Basın Açıklaması;  Saadet Partimizin Genel Merkezi tarafından düzenlenen Halkla Kucaklaşma Programını icra etmek üzere bir araya gelmiş bulunmaktayız.

Üç günlük program çerçevesinde bütün illerimizde değişik halk kesimleriyle buluşup Sivil Toplum Kuruluşlarımızı ziyaret edeceğiz.

Yapılacak olan Kanaat Önderleri, STK, Esnaf ve Mahalle Ziyaretleri ile halkımızla bire bir görüşme, sorunları yerinde dinleme, halkın nabzını tutma, halkın beklentilerini bir kez daha tespit etme ve bunların çözümleri konusunda fikir alışverişinde bulunarak son derece önemli bir çalışma yapacağız. Beş ay sonra Genel Seçimler yapılacaktır. Her seçim önemlidir, bu seçim çok daha önemlidir.

Saadet Partimiz bu seçimlere verdiği önem sebebiyle şimdiden halkla buluşmaya başlamıştır.

Programın ilk gününde yapmakta olduğumuz Basın Toplantısı ile ülkemizde, bölgemizde ve dünyada meydana gelen sosyal, siyasal ve ekonomik olayları Saadet Partimiz açısından değerlendireceğiz.

Gündemdeki en sıcak konu; Paris’te geçtiğimiz hafta bir dergiye yapılan saldırıdır. Dergiye yapılan saldırı sonucu dergide çalıştığı söylenen 12 kişi hayatını kaybetmiştir. Saldırgan oldukları iddia edilen 2 kişi yapılan operasyonla ölü olarak ele geçirildi.

Saadet Partisi olarak bu gibi saldırı olaylarını tasvip etmediğimizi her vesile ile ifade ediyoruz. Bu saldırıyı ve saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen iki kardeşin ölü olarak ele geçirilmesi olayını da tasvip etmiyoruz. Zanlıların sağ olarak ele geçirilmesi ve adalet önüne çıkarılarak olayın arkasında kimlerin bulunduğunun da tespit edilerek gerçek suçluların belirlenmesi gerekirdi. Bu yapılmamıştır.

Son 10 yılda İslam coğrafyasında milyonlarca insan öldürüldüğünde ses çıkarılmazken 12 kişinin öldüğü bu olayı telin için Paris’te bir çok ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının da katılımı ile bir yürüyüş düzenlendi.

Bu yürüyüşün hemen arkasından Hz. Peygamber (a.s.) hakkındaki hakaret içeren karikatürün bulunduğu derginin milyonlarca sayıda basılması hem tahrik ve provokatif, hem de Batının çirkin yüzünü bir kez daha ortaya koyması bakımından ibret vericidir.

Yurt içinde yaşanan en sıcak konu ise;

Dört eski bakanın TBMM Soruşturma komisyonu tarafından Yüce Divana gönderilmemesi kararı oldu. 4 Eski Bakanla ilgili komisyon raporu bu hafta TBMM Genel Kurulunda görüşülerek aynı şekilde Yüce Divana gönderilmemesine karar verildi.

En ufak bir şüpheye mahal bırakmamak için dört eski bakanın Yüce Divana, yani Anayasa Mahkemesinin huzuruna çıkarılması gerekirdi.

Eğer suçlu değillerse yüksek mahkemenin huzuruna giderek aklanacaklardı. Bu süreç yaşanmadığından şüpheler devam edecek ve bakanlar toplum vicdanında aklanmamışlardır.

Değerli Basın Mensupları;

Gönlümüz isterdi ki, 2014 yılı güzel hatıralarla tarihteki yerini alsın. İsterdik ki, sevinçlerimiz ve umutlarımız acılarımızdan daha fazla olsun.

Bütün dünyaya huzur, barış ve kardeşlik hakim olsun.

Ama tam tersine, 2014 yılından kalan tek şey, sömürü, savaş, çatışma, kan ve gözyaşı.

Başımızı nereye çevirsek bir yangın var.

Kulağımızı nereye kabartsak binlerce mazlumun feryadı duyuluyor.

Şu an dünyanın 80 ayrı bölgesinde iç savaş, çatışma ve kaos hakim.

Sadece 2013 yılında 51 milyon insan açlık, yoksulluk ve çatışmalar yüzünden yerini, yurdunu değiştirmek zorunda kaldı. Yüz binlerce insan öldü ve sayısı milyonları aşan insan yaralandı.

Afrika’da her dört çocuktan birisi 5 yaşını görmeden hayatını kaybediyor. Her on dakikada bir çocuk, önlenebilir hastalıklar nedeniyle ilaç bulamadığı için ölüyor.

İşte küresel Emperyalistlerin işgal, sömürü, zulüm ve iç çatışma çıkarmaları sebebiyle dünyanın durumu böyle.

Oysa bu dünyada herkese yetecek kadar yer de var, nimet de var. Ancak, Adil Bir Düzen yok.

Şunu öncelikle belirtelim ki; Saadet Partisi olarak biz zulme karşıyız.

Biz sömürüye karşıyız.

Daha fazla silah satmak için, daha fazla çatışma çıkaran silah baronu zalimlere karşıyız.

Bir damla petrol için binlerce masumun kanını akıtmaktan çekinmeyen zalimlere karşıyız.

Biz Saadet Partisi olarak Hak ve Adalet merkezli Adil Bir dünyanın kurulması için mücadele ediyoruz.

Bizim Saadet partisi olarak temelimiz sevgidir, barıştır, kardeşliktir.

Evet, Biz Herkesin hakkını aldığı saadet içinde yaşadığı yeni bir dünya istiyoruz.

Bu yeni dünyada;

-          Savaş değil, barış

-          Çatışma değil, diyalog

-          Çifte standart değil, adalet

-          Üstünlük değil, eşitlik

-          Sömürü değil, hakça paylaşım

-          Baskı ve zulüm değil, demokrasi ve insan hakları  olacak.

 

            Ülkemizde meydana gelen gelişmeleri değerlendirdiğimizde;

               AKP’nin iktidara geliş ortamının hazırlanması ve AKP tarafından reel politiğin benimsenmesi ile şu temel görüşler ekseninde bir siyaset yürütülmüştür.

1.     AB bir medeniyet projesidir ve mutlaka AB’ye girilmelidir.

2.     ABD dünyanın gerçeğidir ve stratejik ortağımız olmalıdır.

3.     Faiz bir dünya gerçeğidir. Ekonomimizi küresel ekonomiye entegre etmeli ve Faizci Kapitalist Düzen ile beraber çalışılmalıdır.

               AK Parti’nin 12 yıllık iktidarı döneminde olumlu icraatlar olarak algılanan Anayasa Referandumu, Askeri  Vesayeti kaldırmaya yönelik adımlar, darbe ve darbecilerle mücadele sürecinde dün büyük başarı diye yapılanların bugün nasıl değiştirildiğini ibretle izliyoruz. Yollar, hastaneler, havalimanları, hızlı tren, sağlık hizmetlerindeki yenilikler, TOKİ vasıtasıyla vatandaşı ev sahibi yapma gibi hizmetler, hükümetlerin yapması gereken gündelik hayatı kolaylaştıran icraatlardır.

“Biz yol yaptık, kalkındık.” diyorlar.

                  Yol yapmakla kalkınma olmaz. Kalkınma ancak Sanayileşme ve Teknolojide yapılacak hamle ile olur. Dünya çapında marka olmuş firmalara sahip olmakla, yerli otomobilini, yerli uçağını, tankını yapmakla, bilişim teknolojisinde dünya ile yarışla olur. Kısacası üretimle, üretimi artırmakla olur.

                 

1-                 “AB bir medeniyet projesidir.” diyerek AB’ye teslim oldular. Bütün Ahlaki tahribat ve saymaktan hicap duyacağımız değişiklikler bu başlık altında yapılmaktadır.


                  Bu düzenlemeler bizim inancımızla, kültürümüzle, tarihimizle bağdaşmayan, toplumumuzun yapısını bozmaya yönelik uygulamalardır.

Nitekim Ahlaki Tahribat hızla yayılmıştır.

-        Aile yapımızın temeline dinamit konulmuş, gençliğimiz ve gelecek nesillerimiz öz benliğinden koparılmıştır.

-        Eğitim müfredatı iyileştirilmediğinden manevi tahribata sebep olmuştur.

-        Boşanma, intihar, uyuşturucu, içki, fuhuş gibi suçlar hızla artmaktadır.

-        Yolsuzluk, rüşvet, partizanlık, adam kayırma, haksızlık ve hukuksuzluk almış başını gitmiştir.

-        Nitekim son üç yılda, hırsızlık ve yolsuzluk gibi olaylar % 68 nispetinde artarak 50.000’den 84.000’e ulaşmıştır.

-        Herkes, Türkiye nereye gidiyor? endişesi taşıyor.

2-                “ABD stratejik ortak” kabulüyle hareket ediliyor.

Mevcut iktidar ABD’nin yörüngesinde bir uydu gibi hareket ettiğinden bağımsız, milli, özgün ve şahsiyetli bir politika ortaya koyamıyor.

                  1 Mart tezkeresi için Memur maaşlarının konuşulması bir mahkumiyetin ifadesidir.

                  Bütün komşularımızla ilişkilerimiz tarihin en düşük seviyesine inmiştir.

         Ülkemiz nato kılıfı geçirilmiş pek çok sistemin kontrolü altındadır.

         BOP bünyesinde İsrailin çevresi boşaltılmış, Irak, Mısır, Libya, Suriye çökertilmiştir. Bu olumsuz durumda yazık ki Türkiye’de etkin rol oynamıştır..


3-                “Faizci kapitalist düzenle çalışırız.” derseniz, bu köle düzenini, bu sömürü düzenini devam ettirmiş olursunuz. Zengin daha zengin, fakir daha fakir hale gelir.

                  Bugün geldiğimiz noktada;

-        Ekonomi bütünü ile bıçak sırtındadır. Resmi işsizlik oranı Eylül 2014’de   % 10.5 olmuştur. Genç işsizler oranı % 19.1’dir.

-        Sanayiye, üretime, kalkınmaya yeterli kaynak ayrılamamaktadır.

-        Borca dayalı ekonomi ve faiz politikalarıyla bütçenin önemli bir kısmı faize gitmektedir. 12 yıllık AK Parti iktidarında bütçeden faize her yıl 50 milyar TL ödenmiştir.

-        Bugün toplam iç ve dış borç 615 Milyar dolar’dır. (Kamu ve özel sektör toplamı)

2015 bütçesinde yatırıma 41 milyar TL ayrılmasına karşın faize 54 milyar TL ayrılmıştır. Mayıs 2013’te IMF’ye borcumuz bitti. Ama 623 Milyar TL Kamunun borcu vardır. 623 milyar TL’lik borca karşılık bu faiz ayrılmıştır.

-        Memur, işçi, emekli, çiftçi ve esnafın satın alma gücü düşmüştür. 2015 yılında Memura aylık maaş artışı % 3+3 olarak uygulanacaktır.  Gelen zamlar karşısında bu artış eriyip gitmektedir.

-        Dokuz milyon emekliye verilen enflasyon farkı % 2.3 olmuştur. Bu emeklilerle resmen alay etmektir.

-        Açlık sınırı 1250 TL, Asgari Ücret 949 TL’dir.

Saadet Partisi iktidarında hiçbir çalışanın maaşı açlık sınırının altında olmayacaktır.

-        Kredi Kartı borcu ödeyemeyenlerin sayısı Eylül 2014’te 638. 000 kişi, bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 434.000 kişi.

-        İç göç önlenememiş, bunun sonucu olarak dengesiz kentleşme ve sosyal problemler çığ gibi artmıştır.

-        Gelir dağılımı çok adaletsizdir. TÜİK Raporlarında, gelir dağılımındaki adaletsizlik çok net görülmektedir. % 20’lik en alt grup milli gelirden % 6.1 pay alırken, % 20’lik üst grup milli gelirden % 46.6 pay almaktadır.

-        İktidar ihracattan devamlı bahsederken ithalattan hiç bahsetmemektedir. Kasım 2014’te İthalat 220.5 milyar dolar, ihracat 144.5 milyar dolardır.

Dış ticaret açığı 76 milyar dolar olmuştur.

-        Ucuz ithalat sebebiyle dışarıdan gelen her şey yerli sanayiyi baltalamaktadır.

-        Buğday, mısır, pamuk, pirinç gibi tarım ürünleri ithal edilir hale gelmiştir. Kotalar sebebiyle tarımda üretim düşmüştür.

-        Canlı hayvan ithalatı sebebiyle Hayvancılık çökertilmiştir. Türkiye canlı hayvan ve et ithal eder hale düşürülmüştür.

Saadet Partisi olarak çözüm önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz.

-        Önce Ahlak ve Maneviyat diyoruz.

-        Ahlaki ve Manevi değerler, eğitimin her kademesinde ele alınmalıdır.

-        Sanayi ve Kalkınma hamlesi başlatılmalıdır. Üretim, istihdam ve ihracata dayalı bir ekonomi uygulanmalıdır.

-        Ekonominin bünyesindeki faiz mikrobundan kurtularak, faizsiz ekonomik düzene geçilmelidir.

-        Devlet-Millet kaynaşması sağlanmalıdır. Kamplaşma, kutuplaşma ve kavgaya son verilmelidir.

-        “Herkese Refah” anlayışıyla ülkenin imkanlarından herkesin adaletli bir paylaşımla faydalanması sağlanmalıdır. Bütün çalışanlara, işçiye, memura, emekliye, engelliye insanca yaşama imkanı sağlanmalıdır.

-        Şahsiyetli Dış Politika, Lider Ülke Türkiye ideali ile bağımsız politika uygulanmalıdır. Bunun için güçlü ekonomiye sahip olmamız gerekir.

-        Ülkemizde ve Dünya’da Huzur, Barış ve Kardeşliğin hakim olması için Hak ve Adalete dayalı Yeni Bir Dünyanın kurulması gerekir.

Milli Görüş iktidar ortağı olduğu bütün dönemlerde bu alanlarda en başarılı icraatları gerçekleştirmiştir.

Biz yine geleceğiz, aynı başarıları yine göstereceğiz.

Biz inanıyoruz ki bütün vatandaşlarımız çok daha güzel bir Türkiye’de yaşama hakkına sahiptir ve inşallah Saadet Partisi iktidarında buna kavuşacaktır.