Ak Parti Nevşehir Milletvekili Ebubekir Gizligider 15 Temmuz sonrasında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerin ülke ekonomisini olumsuz etkilediği gerekçesiyle HDP Grubu tarafından Meclis Araştırması açılmasına dair verdiği önergenin aleyhinde söz alarak Genel Kurulda bir konuşma gerçekleştirdi.
EKONOMİYE ASIL ZARARI KHK’LAR DEĞİL, YILLARDIR DEVAM EDEN PKK TERÖRÜ VERDİ
Gizligider; Devlet olmadan ekonominin tarımın anlamının olmadığı, ekonomiye zararın KHK’lardan değil bu önergeyi veren HDP’nin sırtını dayadığı PKK terörü sebebiyle olduğu, KHK’ların millete ve ekonomiye değil FETÖ’cülere ve devlete verildiğini belirtti. Ak Parti iktidarı öncesinde ülkemizin ekonomik durumunu hepimizin hatırladığını belirten Gizligider, 2001 yılında yaşanan siyasi kriz nedeniyle ülke ekonomimizin çökme noktasına geldiğini, doların önce %40, sonrasında %100 artış gösterdiğini, 1,5 milyon vatandaşımızın işsiz kaldığını hatırlattı. 15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişiminin sonrasında yayınlanan KHK’lara rağmen ülke ekonomimizin 2016 yılında beklentilerin üzerinde bir oranla %2,9, tarım sektörünün de 2017 yılı ilk çeyreğinde %3,2 oranında büyüdüğünü belirten Gizligider, ülke ekonomisine asıl zararı KHK’ların değil, 30 yılda Türkiye’ye 1,2 Trilyon Dolara mal olan terör belasının verdiğini söyledi.
İşte Gizligider’in Genel Kurulda gerçekleştirdiği konuşma;
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubunun 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yayınlanan kanun hükmünde kararnamelerin ekonomik yaşamdaki etkilerinin araştırılması için Meclis araştırması açılması amacıyla verdiği önerge hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, az önce HDP Grubu adına konuşan konuşmacıyı dinledik. Ancak, bu iddialar ortaya atılırken ben çok önemli bir noktanın göz ardı edildiğini düşünüyorum. Bu kanun hükmünde kararnamelerin tarıma etkisini konuşabiliriz, sanayiye etkisini konuşabiliriz, ekonomiye etkisini konuşabiliriz, günlük hayata etkisini konuşabiliriz ama bunların hepsini sağlıklı bir şekilde konuşabilmemiz için birinci şart devletin varlığıdır. Bir yıl önce, üç yüz altmış sekiz gün önce bugün, hem de tam da bu çatıya atılan bombalarla devlet yok edilmeye çalışıldı. Devlet yoksa hiçbirimizin hakkı da yok, hukuku da yok, ekonomisi de yok, tarımı da yok, ticareti de yok, ziraatı da yok. Öncelikle, bence, bu etken, en önemli sebep olarak üzerinde durulması gereken noktadır. Şimdi, tabii, hainler hizmet ettikleri efendileri tarafından kendilerine verilen, devletimizi yıkmak, milletimizi bölmek, bayrağımızı indirmek ve yüz yıl önce yarım kalmış hesabı bitirebilmek için son olarak FETÖ maşasını kullandılar. Aslında ülkemize saldırıların yoğunlaştığı asıl dönem 2013 ve sonrası oldu çünkü Türkiye elli yıllık hesabını kapattı yani o Uluslararası Para Fonu IMF hesabını, bu macerayı son erdirdi; faizin faizini ödediğimiz yıllar, çiftçiye, memura, işçiye, dar gelirliye Hükûmetin neyi vereceğinin IMF Türkiye masası şefiyle Hükûmet arasında pazarlık edildiği yıllar sona erdi. Bunlar çok önemliydi. Bence darbe girişimine giden süreçlerde etkenlerden biridir çünkü AK PARTİ iktidarı öncesini lütfen bir hatırlayalım. Doğan her bebeğin kaç bin dolar borçla doğduğunu konuşuyorduk.
Ben bir esnaf çocuğuyum. Size bir örnek vereyim. Hiç unutmadım ben o günleri. 2001 yılında ben hukuk fakültesinde öğrenciydim, tam da bitirmek üzereydim ve rahmetli annemin son dört bileziğini esnaf olan ağabeyim evine haciz gelmemesi için almıştı. Annem de ağlayarak kulağındaki son iki küpeyi de üzerine bırakmıştı. Şimdi, ekonomiye olan etkilerinden bahsediyoruz ya, neredeydik, önce bir onu hatırlamamız lazım.
(CHP sıralarından sataşmalar)
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Devamla) – Sabredin, biz sizi dinledik, sabredin. Sürekli sizi dinliyoruz zaten, sabredin.
Daha da geriye gidersek, bizim o dev imparatorluğumuzu batırdıklarından bugüne, bu milletin ayağa kalktığında neler yapabileceğini çok iyi biliyorlardı. O yüzden, on yılda bir darbelerle uğraştık. Bakın, bu Meclisteki herkes ve 80 milyon bu ülkenin iyiliğini istemek zorundayız. Çünkü on yılda bir darbelere gerekçeler buldular, “sağcı-solcu” dediler. 28 Şubatta olduğu gibi “laik- İslamcı” dediler.1980 öncesinde olduğu gibi -hatırlayın ne olur o günleri- aynı köyde, aynı kardeşleri birbirine düşman ettiler.
Sonra neyi oynadılar -lütfen hatırlayın- hem 1980 öncesi hem 1990’lı yıllarda? Alevi-Sünni kartlarını oynadılar. En son Gezi olaylarında oynamaya kalkıştılar. Ama bir yandan toplumu bölerken bir yandan cambaza bak oyununu oynayarak bizim milyar dolarlarımızı hiç ettiler, ceplerine indirdiler; bu milletin parasını, geleceğini karartmaya çalıştılar.
Tabii, son otuz beş yıldır bir taraftan biz PKK terörüyle uğraşıyorduk, öbür taraftan sinsi yılan FETÖ’yü büyütüyorlardı. Şimdi, bu yüz yıllık hesabı bu şekilde göreceklerini sandılar. Eğer ülkemizin yaşadığı en büyük güvenlik sorunu hâline gelmiş 15 Temmuz ve sonrasının ekonomiye etkisini konuşacaksak bence önce PKK terörünü konuşmamız lazım. 1 trilyon 200 milyar dolar, şu an tespit edilen maliyeti olmuş. Her yıl yaklaşık 40 milyar doları bu terörle mücadelede insanımızın güvenliğini sağlamak üzere harcıyoruz. Bence eğer araştırma önergesi verecekseniz önce onu verseydiniz de hep beraber bunu konuşsaydık.
Ama hep dedik ya, hep dedik, ne dedik? Bir yandan FETÖ, bir yandan PKK, bir yandan DAEŞ, bir yandan PYD, YPG’ye “Topunuz gelin, topunuz gelin. Siz ve ağababalarınız geçmişte nasıl yerle bir olduysa yine aynı son sizi bekliyor.” dedik. Bunu öğrenmek isteyen bin yıllık tarihimize bakar ve öğrenir.
Tabii, eğer PKK terörünü yaşamasaydık bugün Türkiye ekonomisinin ilk 16’da olduğunu konuşmayacaktık, çok muhtemelen ilk 10’da bir yerleri konuşacaktık. Yine bu hatırlatmayı yapmamın en önemli sebebi, önergeyi veren HDP Grubunun bir kez daha bu noktadaki duruşlarını gözden geçirmelerini sağlamaktır.
Gelelim 15 Temmuz sonrasındaki özelde FETÖ, genelde ise bütün terör örgütleriyle alakalı olarak bu mücadeleyi kolaylaştırmak için Meclisimizin kahir ekseriyetiyle birlikte karar verdiğimiz, onayladığımız KHK’lara. Bu mücadeleyi biz hukuk içinde yürütüyoruz. İnanın, dünyada hiçbir devlet -son üç dört yılda bu kadar çok badireyi yaşamış olsaydı- böyle bir hukuk içerisinde, kurallar içerisinde, yaptığı bütün idari işlemleri yargı denetimine açarak yapamazdı, imkânsızdı. Bunların örneklerini görebiliriz, Belçika’ya bakabiliriz, Fransa’ya bakabiliriz ki bizim yaşadıklarımızın çok daha azı.
Şimdi, tabii, kırk yıldır içeride ve dışarıda PKK ve uzantıları, 17-25 Aralıktan bugüne FETÖ ve onun yardakçıları, DAEŞ ve YPG’yle sınırlarımızın içinde ve dışında mücadelemiz devam ediyor. Bu mücadele sadece silahla değil, ekonomi dünyasının acımasız kurallarıyla da yaşanmaya devam ediyor. Lütfen hatırlayalım, geçen yıl hiç de hak etmediğimiz bir şekilde, ortada hiçbir objektif kriter yokken bizim puanımızı düşürmeye, notumuzu düşürmeye kalkışanların 15 Temmuzda FETÖ’nün neden başarılı olmadığı üzerine televizyonda tartıştıklarını unutmayalım. Ben bunların hepsinin aynı iradeden kaynaklandığını düşünüyorum. Ama, tabii, Allah bu milletten razı olsun çünkü 15 Temmuzdan iki gün sonra yastık altındaki dövizini, altınını bozdurdu ve bu millet oynanan oyunun ekonomik boyutunu da ferasetiyle görerek bir anda Türkiye’yi tekrar ayağa kaldırdı.
Sanıyorlar ki Cumhurbaşkanımızı devirirlerse bu mücadeleyi sağlayacaklar, planlarını gerçekleştirecekler. Ancak şunu herkesin anlamış olması lazım artık: 15’e yakın seçim oldu ve on beş yıldan sonra artık Recep Tayyip Erdoğan Türkiye olmuştur, bu topraklarda son nefes dinmeden de Erdoğan yenilmeyecek, Türkiye düşmeyecektir.
İddialara baktığımda, somut gerekçelerden son derece uzak olduğunu düşünüyorum çünkü 2001 kriziyle mukayese edilemeyecek düzeyde ağır bir tehlikenin ardından hemen ekonomide bir mukayese yapalım. O zaman neydi mesela? Gecelik faizler yüzde 7.500’lere çıkmış, dolar önce yüzde 40, ardından yüzde 100’lere kadar artmış, 1,5 milyon kişi işsiz kalmış, intiharlar vesaire.
(CHP sıralarından sataşmalar)
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Devamla) – Peki, 18 Temmuzda yani geçen yıl bugün, tam üç yüz altmış beş gün önce ne olmuş? Yani hafta sonu darbe girişimi olmuş, ordusunun yönetim kademesinin üçte 1’i bu işe girmiş, arkası çok daha karanlık güçler; ne olmuş bakalım. Borsaya, dolara, faize etkisi olmuş mu? Biz OHAL ilan ettik ama kime? Millete değil, devlete. Bu çok önemliydi. Yani devletin çarklarının içindeki parazitlerin temizlenmesiydi amaç. Bu noktada dış yatırımın tutarlarına gelmek istiyorum, vaktim azaldı.
15 Temmuzdan sonraki dokuz aylık yatırım bir önceki dokuz aylık dönemle mukayese edildiğinde yüzde 4 artmış. Şimdi var mı KHK’ların ekonomiye olumsuz bir etkisi? Rakam da söyleyebilirim, 9,6 milyar dolar olmuş, bir artıştan bahsediyoruz. Var mı kanun hükmünde kararnamelerin ekonomiye bu anlamda olumsuz bir etkisi? Tarıma bakalım. Tabii, burada az önce tarıma dair detaylı analizler de yapıldı, onları da konuşmamız lazım ama 2017 ilk çeyreğinde, hem de kış dönemi olmasına rağmen tarımda yüzde 3,2 büyümüşüz, 3,2. Bütün dünyada bir durgunluk, hatta gerileme varken darbe girişimi yaşamış Türkiye’de büyüme beklentisi yüzde 2,2 imiş ama gerçekleşme 2,9 olmuş. Var mı kanun hükmünde kararnamelerin ekonomiye olumsuz bir etkisi?
Şimdi, tabii, çok önemli uluslararası bir prestij göstergesi olan CDS -yani Türkçesi Kredi Temerrüt Takası- oranını paylaşmak istiyorum. Yani bu ne? Borçların ödenmeme riskine karşı sigorta maliyeti. 15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin bahsettiğim risk puanı 226,8 imiş, darbe girişiminden sonra bir haftada 290’a çıkmış, bugün 200 civarına kadar gerilemiş. Bakın, bu uluslararası ekonomi prestij rakamı. Dolayısıyla, uluslararası normlarda, kanun hükmünde kararnamelerin ekonomiye bir zararı olmamış deniyor.
Tabii, tasarruf meselesinde anlatabileceğimiz birçok şey var, yaptığımız, hep birlikte yaptığımız düzenlemeler var. Ama kendi bölgemden bir örneği de paylaşayım sizinle.
(CHP sıralarından sataşmalar)
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Devamla) – Nevşehir turizmin ilk 3’ünde olan bir noktada. Geçen yıla göre 2017 yılının ilk altı ayında yüzde 25 artış sağlanmış. Bu Kapadokya turizminden verdiğim örnek ki aşağı yukarı tüm Türkiye’de de benzer bir oran var.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gizligider.
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika da ben istiyorum.
BAŞKAN – Bir dakika, peki.
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum anlayışınıza Kıymetli Başkanım.    Tabii, şimdi az önce HDP’li konuşmacıyı dinledim, tarım işçilerinden bahsedildi. Yani bunları, tarım işçilerini hâlâ Kürt-Türk diye ayırmaktan yorulmadınız mı, bıkmadınız mı? Biz yorulduk. Sadece tarım işçisi onlar, bu milletimizin evlatları. Hâlâ “Kürt tarım işçisi” nedir Allah aşkına? Yok artık, bu yemiyor, bundan vazgeçin.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(HDP sıralarından sataşmalar)
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Devamla) – Devam edelim.
Bölgedeki işsizlikten bahsedildi. Acaba o bölgedeki işsizliğin sebebi, hani birilerinin dediği gibi, sırtlarını dayadığı PKK terörü olabilir mi? Gelin, bunu konuşalım.
Bir de Milliyetçi Hareket Partili sayın milletvekilimizin tespitleriyle alakalı bir düzeltme yapmak istiyorum. Hemen sayın vekilimin tespitlerinin ardından bir canlı bağlantıyla öğrenmeye çalıştım, o da şuydu: Verilen 18 TL rakamın doğru olmadığını söylemek istiyorum. Hemen söyleyeyim: Yerli dana kesim fiyatı 28 TL, ithal dana 29 TL. Belki o geçen yılların rakamı olabilir, bunu da buradan düzeltmek istiyorum. İzahına çalıştığım sebeplerle önergenin reddini talep ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)