri kantinlere asıyordu.
Komünizm konusunda hassas olan Türk Milleti ve gençliği,
Alpaslan Türkeş’in liderliğinde, hem üniversitelerde teşkilatlandı.
Hem de Türk milletinin bütün birimlerinde yayıldı.
İlk defa Türk milleti, Selçuklu ve Osmanlı dan sonra,
Şuurlu ve dinamik olarak kendi milli benliğini tanıyordu.
Türkeş, Türk İslam davası güdüyordu.
Gençlik, ocaklarda, öğretmenler ülkü birde, teknik elemanlar ülkü tek de,
Polisler, Pol Bir de, organize oldu.
Ayrıca esnaflar, memurlar, işçiler, köylüler, işverenler de teşkilatlandı.
Artık Türk milleti şahlanmıştı.
Batı ve ABD bu gelişmeden kaygılandı.
CİA kanadıyla 12 Eylül ihtilalini yaparak,
MHP nin önüne kesti.
Sonraki gayretlerle de  Ülkücüleri dağıttı.
                ***
Marksistler, işçi hakları, fakirlerin müdaafası,
Zenginlere düşmanlık, vurgun ve soygun düzeni,
Sloganları ile ortaya çıktılar.
Bunlar dini, milliyeti inkar ediyorlardı.
Rusya taraftarı idiler.
Bu durum, milleti ürkütmüştü.
Hem iman, hem milli duygu ve hem de devlet tehdit altında idi.
                ***
Bu düşünceye bir alternatif gerekirdi.
Veya milli bir doktrin lazımdı.
Alparslan Türkeş; Temeli İslam imanı ve Türk milliyetçiliği olan;
“9 ışık doktrini”ni ileri sürdü.
Bu doktrin; “Türkiye’yi çağlar üstünden atlatıp,ilimde, teknikte en üst seviyeye çıkaracak,
Milletler mücadelesinde Türkiye’yi en öne çekecek bir sosyal ve ekonomik programdı”.
Milliyetçilik, ülkücülük, ahlakçılık, sanayicilik, ilimcilik, hürriyetçilik, toplumculuk,
Gelişmecilik ve halkçılık, fikirlerini ileri sürüyordu.
                ***
ABD 1980 den sonra Türkiye’yi sıkı tuttu.
Yeni gençliği;
Boş, ahlaken zayıf, Marka peşinde koşan emperyalizme karşı dirençsiz bir hale getirdi.
FETÖ bu sistemin en çarpıcı örneğidir.
Ama her şeye rağmen halen milli potansiyelimiz var.
Geleceğimizden ümitliyiz.
Çünkü Türk milleti büyük millettir.