MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın PKK’yı silah gibi kullanmayı bırakmasını, üniversiteleri karıştırarak sözde çözümün alt yapısını kurmaktan vazgeçmesini istedi. Bahçeli, 'Milliyetçi-ülkücü gençleri terörist olarak gösterme küstahlığından uzaklaşmalıdır. Yoksa bunun vebali ağır olacaktır.' dedi. 
Partisinin Meclis Grup Toplantısında konuşan Bahçeli, Çözüm Süreci'ni sert sözlerle eleştirdi. Büyük Ortadoğu Projesi'nin(BOP) en önemli amaçlarından birinin bağımsız Kürdistan’ı kurmak, bu kapsamda haritaların yeniden çizilmesini sağlamak olduğuna dikkat çeken Bahçeli, bu kanlı projenin esas hedefinin ise Türkiye ve Türk milleti olduğunu vurguladı.

Görüldüğü kadarıyla, komşu coğrafyaları Arap Baharı ateşiyle yakan bu planın, Türkiye’de de PKK baharı olarak sirayet etmiş durumda olduğunu anlatan Bahçeli, 'Küresel projeler doğrultusunda; Türkiye önce demokratik özerklik, arkasından iki dilli ortak kurucu halkın olduğu bir devlet, ardından federal devlet ve daha sonra da birleşik Kürdistan fikrinin somutlaşacağı bir batağa doğru hızla gitmektedir. İmralı canisi ve Başbakan küresel rol paylaşımı içerisinde birbirlerine yaklaştırılmış ve tümüyle müşterek bir lisan ve hain bir niyetin etrafında bir araya getirilmişlerdir. Başbakan masada olabilmek, kanlı pastanın kıyısından köşesinden kapabilmek için zilleti ve rezaleti huşu içinde kendisine yakıştırmıştır. Başbakan Erdoğan ve canibaşının fikir ve emellerindeki benzerlik, hatta aynılık esasen BOP’un son raunduna doğru hızla yaklaşıldığını göstermektedir. Açıkça söylemek lazımdır ki küresel kanlı proje Türkiye’ye çözüm süreci ve barış propagandası adı altında sıçramıştır. Şam yönetiminin düşmesi için küresel gücün adımlarını hızlandırması, bu ülkenin kuzeyinde PYD ile rejim güçlerinin cebelleşmesi malum ve makus son hakkında hepimize bir fikir vermektedir. Bu ülkede 70 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, yüzbinlercesi de mülteci durumuna düşerek yerini ve yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır. Suriye’nin kuzeyinde PKK-PYD ittifakı mevzilerini ve ele geçirdikleri şehirleri korumak için her türlü karanlık vasıtayı kullanmaktadır.' dedi.

'BOP'UN ASIL HEDEFİ TÜRKİYE'DİR'
Başbakan Erdoğan’ın İmralı canisinin kanlı düşüncelerine, PKK’nın çürümüş niyetlerine ve küresel kanlı projenin peşine sadakatle takıldığını, milli ve jeopolitik gerçeklerden tam olarak uzaklaştığını dile getiren Bahçeli, ABD Başkanı Obama ile Başbakan Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta yapacakları görüşme trafiğinin her şeyi billurlaştırdığını ifade etti. 

ABD’li bakanın üstüne vazifeymiş gibi, 'Türk hükümetinin şiddeti barışçı yollarla sona erdirme çalışmasını alkışlıyoruz ve hayranlık duyuyoruz” ifadesinin kendileri açısından her anlamda sorunlu ve tartışmaya açık bulunduğunu belirten Bahçeli, PKK baharının AK Parti’yle birlikte yaşanmaya başladığını, Türkiye’nin çok tehlikeli bir sürecin içine kıstırıldığını kaydetti. 

'Bu vahim sürecin sonuç alması halinde; ortada ne üniter devlet, ne milli devlet, ne Türk milleti kavramı ve birliği kalacak, Türkiye Cumhuriyeti bütünüyle çökecektir.' diyen Bahçeli, AK Parti’nin, PKK’nın, BDP’nin, küresel zorbalığın ve İmralı canisinin tam da isteğinin bu olduğunu ifade etti. 

Bahçeli, 'Milliyetçi Hareket olduğu sürece, hain gözünü açamayacak, eşbaşkanlar soluk alamayacak, kanlı emeller Türk milletine zarar veremeyecektir. Bizde millete sahip çıkacak cesaret vardır. Bizde Türkiye’yi yükseltecek inanç vardır. Bizde ihaneti durduracak kuvvet ve kararlılık vardır ve aynısıyla da burada, bu salondadır.' ifadelerini kullandı. 

PKK’nın silah bırakması konusundaki temennilerinin karşılık bulmadığı, İmralı canisi-AKP ittifakının henüz dağ kadrosunu ikna edemediğini dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti: 'Acaba Başbakan Erdoğan’ın kendisi de bu mektup döngüsüne katılmış mıdır? İmralı canisine, acele cevap beklerim diyerek kenarları çiçeklerle süslü mektuplar göndermiş midir? Gelişmelerden anlaşılan, PKK, sürecin tam istediği kıvamda olmadığını ileri sürerek zorluk çıkarmakta, oyun bozanlık yapmakta ve AKP’nin tavizlerini yetersiz bularak ısrarla konumunu muhafaza etmeyi tercih etmektedir. Başbakan’ın çözüm ve barış sözleri henüz PKK’ya yansımamış, yürütülen pazarlıklar silahın bırakılmasına yaramamıştır. Zaten PKK’nın silahla yolunu ayırmaya, silahlara veda etmeye niyetinin de olmadığı bariz şekilde görülmüş ve anlaşılmıştır.' 

'AKİL İNSANLAR NEYİ ANLATACAK?'
İmralı canisinin ve PKK’nın öteden beri dayattığı ve hayata geçmesi için zorladığı sözde 'Akil İnsanlar Heyeti' 63 kişiyle teşekkül ettirildiği ve harekete geçirildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, 'Başbakan umutluysa, her şey iyi gidiyorsa, İmralı canisi ve terör örgütüyle ballı börekli görüşmeler sürüyorsa, ne diye AKP’li milletvekilleri kafileler halinde gezmekte, hangi akla hizmet 63’lükler milletin ödediği vergilerle, PKK sözcülüğüne memur edilmektedir? Başbakan kendisini akıllı, Türk milletini enayi yerine mi koymaktadır? Tümüyle ortadadır ki, AKP’nin çözümü çatırdamaya ve çürümeye başlamıştır. Aziz milletimiz PKK’nın meşrulaşmasına direnç göstermiş, Başbakan ve partisinin gerçek niyetini anlamıştır. Bunu aşmak ve tepkileri hafifletmek arayışıyla, her tarafta ikna odaları kurulacak, PKK iknacıları menfaat ve mevkii karşılığında Anadolu’ya çıkarılacaktır. Üstelik bunlar bir konsept dahilinde değil, kendileri açısından makul görülen, akıllarında ne bulunuyorsa milletimize anlatmaya kalkışacaklardır. Bildiğiniz gibi, İmralı canisinin doğum günü olan 4 Nisan’da, Başbakan Erdoğan ve 63 kişilik sözde akil insanlar Dolmabahçe’de bir araya gelerek canibaşına bölünme pastası hediye etmişlerdir. Bundan sonra bu 63’lüklerin, plakası 63 olan Şanlıurfa ilimize giderek İmralı canisinin köyüne yüz sürmeleri, burada duygulu saatler geçirmeleri ve oradan da yurt sathına düşe kalka ve birbirlerine çözüm morfini enjekte ederek dağılmaları kendileri adına tutarlı bir tavır olacaktır. Peki, bu 63 kişi neyi çözecekler, neyin sürecini kabullendirmeye çalışacaklar, neleri anlatacaklardır? Bunlara göre PKK terör örgütü müdür? Ya da Türkiye’de bir bölücülük sorunu var mıdır? Bu 63 sözde akil insan, çözüm olarak neyi önerecek, barış olarak neyi sunacaktır? PKK’lıları kardeş olarak gösteren Tatar Ramazan, herkesi Abdurrahman Çavuş mu zannetmektedir? Ölen PKK’lılara şehit diyecek kadar çukura girmiş Mükremin Çıtır, herkesi Feriştah, Mücver abla, zavallı Numan ve Tirbüşon mu görmektedir? ‘Kaderin böylesine yazıklar olsun’ diyen ve sadece şarkılarıyla bilinen Sayın Gencebay neden bahsedecek, sadece dil yarasıyla mı durumu kurtaracaktır? Hülya Koçyiğit Hanımefendi çözümü mü, yoksa filmlerindeki sahneleri mi anlatacaktır? Türklerin ayrıcalığını paylaşmak istemediğini hezeyan içinde duyuran ve enteresan filmlerle anılan Lale Mansur Hanımefendi mi çözüm ve barış konferansı verecektir? Türk bayrağı yerine devlet bayrağı denilmesini öneren hastalıklı zihniyet mi Türk milletini PKK’nın emellerine ikna edecektir? Başbakan Erdoğan bu 63 karanlık yüz aracılığıyla aklımızla alay mı etmektedir? Türk milletini hafife mi almaktadır? Bu çerçevede, bizim dikkatimizi bir husus daha çekmiştir. 12 kötü adamın en kıdemlileri nedense 63 kişi arasında yer almamıştır. Mesela Cengiz Çandar, mesela Hasan Cemal niye yoktur? Bunlar terfi mi almış, artık bölücülüğün teknik kadrosuna mı yükselmiş, yoksa o kadar uğraşmalarına rağmen aforoz mu edilmişlerdir? Bize göre Türk milletine çelme takmaya, bölücülük propagandası yapmaya ve bölünmeyi benimsetmeye kalkışan kim varsa, açıkça ifade ederim ki; bunların sermayeleri kızarmaz yüz, şahsiyetleri yaşarmaz göz ve kimlikleri de sızlamaz vicdandır. Bu 63’lükler Anadolu’da bozguna uğrayacak, sorulan hiçbir soruya cevap veremeyecek ve iki ay sonunda da pusarak, mızmızlanarak, sinerek Başbakan’a sığınacaklardır. Bunlara Türk milletinin gönlü de, kapısı da, zihni de sonuna kadar kapalıdır. Çünkü Türk milletinin AKP’ye, BDP’ya, PKK’ya ve İmralı canisine sırtı dönüktür. Bizim sözde Akil İnsanlar Heyetiyle ilgili sözlerimiz Başbakan Erdoğan’ı epey kıvrandırmış ve kızdırmıştır. Ve hayret verici şekilde bizi edebe davet etmiş, üstelik hakaret ve iftirada da sınır tanımamıştır. Sayın Başbakan bilmelisin ki, sen edep konusunda bize söz söyleyecek en son kişi bile değilsin. Bizim, edepsizlikten kapkara kesilmiş ve edep dilene dilene İmralı kıyılarına müzakere takasıyla yanaşmış birisinden edep öğrenecek halimiz yoktur. Bizim hamd olsun, hamurumuz sağlamdır, sütümüz helaldir, yönümüz doğrudur, dilimiz hayra yöneliktir ve hedefimiz milletimizin yararınadır. Sorarım sizlere, şeytana yakasını kaptıran birisi bize edep dersi vermeye nasıl cesaret edebilmektedir? Müslüman katilleriyle içli dışlı olan birisi edebi nasıl ağzına alabilmektedir?' şeklinde konuştu. 

'İLLEDE TERÖRİST GÖRMEK İSTİYORSA SÜREKLİ EL ELE GEZDİKLERİNE BAKSIN'

Başbakanın Meclis Grup Toplantısında üniversitelerdeki artan olaylardan dolayı milliyetçi-ülkücü gençleri suçladığını ve utanmadan terörist olarak lanse ettiğini hatırlatan Bahçeli, Başbakan Erdoğan, PKK’lıların sınırlardan silahlı mı silahsız mı çıkacağına dair papatya falı açarken militanların değil sınırdan çıkmak, yığınlar halinde içeri girerek şehirlere ve üniversitelere kamp kurduğuna dikkat çekti. Başbakan’ın karşıt görüşlü genç dedikleri dağ eğitimini tamamlamış, canilik stajını icra etmiş alçaklardan başkası olmadığının altını çizen Bahçeli, bu zihniyetin teröristlerle düşe kalka aklı durmuş, zekası körelmiş ve feraseti tükendiğini vurguladı. “İlle de terörist görmek istiyorsa, sürekli el ele gezdiklerine zahmet edip bakmayı denemelidir.” diyen Bahçeli, şunları söyledi: 'Sormak isterim ki, Başbakan PKK’lıları milliyetçi-ülkücü gençlerin üzerine kışkırtmak için İmralı canisiyle birlikte özel bir talimat mı vermiştir? Polis nerededir? Güvenlik tedbirleri neden alınmamıştır? Bayrak sallayanlara göz açtırmayanlar, PKK’ya neden yumuşak ve anlayışlıdır? Başbakan Erdoğan PKK’yı silah gibi kullanmayı bırakmalı, üniversiteleri karıştırarak sözde çözümün alt yapısını kurmaktan vazgeçmeli, milliyetçi-ülkücü gençleri terörist olarak gösterme küstahlığından uzaklaşmalıdır. Yoksa bunun vebali ağır olacaktır.'

'YÜCE DİVAN VE MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURDUR; HODRİ MEYDAN'

Başbakan Erdoğan’ın bu aralar aklına estikçe kendi hükümeti olduğu dönemdeki ekonomik tablodan bahsettiğini ve bu yolla itibarlarını sarsacağını hesap ettiğini söyleyen Bahçeli, 'Ve son olarak da batan bankaların Türkiye’ye maliyetini hatırlatarak 'Yargı ne iş yapar?' diyerek sormuş ve aklınca suç duyurusunda bulunmuştur. Ayrıca bize yönelik olarak, 'Batsın sizin vatanseverliğiniz' deme izansızlığını gösterebilmiştir. Bizim hiçbir şeyden korkumuz yoktur. Başbakan Erdoğan 57’nci hükümet döneminde, MHP’nin sorumlu olduğu bakanlıkları inceletmeli ve gerekirse Meclis’te araştırma Komisyonu kurdurmalıdır. Hodri meydan, Yüce Divan’da dahil olmak üzere her yola başvurmaktan çekinmemelidir. Çok şükür alnımız ak, sicilimiz temiz ve geçmişimiz ip gibi düzgündür. Ancak Sayın Başbakan unutma ki, yargının ne iş yaptığını günü geldiğinde inşallah bizzat sen göreceksin. Bölücülüğünün, belediye başkanıyken çevirdiğin dolapların, iktidar yıllarındaki kanunsuzluklarının hepsinin bir bir hesabını yargı önünde vereceksin. Başbakan Erdoğan ekonomiden zerre kadar anlamamaktadır. Eline tutuşturulan metinlerde ne yazılı ise kurulmuş plak gibi tekrarlamaktadır. Bizim de ortağı olduğumuz 57’nci hükümet döneminde, bir tek dahi yeni banka kurulmasına müsaade verilmemiştir. Hükümet olduğumuzda, genellikle bankaların sermaye yapılarının son derece bozuk olduğu biraz ekonomi bilgisi olanlar tarafından itiraf edilecektir. Biz hükümet olarak, Bankalar Kanunu’nda değişiklik yaparak, banka kurulmasını yeni ve katı kurallara bağladık. Kamu bankalarının önceki yıllardan kalan birikmiş görev zararlarını tasfiye ettik, sermaye desteği sağladık. Bugün sağlam bir bankacılık yapısı varsa bunun nedeni AKP hükümeti değil, koalisyon hükümetinin aldığı etkili tedbirlerdir. Sayın Başbakan yalan rakamlarla 10 yılın gerisinden gelmeyi bırak ve şunu bil ki; Dün banka batıranlar bugün senin yanındadır. Dün faiz kırbacını şaklatanlar bugün seninle yoldaştır. Dün küresel ekonomik operasyonların azmettiricileri bugün senin kader ortağındır. Dün milletimizi işsiz bırakanlar, yoksullaştıranlar ve borçlandıranlar bugün senin dizinin dibindedir. Sayın Başbakan boşuna yorulma, senin eşbaşkanlığını yaptıkların ekonomik yıkımın ve krizin mimarlarıdır.' ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Bahçeli Öyle bir sinirlendi ki mikrofonları devirdi


Bahçeli bu hafta çok sinirliydi! MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuşurken o kadar sinirlendi ki elini savurmasıyla birlikte kürsüdeki mikrofonları devirdi.


Akil insanları Başbakan Erdoğan'ın maşası olarak nitelendiren ve çok sinirlenen Bahçeli, "Bu 63'lükler Anadolu'da bozguna uğrayacak, sorulan hiçbir soruya cevap veremeyecek ve 2 ay sonunda da Başbakan'a pusarak, mızmızlanarak, sinerek yedi dokuz oyunuyla sığınacaklardır. Bunlara Türk milletinin gönlü de, kapısı da zihni de sonuna kadar kapalıdır" sözleriyle birlikte elini savurdu ve mikrofonları devirdi.