AK Parti Nevşehir Milletvekili Ebubekir Gizligider TBMM Genel Kurulunda Türk Dil Kurumu  Başkanlığı 2015 yılı bütçe görüşmesinde şunları söyledi.

''Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
Türk Dil Kurumu Başkanlığı bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almam vesilesiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
12 Temmuz 1932’de kurulan ve bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kültür kurumlarından biri ve Türkçenin son seksen yılındaki gelişmesinde belirleyici olmuş Türk Dil Kurumu, özel bütçeli bir kamu kurumudur ve harcamalarını Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanan bütçe rakam ve kalemleri doğrultusunda yapmaktadır.
Kurum, 2 Kasım 2011’de yürürlüğe giren 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden yapılandırılmış ve bilim kurulu ile kolları oluşturulmuştur. İlk kitabını 1933 yılında, ilk sözlüğünü 1945 yılında yayımlayan Türk Dil Kurumu bugün yalnızca günümüz Türkçesini değil Türk dilinin tarihî dönemlerini, Türk lehçelerini bilimsel yöntemlerle araştırmakta, hemen her bilim dalında Türkçe terim türetme çalışmalarını yürütmektedir. Sözlükler, dil bilgisi kitapları ve yazım kılavuzları hazırlamakta, yazımda, söyleyişte oluşan yeni durumlar karşısında Türkçenin özelliklerini göz önünde bulundurarak çözümler geliştirmekte, süreli yayınlar çıkarmakta, Türk dilinin çeşitli konularında bilimsel toplantılar düzenlemekte ve başka kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen çalışmalara destek vermektedir.
Türk Dil Kurumu denince akıllara ilk olarak Türkçe sözlük hazırlayan bir Kurum gelmektedir. Türkçe Sözlük bu Kurumun temel eseri olmakla birlikte Kurum, kurulduğu günden bu yana 185 farklı sözlük yayımlamıştır, şu anda inceleme ve yayın aşamasında 20 sözlüğü vardır ki bunlar arasında farklı dillerin sözlüklerinden bazı mesleklerin terimlerinin sözlüğüne kadar geniş bir alanda eserleri vardır. Kurum, 2015 yılı çalışmalarını toplam 14.400.000 TL gider bütçesi ile gerçekleştirmeyi planlamaktadır.
 
Türk Dil Kurumundan bahsediyorsak Türkçemize dair fikirlerimi de paylaşmak isterim. Artık ofis Türkçesi, internet Türkçesi gibi yarı İngilizce yarı Türkçe melez diller konuşulur olduysa her birimizin iktidarıyla muhalefetiyle üzerinde ciddi şekilde düşünmemiz hatta düşünmeyi bırakıp eyleme geçmemiz gerekiyor. Torun dedenin konuştuğunu anlayamıyorsa, tabelalarımızı okuyamıyorsak, Türkçe isimler dahi İngilizce yazım karakterine göre yazılıyor ise ortak en büyük zenginliğimiz Türkçemizin can çekişmesine daha fazla sırtımızı dönemeyiz. Bu amaçla Türk Dil Kurumunun yeniden yapılandırması da dâhil yeni ve kapsamlı radikal bir düzenlemeler silsilesine ihtiyaç vardır. Bu kapsamda son günlerde OSMANLICA tartışmalarına da değinmek isterim. Ortada bin yıllık zengin bir külliyat varsa ve bunlara ulaşmanın önünde sadece bir alfabeyi öğrenmek varsa kim bundan niye rahatsız oluyor ki? Kökü olmayan çınar düşünülebilir mi? Bırakın, uçmak için sabırsızlanan bu millet 2 kanat taksın, bakınız tek kanatla havalanamadık. Biz yeryüzündeki en büyük medeniyetlerden biriyiz. Oturmuş demokrasimiz ve cumhuriyetimiz artık endişelerinden kurtulmuş bir özgüvenle yüzüncü yılındaki hedeflerini konuşur olmuştur. Mesele mezar taşlarını okumanın çok daha ötesinde mühimdir. İstiklal Marşımızı okuturken, Gazi Mustafa Kemal’in hitabını okurken çocuklarımız kullanılan kelimeleri anlayamıyorsa bizim hayat damarlarımıza kast edilmiş demektir. Dil kelimelerle nefes alır ve artık kadim kelimeler yerlerini; uydurulmuş, melez ve köksüz sözcüklere bırakıyorsa tehdit artık medeniyetimizle ilgilidir. Günlük kaç kelimeyle konuştuğumuza bakarsak geriye gittiğimizi açıkça görebiliriz. Bu sebeplerle kadim medeniyetimizin özüyle buluşturma niyetiyle başlatılan bu çalışmayı yürekten destekliyorum.
Geliniz bunun usulünü, şeklini birlikte belirleyelim. Buna dair müspet tartışmaların katkı sağlayacağını düşünüyorum.
 
Bu düşüncelerle Türk Dil Kurumu Başkanlığı ve toplamda 2015 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni eder heyetinizi saygıyla selamlarım.''