Türkiye Cumhuriyeti Kurulduğundan bu güne kadar hiçbir dönem bir Başbakan halkı tarafaından bu kadar sevilmedi…Yine Cumhuriyet tarihinden bugüne kadar hiçbir dönem bir Devlet halkıyla bu kadar kucaklaşmadı bu kadar yakın ilişkiler içinde olmadı.

 

Bu yazıyı okurken farklı görüş ve siyasi parti sempatisyanı olan vatandaşlarımıza sonsuz saygı duyduğumuzu belirterek onlara seslenerek,Lütfen Çoğunluğun düşüncelerine saygı göstermenizi art niyetsiz olarak bu yazıyı okumanızı rica ediyoruz. Gelin görün bakın ki Neden Başbakan Erdoğan bu kadar çok seviliyor sorusunun en samimi cevabını bu yazıda bulmak için okuyun…

 

 Başbakan Erdoğan Neden Seviliyor ?

Halkın sorunlarını ve beklentilerini çok iyi bilen ve hakikaten halkın içinden biri olarak gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önce Devlet Millet içindir var felsefesini bu 10 yıllık süreçte çok güzel uyguladı. Zira bugünlere kadar uygulamada her zaman Millet Devlet için vardır psikolojisi her zaman kamuoyunda hakimdi. Sonra bir Başbakan olarak ,vatandaşların en büyük beklentilerine kulak vererek Bu Ülkenin Manevi değerlerine önce saygı göstermesi ve bu değerlere sahip çıkması ilede Türkiye’de halkın sevgilisi Yurt dışında bir çok ülkenin gıpta ile baktığı özendiği ve hatta kıskandığı bir profil sergileyerek bu günlere gelindi.

Evet Başbakan Erdoğan Belkide şimdiye kadar bir Ülkenin yurtdaşın halkın milletin her ne derseniz deyin Sevgilisi ve saygı duyduğu unutulmaz örnek bir lideri olarak gönüllerde taht kurmuştur.

Samimiyeti haksızlık karşısındaki dik duruşu haykıran sesi adeta Bu Milletin yükselen yılların ezilmişliğinin bir sesi oldu.

 

Rahmetli Annesi Tenzile annemizin vefatında gözyaşlarıyla tüm halkımızın yüreğinde de doldu taştı göz yaşları …

Kimseye nasip olmayan bu büyük sevginin sahibi olan Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan Hakkı hakkaniyeti savunması Haksızlık karşısındaki ardındaki milyonların sesi olarak haykıran nidasıyla İşte benim Başbakanım dedirtti.Bu yüce ulusun yüce milleti ona giydirdiği o yüce tac Sevgi saygınlığının en üst mertebesinde haklı yerini koruyarak Türkiye ile sembolleşti.

 

Bu ülkede şimdiye kadar hiç görmediği bir Başbakanın Allah kelimesini ağzına almayanlara inat, Ya Allah bismillah diyerek yaptığı açılışlarla halkın duasını sevgisini en derinden kalplere nakşedildi….

 

Ramazan ayında bir garibanın sofrasında,Cuma namazı çıkışında mahallenin bir sokağındaki bir teyzenin davetine giderek çayını kahvesini içerek mütevaziliğini gösteren Başbakan Erdoğan bu milletin büyük lideri Başbakanı nasıl olurun cevabını her seferinde en güzel şekilde verdi…Biz Bu Milletin efendisi değil Hizmetçisiyiz diyerek seslenişine o Millet sen bizim sevgilimiz sevdamız baş tacımzısın Başbakanımıssın diyerek yankılanan samimi duyguların ismi ve dertlerinin ilacı oldu.

 

Sağlık,Askeriye,Anayasa,Üniversite,Eğitim,Ekonomi de yaptığı reform niteliğindeki yenilikleri halkın beklentilerinin karşılığı olarak Bu yüce Milletin Güvenini kazandı.

 

O kadar sevildi ve o kadar saygı gördüki bu yüce milletin yüreğinin en derinliklerine girmeyi başaran ender insanlar arasında haklı yerini almayı başardı.

 

Ana Dolu nice evlatlar doğurdu Merhum Tenzile anamızın Er Doğan evladı gibi…

 

Öyleki ismini yeni doğan çocuklarının ismi olarak koyanlar adeta yarışa girdiler.Bacımızın analarımızın babalarımız gençlerimiz ve çocuklarımızın kimine dostu kimine abeyi kimine avladı kimine arkadaşı oldu…

Allah O’na, sağlık, sıhhat ve afiyet versin.Kırk bin kere Maaşallah…

 

 Çünkü, O’nun,  milletimiz, devletimiz, insanlarımız ve insanlık için yapacağı daha çok şey var.

 

Seni Seviyoruz Başbakanım. Ve Her zaman seveceğiz.Çünkü sevdiklerimizi seven sevmediklerimiz sevmeyen büyük yüreğinizle örnek aileniz yaşantınız liderliğiniz inanacınız inancımız olduğu için seni daima seveceğiz… Yolun açık Allah yar ve yardımcın olsun…

 Fikret ÇAPACI

Bu soruya güzel bir cevapta Adana dan şu yazı ile paylaşalım

ERDOĞAN NEDEN SEVİLİYOR? 19.9.2011 Pazartesi-Yüreğir/ADANA

 

1960 Devrimini hatırlamıyorum ama Rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in ihtilali sonrası yazılan destanları hatırlıyorum. İçlerinde birisi vardı ki her dörtlüğün sonu “Zaferi kazanan Kıraat değil mi? Diye bitiyordu. İşte o günden bugüne kadar geçen zamana zarfında Türkiye idaresinde söz sahibi olan liderler Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi sevilmediler. Sayın Erdoğan ülkesinin, Ortadoğu’nun ve bütün insanlığın hislerine tercüman olduğu için bu kadar seviliyor. Cumhuriyetin kuruluşundan kısa süre sonra Türkiye Angolasakson hegemonyası tarafından kuşatılmış ve 1938’den itibaren bağımsızlığı bu hegemonya tarafından elinden alınmıştır. Türkiye çok büyük savaşlar vererek kazandığı bağımsızlığını, BM, NATO ve IMF gibi kuruluşlara devreye sokularak adeta derin Avrupa ve amerikaya teslim etmiştir. Yani savaşla yapılanmayanlar barış adı altında yapılmıştır. O günden bugüne geçen zaman sürecini takip ettiğimizde derin avrupa ile amerikanın Türkiye’ye biçtiği bu rolü kırmak isteyen iktidarlar gelince hemen bunlar devrim ile alaşağı edilmiş ve arkasında Devalüasyon yaptırılmıştır. Bu dar kıskaç içerisinde Türkiye IMF’den çok yüksek faizlerle borç para alıp derin avrupa ile Amerikalıların uzantısı olan şirketlere vermek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin ekonomik olarak genleşmesi engellenmiştir. Genleşme olmayınca büzüşme kazınılmaz olur. Türkiye 2003 yılında bu genleşmeyi sağlamasaydı şimdi Yunanistan ve diğer avrupa ülkeleri gibi büzüşecekti. İşte Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu genleşmeyi başlattığı için yurtiçinde ve yurtdışında seviliyor. Onu takip eden onu dinleyen onda kendisini buluyor. O mazlumların, mağdurların, yetimlerin, kimsesizlerin kimsesi oluyor. Gerçi kendisi oldukça da yakışıklı ama bu sıfatı tek başına onu sevmeye yetmez. O 1900’lü yılların başında zorla dağıtılan Osmanlı İmparatorluğunun dağılan parçalarını birleştirmeye çalıştığı için de ayrıca seviliyor. Türkiye’de cumhuriyeti kurulduktan sonra aydın ile avamın arası açılmıştı. Sözde aydınlarımız ile bürokratlarımız bir türlü bu milletin diniyle, diyanetiyle, örfüyle, âdetiyle barışamadılar. Millete tepeden bakan, milleti aşağılayan buyurgan, militarist bir yapı ile hareket ettiler. Milletin değer yargılarını yok sayıp altüst ettiler. Adeta millet köle aydınlar efendiymiş gibi bir hal oluşturdular. Bir lider önce milleti tarafından sevilmeli ki dünya tarafından da sevilsin. Şimdi durumun böyle olduğuna dair birkaç örnek vereyim de konu daha iyice anlaşılsın. Bilmem bilir misiniz Rahmetli cumhurbaşkanı Cevdet Sunay dindar birisiydi. Görevi sırasında Suudi Arabistan ziyaretinde Peygamberimizin Ravza-i Mutahharası (Cennet Bahçesi)’nin bulunduğu Medine’deki Mescid-i Nebi’yi o zamanki kralla beraber ziyaret ediyor. Öğle namazına 10-15 dakika var. Kral tarafından kendisine namaz kılma hatırlatılınca kendisi;-Siz namazınızı kılın ben otele dönüyorum, diye cevap vermiştir. Yani Sözde Türkiye bir İslam ülkesi, nüfusun % 99’u Müslüman. İslam en güzel şekilde Türkiye’den yaşanıyor. Ama ülkenin en tepesindeki adam Ravza-i Mutahhara da namaz kılmıyor. Hocam onlar çok uzak örnekler. Onlar geçeli epey zaman oldu derseniz alın size taze bir haber. Sayın Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanı iken Pakistan’a ziyarete gitti. Cuma günü olunca Pakistan cumhurbaşkanı ile Cuma namazına gidecek diye bütün hazırlıklar yapılıyor. Camiye giden bütün yollar sivil trafiğe kapatılıyor. Yaver Ahmet Necdet Sezer’e;-Efendim Cuma namazı yaklaştı. Bütün hazırlıklar yapıldı. Cuma namazına gidecek misiniz? Diye sorunca, Laik ülkede Cuma namazı olmaz, diye cevap vererek hem yaveri hem de oradaki görevlileri tersliyor. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aynı şekilde Medine’deki Mescid-i Nebi’yi öğleye doğru ziyaret ediyor. Öğle, ikindi, akşam, yatsı namazlarını kıldıktan sonra dışarı çıkmadan geceyi Peygamber Efendimizin Ravza-i Mutahharası (Cennet Bahçesi)’nin karşısında ibadet ve dua ederek sabahlıyor. İşte Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı sevimli kılan sır burada saklıdır. Eminim ki en katı rejim olan Suudi Arabistan’da Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile kral seçime girseler Sayın Erdoğan büyük bir farkla seçimi kazanır. CHP hür ve bağımsız seçimlerin yapıldığı tarihten beri neden bir defa tek başına iktidara gelemiyor? İşte sözde Türk aydınlarının yol göstermesiyle yoluna devam eden CHP’nin bilmediği sır burada gizlidir. CHP iktidar olmak istiyorsa bu milletin değerleriyle barışmak ve bu millet gibi hareket etmek zorundadır. Yoksa mevcut felsefe ile “SİTTİN” sene seçimlere girse yine iktidar olamaz. Selam ve dua ile.