Nevşehir Milletvekili Ebubekir GİZLİGİDER TBMM Genel kurul çalışmalarında Barış ve Demokrasi partisinin Meclis Araştırması açılmasına yönelik önergesi üzerine Ak Parti grubu adına bir konuşma yaparak Barış ve Demokrasi Partisi aleyhinde olduklarını belirtikleri konuşmalarında Yargıya olan inanca ve Ak Parti Hükümetleriyle yapmış oldukları Yargıdaki hızlı değişime değinmişlerdir.  

Saygıdeğer Milletvekilleri:

Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu meclis araştırma önergesinin aleyhinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle ne şekilde olmuş olursa olsun kesin olan şu ki; Adem KALKAN isimli bir askerimiz hayatını kaybetmiştir, ben bu sebeple kendisine rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

Er Adem Kalkan (Kars Kağızman Nüfusuna kayıtlı)

Bingöl Yayladere 2 jandarma komando tabur komutanlığı emrinde görevli er Âdem kalkan 23 Haziran 2013 günü zırhlı araç içine üst kapak bölümünden girerek aracın silahından bir miktar atış yapmayı müteakip kendi silahı ile çene altına bir el ateş etmek suretiyle intihara teşebbüs etmiş, yaralanmış hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmış fakat tüm çabalara rağmen vefat etmiştir.

8. Kolordu komutanlığı askeri savcı olay yerine gelerek gerekli adli soruşturmaya başlamış ve halen soruşturma aşaması devam etmektedir.

Olaya ilişkin idari tahkikat tamamlanmış adli soruşturmaya ilişkin hususlar ilgili savcılığa gerekli işlemlerin yapılması için gönderilmiş, olup idari hususlara ilişkin işlemler disiplin kanunu kapsamında devam etmektedir.

Saygıdeğer Milletvekilleri;

Elbette siyasi partiler toplumda yankı bulan, siyasi yönü olan ve kendi siyasetlerini güçlendireceğini düşündükleri hadiselerle ilgili araştırma önergesi verirler. Fakat önümüzde tamamen ADLİ BİR VAKIA bulunmaktadır. Geçtiğimiz iki hafta boyunca bu meclisin özellikle Ak Parti grubunun gösterdiği performans ortada. Burada muhalefet partilerinin birkaç kişi ile kendilerini temsil etme tercihlerine de saygı duyuyorum ancak Ak parti grubu şu mübarek Ramazan ayında iftarını da sahurunu da meclis çatısı altında yapıyor. Bunu esas itibariyle yargının görev ve yetki alanındaki bir olay ile Yüce Meclisin bu kadar yoğun bir mesai ile meşgul edilmesinin doğru olmayacağını vurgulamak için söylüyorum. Kaldı ki hukuken de TBMM’nin yargıya intikal etmiş, şu anda Askeri savcılık tarafından kovuşturulan ve yargı bağımsızlığına halel getirecekmiş gibi algılanabilecek bir hareketin içinde bulunması da doğru olmaz.

Bu seviyede bize göre yapılması gereken yargıya güvenmek ve her türlü delili mahkemenin takdirine sunabilmek ve bu uğurda profesyonel hukuki yardım almaktır. Bağımsız yargının adil kararı vereceğine inanıyoruz, kaldı ki verilecek kararın taraflarca beğenilmemesi halinde iktidarımız döneminde güçlendirilen ve artık seri kararlar alabilen Yargıtay incelemesi söz konusu olacaktır. O da tatmin etmezse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi incelemesi yolu da açıktır. Görüldüğü üzere BDP tarafından verilen Meclis araştırması önergesi usule, teamüllere ve hukukun genel ilkelerine aykırıdır. Vefat etmiş askerimizin gerek aile, gerekse sevenleri müsterih olsunlar, elbette ki giden geri gelmeyecek, yeri dolmayacaktır, fakat kimsenin kafasında olaya dair bir şüphe kalmayacağını düşünüyorum. Bu vesile ile devri iktidarımızda yargıdaki değişikliklere kısaca değinmek istiyorum.

Cumhuriyet tarihinin en büyük anayasa değişikliği.

12 Eylül anayasasını, 12 Eylül tarihindeki referandumla halkımızın onayıyla değiştirdik Yeni anayasa ile.

* Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler, pozitif ayrımcılık uygulanabilecek kesimler olarak benimsendi.

* Yurt dışına çıkış yasağının kapsamı daraltıldı.

* Çocuk hakları ile ilgili uluslararası temel ilkeler, anayasal güvence altına alındı.

* Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) getirildi.

* Siyasi partilerin kapatılması durumunda milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesine son verildi.

* Yüksek Askeri Şura kararı ile ordudan atılanlara yargı yolu açıldı.

* Sivillerin, askeri mahkemelerde yargılanmasına son verildi.

* Askerlerin, askeri suçlar dışındaki suçlarla ilgili olarak sivil mahkemelerde yargılanması sağlandı.

* HSYK kararları, yargı denetimine tabi hale geldi.

* Devlet memurlarına verilen uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili mahkemeye başvurma hakkı getirildi.

* HSYK ve Anayasa Mahkemesi demokratik bir yapıya kavuştu.

* İnsan hakları ihlallerinden dolayı insanımıza Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı tanındı.

* Yargı bağımsızlığını güçlendirme adına;

- Adalet Bakanı'nın Cumhuriyet savcılarına talimat verme yetkisi kaldırıldı.

- Hâkim ve savcıların atama kararnameleri objektif kriterlere bağlandı.

- Yargı mensuplarının terfi süreleri kısaltıldı.

Ceza İnfaz Sistemi etkinleştirildi, cezaevlerindeki asayiş olayları, sıkıntı ve şikâyetler büyük oranda giderildi.

Adalet teşkilatını iyileştirdik.

Adalet teşkilatında iyileştirmelerle işlevselliğini ve memnuniyeti artırdık. Bu kapsamda;

*Adalet teşkilatımızı, bilişim teknolojisinin en son ürünleri ile donattık.

*Ülkenin dört bir yanına, geleneksel mimarimizden ilham alan bir mimari ile muhteşem adalet sarayları inşa ettik.

*UYAP Projesi ile tüm adalet teşkilatımızı muhteşem bir yazılım altyapısına kavuşturduk. Vatandaşlarımız artık davaları ile ilgili her aşamayı anında internette takip edebiliyor.

*Adli Tıp Kurumu’nu ülke çapında yaygınlaştırdık.

*Yargıtay ve Danıştay’da yeni daireler kurarak yüksek yargının iş yükünü azalttık. Böylece temyiz aşamasındaki davaların sonuçlandırma hızını artırdık.

*Hâkim ve savcılarımızın özlük haklarını iyileştirdik.

*Bölge Adliye Mahkemeleri’ni (İstinaf  Mahkemeleri) kurarak, yüksek yargıdaki yığılmalara engel olmayı amaçladık.

*Yargı süreçlerini hızlandırmak için TBMM’den üç paketi geçirdik, dördüncü yargı paketi de geçireceğiz.

*Yargıda sosyal devleti hayata geçirdik. Maddi durumu iyi olmadığı için avukat tutamayan herkese artık avukat tayin ediliyor.

*Basit suçlardan dolayı cezaevlerinde kalan birçok hükümlünün cezasını dışarıda çekmesi için “denetimli serbestlik” uygulamasını hayata geçirdik.

*Uluslararası standartlara uymayan cezaevlerini kapatıyoruz.

*Çocuklara özel ceza infaz sistemi getirdik. Suça itilen çocukları topluma kazandırma ve himayeyi esas alan uygulama ile cezalandırmadan çok, eğitmeyi amaçladık.

*İnsan hakları ihlallerini önlemek için özel bir Eylem Planı hazırladık ve uygulamaya koyduk.

 

Kesintisiz yargı.

Yargı sürecinin kesintisiz olması ve vatandaşlarımızın davaları ile ilgili her aşamayı anında internetten takip edebilmeleri için, UYAP yani Ulusal Yargı Ağı Projesi'ni kurduk.

Adaletin neferlerini artırdık.

Daha güçlü bir adalet sistemi için personel sayısını artırdık.

2002 yılında 9 bin 232 olan hâkim ve savcı sayısını 2011 yılında yüzde 20 artışla 11 bin 187'ye; 2002 yılında 20 bin 255 olan personel sayısını 2011 yılında yüzde 50 artışla 30 bin 437'ye çıkardık.

Adaleti saraya taşıdık

Adalet sisteminin daha sağlıklı işleyebilmesi için önce bütçeden ayrılan miktarı artırdık. 2002 yılında 1 milyar 113 bin TL ayrılan adalete, 2011'de 3 milyar 783 bin TL ayırdık.

2002'den bugüne 130 adalet sarayı inşa ettik. Avrupa'nın en büyük adalet sarayı da buna dahil. 27 adalet sarayının inşası halen devam ederken 69 proje de ihale aşamasında.

Adalet saraylarını sadece bina olarak tasarlamadık aynı zamanda birer teknoloji üssü yaptık. 2002 yılında 4 bin 200 olan masaüstü bilgisayar sayısını 40 bin 225'e, 55 olan dizüstü bilgisayar sayısını da 16 bine çıkardık.

Daha güçlü adalet sistemi için

Adaletin bütçedeki payı, 2002 yılında 1 milyar 113 bin TL iken, bu rakamı 2011 yılında 3 milyar 783 bin TL'ye yükselttik. Adaletin hak ettiği seviyeye gelmesini sağladık.

Adaletin akademisi hizmette

Adalet hizmetlerinde kaliteyi artırmak ve standartları aşmak için Adalet Akademisi hizmete girdi. Böylece hâkim  ve savcılara hizmet içi eğitim verilirken, adaylara daha kaliteli eğitim veriliyor.

Adalet saraylarını teknoloji üssü yaptık

2002 yılında 4 bin 200 olan masaüstü bilgisayar sayısını bugün 40 bin 225'e; 2002'de yalnızca 55 adet olan dizüstü bilgisayar sayısını 16 bine çıkardık. Böylece teknolojiyi 290 kat artırdık!

AB standartlarında ceza evleri.

2003 yılından bugüne kadar; uluslararası standartlara uygun, güvenlikli, mekanik, elektronik donanımlı ve rehabilitasyon işlemlerine uygun 40 ceza infaz kurumunu inşa ettik.

Ayrıca 1 rehabilitasyon merkezi hizmete açtık.

DGM’leri kaldırdık.

Ara rejimlerin, sıkıyönetim dönemlerinin ve olağanüstü hal uygulamalarının simgesi ve tamamlayıcısı olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ni (DGM) 2004 yılında kaldırdık. İnsan haklarını daha üst seviyelere çıkardık.

Anayasa Mahkemesi’nde devrim.

Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını getirerek, vatandaşlarımızın haklarını yurtdışında değil, yurtiçinde arayabilmelerini sağladık.

HSYK artık daha işlevsel.

Ayrı bir binası ve bütçesi bile bulunmayan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu yeniden yapılandırdık. Kurul'un seçimine demokratik standartlar getirdik.

Adli Tıp Türkiye’nin dört bir yerinde.

Adalete hız katmak için Adana, Ankara, Bursa, İzmir, Malatya, Trabzon ve Diyarbakır grup başkanlıklarının dışında 40 ilimizde ve İstanbul'un 16 ilçesinde Adli Tıp Şube Müdürlükleri açtık.

Davaları daha hızlı çözmek için.

Yargıtay'daki yığılmaları önlemek ve yargının işleyişini hızlandırmak için 9 adet istinaf mahkemesi kurduk.

Ayrıca Yargıtay bünyesinde 6, Danıştay bünyesinde 2 yeni daire oluşturduk.

Eğitim herkesin hakkı.

Hükümlülerin üniversite sınavına girmesini sağladık. Sadece 2009 yılında 441 hükümlü ve tutuklu bu haktan yararlandı; bunların 86 tanesi üniversiteli oldu.

Artık tutuklular da meslek sahibi.

Cezaevlerinde hükümlü ve tutukluların meslek sahibi olabilmeleri için İş yurtlar kurduk. İş yurt sayısını da 208'e yükselttik.

Halen, 3 bin 335 hükümlü ve tutuklu, İşyurtları'nda sigortalı olarak çalışıyor.

Topluma kazandırmak için.

Hükümlülerin sosyalleşmesini sağlamak ve yeniden suç işlemelerini önlemek amacıyla Hükümlülerin Topluma Kazandırılması Projesi'ni yürütmeye başladık.

Artık hükümlüler sosyolog ve psikolog gibi uzman personelden yararlanıyor.

İşkenceye sıfır tolerans.

İktidara geldiğimiz günden bu yana işkenceye karşı her türlü yasal tedbiri kararlılıkla aldık.

İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, işkence ve kötü muamelenin önlenmesi amacıyla "işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans" politikasını uygulamaya koyduk. Ülkemizi bu insanlık ayıbından kurtardık. Yaşanan gelişmeler uluslararası bağımsız kuruluşların raporlarına da yansıdı.

Çocuk haklarını anayasaya aldık.

Gerekli kanuni değişiklik ve düzenlemelerle BM Çocuk Hakları Sözleşmesi doğrultusunda 18 yaşından küçük herkesin çocuk sayılması hükmünü getirdik.

Terörle Mücadele Kanunu'ndaki değişiklikle "taş atan çocuklar" diye bilinen çocuklarımızın, yetişkinler gibi yargılanmasının önüne geçtik. Bu yargılanmalar sonucu hapse girip terör örgütünün potansiyel militanı olmalarını engelledik.

Düşüncenin önünde engel kalmadı.

Düşünce özgürlüğünü kısıtlayan kanunları değiştirdik. Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesi ile Terörle Mücadele Kanunu'nun 312'inci maddeleri bu kapsamda değişti.

Çağdışı kanunları değiştirdik.

Hakları savunmak yerine hakların önünde engel oluşturmaya başlayan, güncelliğini yitirmiş kanunları kısmen ya da tamamen değiştirdik.

Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu, Kabahatler Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, Denetimli Serbestlik Kanunu'nda yaptığımız değişikliklerle yeni bir ceza adaleti anlayışını getirdik.

Önergenin aleyhinde olduğumuzu belirtir yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.