Ülkehaber'de yayımlanan bir habere göre İngiltere’nin Güney Queensland Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada gericiliğin alameti olarak gösterilen sakalın inanılmaz faydaları olduğu ortaya çıktı. Araştırmalara göre sakal bırakmak başta cilt kanseri olmakla birlikte birçok sağlık sorununa iyi geldiği öne sürüldü.

Güney Queensland Üniversitesi’ndeki araştırmacılara göre: ‘Sakal, cilt kanseriyle bağlantılı güneş ışınlarının zararlarına karşı büyük koruma sağladığı ve yüzün sakal ve bıyıkla kaplı kesimlerinin sakalsız kesimlerine oranla zararlı UV ışınlarına üçte bir oranında daha az maruz kaldığını kanıtladılar.’ Ayrıca cilt kanserine en iyi önlem olduğunu savunan araştırmacılar özellikle Müslüman ülkelerin bu konuda daha şanslı olduğunu ifade ettiler.

İslam'a göre sakal

Kur’ân-ı Kerîm’de sakal kelimesi bir yerde geçer (Tâhâ 20/94), fakat sakal bırakma veya kesmenin hükmünden söz edilmez. Hadislerde ise bu konuda bazı emir ve tavsiye ifadeleri yer almıştır. Hz. Peygamber sakal bırakmayı yaratılışa uygun davranışlar arasında saymış (Buhârî, “Libâs”, 62; Müslim, “Ŧahâret”, 56), bazan müşriklere veya Mecûsîler’e muhalefet etme gerekçesine bağlayarak, bazan da gerekçe belirtmeden sakalın bırakılıp bıyıkların kısaltılmasını (Buhârî, “Libâs”, 63; Müslim, “Ŧahâret”, 52-55), saç ve sakalın boyanarak yahudi ve hıristiyanlardan farklı olunmasını (Buhârî, “Libâs”, 67; Müslim, “Libâs”, 80) istemiş ve saçı sakalı siyaha boyamayı yasaklamıştır (Müslim, “Libâs”, 78-79; Ebû Dâvûd, “Tereccül”, 20). Resûl-i Ekrem’in sakalının sık olduğu (Müslim, “Feżâ'il”, 109), sakalını eninden ve boyundan kısalttığı (Tirmizî, “Edeb”, 17) ve Peygamber’in fiillerine uymada titizliğiyle bilinen sahâbeden Abdullah b. Ömer’in sakalını avucuyla tutup bundan fazla olan kısmı tıraş ettiği (Buhârî, “Libâs”, 64) bildirilmektedir. Ayrıca Resûlullah’ın saçı sakalı dağınık olanları uyararak kendilerinden bu durumu düzeltmelerini istediği kaydedilmektedir (el-Muvatta', “Şa'r”, 7).

(DİA, yıl: 2009, cilt: 36,  sayfa: 1-2)

Said Nursi Hz. neden sakal bırakmamıştı?

Bediüzzaman Hazretleri sakal bırakmaması hususunda yapılan tenkid ve i'tirazlara Risalelerde şöyle cevap vermiştir:

Sakal meselesi ise: Bu bir sünnettir, hocalara mahsus değil. Bu millette yüzde doksan sakalsız olanların içinde küçükten beri sakalsız bulundum. Bu yirmi senedir bana resmi hücumlarda bazı arkadaşlarımın sakallarını kestirmeleriyle, benim sakal bırakmadığım, bir hikmet, bir inayet-i İlahiye olduğunu ispat etti. Eğer sakal olsaydı, tıraş edilseydi, Risale-i Nur a büyük bir zarardı. Çünkü ölecektim, dayanamayacaktım. 
Bazı alimler "Sakalı tıraş etmek caiz değildir" demişler. Muradları, sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır, demektir. Yoksa hiç bırakmayan, bir sünneti terk etmiş olur. Fakat bu zamanda, dehşetli pek çok günah-ı kebireden çekinmek için, bu terk-i sünnete mukabil, Risale-i Nur'un irşadıyla, yirmi sene haps-i münferit hükmünde işkenceli bir hayat geçirdik; inşaallah o sünnetin terkine bir kefarettir. 

(Emirdağ Lâhikası | Denizli Tüccarı Aslı Burdur´lu Hafız Mustafa´ya Hitaptır | 45