CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, Türkiye’nin kurtuluşunun ancak bu iktidardan sandıkta kurtularak, ülkeyi tekrar rayına oturtacak, çağdaş düzeye ulaştıracak bir iktidarın iş başına gelmesiyle mümkün olduğunu söyledi. Çiçek, “ aksi halde hak, adalet ve hukuk kalmayacak. Sadece mağdurlar değişecek. Dün bizdik, bugün başkaları. Tek çözüm; yerel ve genel seçimlerde bu iktidarı sandığa gömmektir. Türkiye’yi tekrar rayına oturtacak, ülkeyi çağdaş düzeye ulaştıracak bir iktidarın iş başına gelmesidir” dedi. 

CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, partisinin Nevşehir İl Teşkilatınca Ticaret Borsası Salonu'nda düzenlenen, "Darbe ve Hukuk" konulu konferansa katıldı. Burada açılış konuşmasını yapan CHP Nevşehir İl Başkanı Kamil Gülmez, kendisini “ıslak imza” olarak tüm ülkenin tanıdığı değerli milletvekili Dursun Çiçek’i ağırlamayarak fikirlerini dinlemekten büyük mutluluk duyacaklarını söyledi.

Konferansta konuşan CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek ise, kumpas davaları olarak bilinen Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve Oda TV davaları aslında emperyalizmin planladığı ve FETÖ denen hain örgütün yaptığı ve iktidarında arkasında durduğu davalar olduğunu ifade etti.

 Kumpas davası ile komik bir biçimde cezaevine konularak yaklaşık 2,5 yıl kalmak zorunda bırakılan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, Yargıtay’daki ifadesinde “Bu kumpas davalarının karanlık üç ayağı vardır. Birincisi dış güçler olan CIA, Mossad gibi emperyalizm, ikinci ayağı onların tetikçiliğini yapan FETÖ denen örgüt, üçüncü ayağı ise bunlara her istediklerini veren, onların istediği yasaları çıkaran bugünkü iktidardır” dediğini hatırlatarak, bu üç suç ortağının işledikleri suçların hesabını er geç vereceklerini söyledi.

 Dış güçlerin ardından gelen FETÖ’nün milli ordusuna ABD çıkarlarına hizmet edecek şekilde kumpas kurduğunu söyleyen Çiçek “Bu davaların esası darbe davasıdır. Darbeyi yapan ana kuvvetler Kara veya Jandarma olmalıdır. Ama burada tutuklanan askerlerin yüzde 70’i denizcidir. Halbuki denizcilerin darbeden haberleri olmaz. Sadece kuvvet komutanına “darbe yapıyoruz, haberiniz olsun” denir. Geçmişte hep böyle olmuştur. Bu kez denizcilerin hedef alınmasının nedenleri ise; milli gemiyi yapmaları, Doğu Akdeniz’deki zengin enerji kaynaklarına sahip çıkmaları, Karadeniz’e ABD donanmasının girmesine izin vermeyerek bu emperyalist gücü çok kızdırmasıdır” diye konuştu. 

“Balyoz, Ergenekon kumpastı” diyen iktidarın şimdi, “yok içinde gerçek suçlularda vardı. FETÖ bunları sulandırdı” demeye başladığını kaydeden Çiçek “ Bunu dünden itibaren yeni söylemeye başladılar. Çünkü suç ortaklıkları somuttur. Bu millet 15 Temmuz gecesini yaşadı. FETÖ’nün emperyalist suç örgütü olduğunu anladı. Örgüt elemanlarının içeriye atılmasını, yargıda hesap vermesini sonuna kadar istiyor. Bunu en çok da içinde FETÖ mağdurları aktif siyasetçilerde bulunan CHP istiyor. Şu anda mağdurlar var. Hukuk ve adalet için gerçek mağdurların yanındayız. Başbakan “ FETÖ davaları sulandırdı” diyor ya, şimdi de iktidar FETÖ davalarını sulandırıyor. Binlerce masum insanı bu kazana atarak yine binlerce insanı mağdur ediyorlar” dedi.

CHP’ye FETÖ militanlarına sahip çıkma çamurunu yapıştırmaya çalıştıklarını anlatan Çiçek “ Bu çamur bize asla yapışmaz. Biz 1923’te çağdaş Cumhuriyet kurduk. Çağdaş Türkiye için yola çıktık. Bunlar için yola çıkan bir parti içerisinde FETÖ’cülerin işi olamaz. FETÖ ile CHP’nin farkı cennet ve cehennem kadar büyüktür” diye konuştu.

Şu anda kanserli unsurlarını atmaya çalışan Türk yargısı, Türk polisi ve Türk askeri yetkililerinin  hıyanetin hesabını soracakları günlerin özlemi içerisinde olduklarını kendilerine ifade ettiklerini anlatan Çiçek “Yeter ki diyorlar “siz iktidarı  sandıkta düşürün. Düşürünce hesabını soracağız. Keşke çok güçlü olsak da, bu iktidardan da yaptığı işbirliklerinin hesabını sorsak” diyorlar. Bu görev CHP’ye düşmektedir” şeklinde konuştu.

15 Temmuz gecesinde Türkiye’nin iç savaştan döndüğünü ifade eden Çiçek “ FETÖ’cüler 2023 yılını bekleselerdi, 4 yıldızlı generallerin hepsi bunlardan olacaktı. Emir-komuta sistemi içerisinde Türkiye’nin yönetimine el koyacaklardı.  Darbeyi erken yapmak zorunda kaldılar. Darbe saatini de içlerinden bir hain MİT’e “terör saldırısı” diye ihbarda bulununca gece saat 3.00’den öne almak zorunda kaldılar. O gece ordunun yüzde 1,5’u değil de, 20- 30’u darbe olayına katılıp da “ darbeci olanlar ve olmayanlar” diye birbirine ateş açsaydı, Türkiye Irak ve Suriye gibi iç savaşa sürüklenmiş olacaktı” dedi.