MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin onayı ve Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın imzasıyla 70 genel yayın yönetmenine gönderilen 7 sayfalık mektupta, çoğulcu demokrasilerde parlamentoda temsil edilen muhalefet partilerinin de en az iktidardaki parti kadar söz sahibi olduğu belirtilerek, aksini düşünmenin söz, ifade, düşünce ve teşkilatlanma hürriyetine de aykırılık teşkil edeceği belirtildi.
İktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez kurumları olduğuna işaret edilerek, bunun tersinin iktidarlara oy vermeyen milyonların hukukunu yok saymak anlamına geleceği bildirildi.

Demokrasilerinde rejimi ayakta tutan temel hak ve hürriyetlerin başında basın özgürlüğünün geldiğine dikkat çekilerek, medyanın Türkiye'nin demokratikleşmesinde özel bir mevki edindiği dile getirildi. Medyanın toplumun gözü, kulağı, bazen fertlerin sözcüsü, bazen avukatı, kimi zaman da savcısı olduğu vurgulanan mektupta, şu ifadelere yer verildi:

"Medya bir bakıma millet vicdanının sesidir ama bu ortak sesin bazen vicdan sınırlarını aşıp, kişiler eliyle şahsileştirildiği, kimi zaman politikacıların, kimi zaman da medya patronlarının çıkarlarına hizmet ettiği görülmüştür. Bütün aksaklıklara rağmen Türk medyası çoğulcu demokrasinin en geniş tabana yayılıp benimsenmesinde ve toplumun aydınlanmasında öncü bir rol üstlenmiştir. Bu sebepledir ki medyanın kitleler üzerindeki tayin edici ve etkileyici gücü, öncelikle politikacıların ilgi alanına girmiştir."

"Medya, halkın sesini kamuoyuna yansıtan bir ayna"

Mektupta, kamuoyu oluşturulmasında ve seçmenlerin tercihlerinde büyük oranda kitle iletişim araçlarının rol oynadığına işaret edilerek, medyanın gücünü bilen kimi siyasilerin medya grupları içinde kendi çıkarlarına hizmet eden gazete, televizyon ve radyolar kurma veya bunları ele geçirme operasyonlarına yönelebildiği öne sürüldü.

TBMM'de temsil edilen MHP'nin çalışma ve etkinliklerine, televizyon ve gazete haberlerinde hakkaniyet ve adalet ölçüsünde yer verilmediği iddia edilen mektupta, MHP'nin mitingleri ve Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin konuşmalarının medya tarafından "es geçildiği" savunuldu.

Basının özgür olmadığı bir ülkede doğruların öğrenilmesi ve demokrasinin yaşatılmasının mümkün olmadığı vurgulanarak, medyanın halkın sesini kamuoyuna yansıtan bir ayna olduğu belirtildi. "Bu aynanın karartılması, demokrasimizin silikleşmesi, işlemez hale gelmesi demektir. Demokrasimizin sıhhati, istikrarı ve devlet mekanizmasının arzulandığı gibi çalışabilmesi açısından basın hürriyeti vazgeçilmez bir zorunluluktur" ifadesine yer verilen mektupta, şu görüşler dile getirildi:

"Temennimiz, değerli medya çalışanlarının ve kuruluşlarının demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan muhalefet partilerinin program ve faaliyetlerinden halkı haberdar etmek konusunda gereken hassasiyeti göstermesidir. Sadece sansürlenen MHP haberlerine hak ettiği yerin verilmesini değil, basın hürriyetine sahip çıkılmasını, halkın haber alma hakkına getirilen kısıtlamalara karşı etkin ve cesur bir mücadele başlatılmasını da bekliyoruz. Basının görevinin, halkı bilgilendirmek, doğru ve tarafsız habercilik yapmak kadar, iktidarların 'dediğim dedik, çaldığım düdük' zihniyetine ve demokrasiye mugayir dayatmalarına karşı direnmek, hükümetin yanlışlarını da cesaretle haber yapmak olduğuna inanıyoruz. Her türlü baskıdan ve tesirden uzak, sansür zihniyetinin olmadığı dengeli ve seviyeli bir siyaset-medya ilişkisinin tesisi partimizin önceliklerindendir."

"MHP ile ilgili haberlere medyada adilce ve hakkaniyetle yer verilmesi, partimize oy verenlerin en tabii beklentisidir"

Mektupta, MHP'nin basın emekçileri ve organlarıyla sağlıklı ilişkiler tesisine daima azami özen gösterdiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

"MHP olarak bizim de beklentimiz, temsil ettiğimiz kitlelerin sesinin kamuoyuna hakkaniyet ve adalet ölçüsünde aktarılması, bu konuda hiçbir kurum ve güç odağının etkisi ve baskısı altında kalınmamasıdır. Bu beklentimiz, MHP'ye özel bir imtiyaz verilmesi şeklinde algılanmamalıdır. MHP olarak Türkiye'de basının, sosyal hayatın ve siyasetin dengeleri üzerindeki etkisini önemsiyoruz. Basının, çeşitli toplum kesimleri arasındaki uyumu, farklı fikir ve inançların bir arada yaşatılabilmesini sağlayan hayati demokrasi organlarından biri olduğunu düşünüyoruz. MHP ile ilgili haberlere medyada adilce ve hakkaniyetle yer verilmesi, takdir edersiniz ki partimize oy veren kitlelerin en tabii beklentisidir. Halk iradesinin basına yansıtılması, sadece iktidar partisinin icraatına yer vermekten ibaret olmamalıdır. Temsilde adaletin tecellisi, iktidar partisine oy vermeyen ve farklı dünya görüşüne sahip kitlelerin de fikir ve inançlarının kamuoyuna yansıtılmasıyla mümkündür."