Alparslan Türkeş, 16 yıl önce aramızdan ayrıldı.

    Tarihi geleneğimiz açısından onu en iyi anlatan ve tanımlayan sıfat “Başbuğ”dur. Elbette başbuğumuzu fikirleri ile anıyoruz.Mezarı başına gidip dua ederiz.Dualarımızı bulunduğumuz yerden de yollayabiliriz. Bunlar bir anmadır.

Ama asıl olan onun fikirlerinin işlenmesidir.

     Alparslan Türkeş ve mücadelesi tekrar tekrar yeni nesillere anlatılıyor. Elbette ki bu mücadele üç beş kişinin mücadelesi değildi. Oy oranı ile de ölçülemezdi.

     O, bir halk hareketi başlatmıştı. Arkadaşları ile beraber elli yıl boyunca yaptığı en önemli mücadele ile milliyetçiliği, millete yeniden kazandırmıştı.

1960’lı yıllardan başlayarak , bu milliyetçi hareket derlenip toparlanmasa milletin kendine olan güveni sağlanmamış olsa ve aksiyon haline gelmese idi Türkiye ne olurdu?

     O, gençliğin manevi buhrana sürüklenmemesi için bütün ömrünü “ Türklük gurur ve şuuru ile İslam ahlak ve faziletine “ sahip bir nesil yetiştirmeye adamıştır.

Ve : “ Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir . Bozgunculuğa , tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete ve yalancılığa karşı büyük bir savaş “ diyerek hedef belirler.

    O, hayatında asla yılgınlığa yenilmedi, fırtınalı geçen ömrü boyunca , herkesin düştüğü yerde ve zamanda kalkıp “ davaya” devam etti.

Milletini ve ülkesini karşılıksız sevenlerin en başında dimdik yürüdü. Yılmaz sorunlar karşısında , aklın ve millet yararının dışında hiçbir çıkış olamayacağını gösterdi.

     Türk Dünyası’nın “ aile reisi” olma sorumluluğunun sahibi oldu . Onun bu konudaki birikimlerinin devlet politikalarına yol göstericiliğini kabul etmeyen idareci olmadı .

   Tarihi şahsiyetleri ya da büyük liderleri ortaya çıkaran dinamikler nelerdir?

Yine Başbuğun sözleri ile cevaplayalım; “ Cesaret , yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz “.

Atatürk; milliyetçiliği,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna temel taşı yapmıştır.Ancak milliyetçilik, tek parti iktidarı döneminde yapılan uygulamalara “kılıf” edinilmiş ve sonuçta itibar kaybıma uğramıştır.

    İşte, bu itibar kaybının Alparslan Türkeş liderliğinde elli yıllık mücadele ile giderildiğini biliyoruz . Çünkü büyük mücadelelerle milliyetçilik halka mal edilmiştir.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti yönetenler tarafından kara talihini yaşıyor. “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız” deniliyor . Elbette bu tuhaflığın cevabını Türk milleti verecektir. Daha ileri giderek “ Halkların kardeşliğinden” bile söz ediliyor.

     Böylesi bir ihanet süreci, halka masum gösteriliyor ve göz boyama girişimleri başlatılıyor .

Sanki düğmeye basılmış gibi sözde aydınlar ,sözde sanatçılar, sözde yorumcular, bu alanda barış güvercini olarak televizyon ve gazetelerde takla atıyorlar.

     Olup bitenler karşısında Milliyetçi Hareket Partisi dimdik ve güçlü bir şekilde ayakta durmakla Türk milletinin yegane ümidi haline gelmiş bulunmaktadır.

Bunun sebepleri arasında Alparslan Türkeş gibi bir lider ve onun yetiştirdiği kadrolara sahip olması çok önemlidir.Türk Milliyetçileri bu gerçeği hiçbir zaman unutmadılar.Başbuğlarının gösterdiği yolda ; büyük hedeflere doğru , akıp giden yolculuklarına devam edecekler .

   Türk milletinin egemenliğini ilgilendiren her meselede aşılmaz engel , geçilmez set, mağlup edilemez bir kuvvet ve asla boyun eğdirilemez bir gerçek olarak Türk milliyetçileri eşsiz bir duruş sergileyeceklerdir.

BAŞBUĞUN ruhu ancak böyle şaad edilir diyor , Başbuğumuzu rahmet ve minnetle anıyoruz.

                                                                       

 

 

                                                                                 03.04.2013

                                                             MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ

                                                  NEVŞEHİR MERKEZ İLÇE BAŞKAN YARD.

                                                                     FATMA TÜMTÜRK