SON BAHARDA KURAKLIĞA DAYANA BİLEN BİTKİLER.

Eylül ayını da ortaladık. Ekim ayı yanı son baharın da ortalarındayız. 2020 yılı da yolcu. Baharın heyecanla çıkan bitkilerin birçoğu kuru anız oldu. Yağmurlar eskisi gibi yağmadığı için bitkilere destek de olmadı. Haziranın ikinci haftasından itibaren bozkır bitkileri tohumlarını oluşturup kurumaya durdular. İlk önde bromus türleri, mayıs papatyaları, gelincik gibi narin bitkiler yok olup gittiler. Bunların yanında kurak bir yaza rağmen dayana bilen bitkilerde yok değildir.

Bu bitkiler genellikle yağmurlu günlerde aldıkları suları çok güzel bir şekilde depolayıp, ekonomik bir şekilde harcamaları neticesinde sonbaharın sonlarına kadar hayatta kala bilmektedir. Genelde çok yıllık bitkiler bunu başarmaktadır. Dikenler bu türlere çok güzel örnekler sunar. Çakır dikeni de denen Boğa dikeni (Erynggium campastre) günümüzde hâlâ yeşilliğini ve canlılığını korumaktadır. Oysa aynı sistemi kullanan Eşek dikeni ( Onopordum) ve Deve dikeni (Carduus nutans) çoktan kuruyup gittiler. Demir dikeni (Tribulus Terrestris) ise hala çiçekler açmaktadır. Bazı geven (Astrogalus) türlerini de bu tür içinde değerlendire. Bilinir. Bitkilerin kuruması mekana da bağlı olabilmektedir. Gerçek değerlendirme aynı mekanda ve eşit şartlar arasında bir mukayese yapmaktır. Elbette sulanan bahçelerde en narin çiçekler yaşamaktadır. Hani bir şarkı vardır; Ben dağ yolunda yonca, sen gül dalında gonca, sen açılıp gülersin, ben sararıp solunca” Aslında bu şarkı sözleri her şeyi anlatmaktadır.

Ebe gömeci- Malva sp. Acıgöl kırsalı. Bitkinin kökününü büyüklüğü dikkat çekicidir.

EBE GÜMECİ (Malva Neglecta) Bir veya iki yıllık olan bu bitkiler dik veya yarı yatık formundadır. Taze yaprakları sebze olarak tüketilmektedir. Bu bitkinin makalemizde yer almasının nedeni koskoca bir ağaç kütüğü gibi köklerinin olmasıdır. Bu sayede ömrü diğer bitkilerden daha uzundur. Sıvısına da baktığımızda hafif sümüksü yapısı suyu koruduğunu göstermektedir. Yatık yapısı da dairemsi yapraklarıyla kökünün yaz sıcağından korumasını sağlamaktadır.

HATMİ ÇİÇEĞİ, DEVE GÜLÜ (Alcea) Çok yıllık, uzun boylu bir bitkidir. Gövdesi beyaz küçük tüylerle kaplı, Saplarının içi beyaz süngerimsi tabaka ile kaplıdır. Eylülün ortalarında hala canlı kalmasının nedeni bu olsa gerektir. Dikkatimi çeken sadece çiçeğinin yanında bulunan yapraklarının daha canlı olmasıdır. Bu bitkide şifacılıkta, bitki çaylarında ve kuru ve taş bahçelerde peyzajda kullanılmaktadır. Gölge yerlerde boyu bodur ağaçlara bile ulaşabilmektedir.

KUŞKONMAZ (Asparagus officinalis) Enteresan güzellikte bir bitkidir. Kendisi çoktan kurumuş olup, kırmızı bilye ye benzeyen tohumları siyahlaştı. Sebze olarak ve şifacılıkta kullanılır.

DUVAR FESLEĞENİ (Parietaria judaica) Çok yıllık, 10-50 cm boylana bilen bir türdür. Müthiş bir örtücüdür. Çiğnenmeye ve fiziksel etkilere karşı da çok dayanıklı bir bitkidir. Yol parkelerinin arasında bile hayat bula bilen duvar fesleğeni kendine uygun yerlerde daha iyi hayata tutunmaktadır.

KOKULU DENİZ YAVŞANI (Artemisia Santonicum) Yarı çalımsı, çok yıllık, 60 cm kadar boylana bilen bu bitkide oldukça dayanıklıdır. Tuzlu alanlarda daha iyi bir şekilde yetişmesi bu bitkinin özelliğindendir. Yöremizde te fakir olarak bilinen bitkinin Deniz yavşanının bir alt türü olduğunu da düşünmekteyim.

AYRIK OTU (Agropyron) Dayanıklı bitkilerin en önde gelenlerindendir. Birçok çeşidi bulunmaktadır. Birçok türü yem bitkisi olarak kullanılmaktadır. Kökünün sağlamlığı, karmaşıklığı, tabandan çok fazla kardeş meydana getirmesi bitkinin hızlı çoğalmasına neden olmaktadır. Genelde toprak da seçmez. Erozyonu önlemede kullanılmaktadır.

TARLA SARMAŞIĞI (Convolvulus Arvensis) Yöremizde bolca bulunurlar. Beyaz, pembe ve çizgili çiçekleri bulunmaktadır.

Sarmaşıkgiller familyasındandır. Convolvulus Arvensis, 3 metrelere kadar büyüyebilen; Sürünücü ve sarılıcı, çok yıllık otsu bir bitkidir. Yine aynı şekilde kökleri de 2-3 metre toprağın derinlerine gidebilmektedir. Hayvanların severek yediği bu bitki, tarım alanlarının zararlısı olarak kabul edilmektedir. Lakin kimyasal ilaçlarla bile bu bitkiyi yok etmek çok zordur. Aylarca yağmur görmemiş arazilerde o güzel çiçeklerini açarlar ve börtü-böcek için bir vaha görevi görürler. Bitki koparıldığı zaman süt gibi beyaz bir sıvı aktığı görülür. Bu sıvı ta Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir ihraç maddesi olan ve şifacılıkta kullanılan mahmudedir.

Şifacılıkta kabızlık rahatsızlıklarında kullanılır. Sütü yalandığı zaman hemen ishal olunur. Bu yüzden; İshal olmak, safra söktürmek ve vücut parazitleri için yaygın bir şekilde kullanıla gelmiştir.

Bu bitkinin çeşitli türleri de vardır. Convolvulus Scammonia: Çit sarmaşığı, kahkaha çiçeği olarak bilinir. Kökünden mahmude elde edilir. (Mahmude, bitki sütünün kurutulmuşudur.) Convolvulus Arvensis: Mamıza, kaplumbağa otu, çadır çiçeği gibi isimlerle anılmaktadır. Kökü müshil olarak kullanılmaktadır. Convolus Assyricus: Çoban döşeği, Convolus Betonicifolius: Koyungözü olarak geçmektedir.

Demir dikeni- Deve çökerten-Tribulus terrestris- Kocaçay Mevki-Nevşehir.

DEMİR DİKENİ-Tribulus Terrestris

Zygophyllaceae. Yabanı kimyongiller familyasından olan demir dikeninin öteki adları; Deve çökerten, çarık dikeni, demir pıtrağıdır. Yöremizde demir dikeni ve deve çökerten adlarıyla tanınmaktadır. 10-60 Cm boylanabilen, sağlam dikenli, sürünücü, çok yıllık otsu bir bitkidir. Küçük, açık sarı renkli çiçekleri bisikletlerin dahi tekerlerini patlatabilecek odunsu ve küçük dikenlere dönüşür. Kökünün yapısı itibarıyla beton gibi sertleşmiş toprak zeminlerde de yetişebilme kabiliyetine sahiptir. Dikenleri henüz kahverengine dönüşmeden, daha yeşilken toplanıp, kurutulur ve kavanozlarda saklanır. Güçlendirici, kalp-damar hastalıklarında koruyucu, idrar söktürücü ve kum-taş düşürücü ve afrodizyak olarak kullanılmaktadır. Kalp ameliyatı olmuş bir arkadaşıma, Karanfilli elma çayı ve demir dikeni demlemesi tavsiye ettiklerini söylemişti.

Kuraklığa dayanıklılığını bu mevsimde çiçekler açarak kutlamaktadır. Kaldırımlara aynı bir örtü gibi yatmaktadır. Çiçekte olduğu için şimdilik hatırlanmıyor. İnce terliklerle geçenler, bisiklet süren çocuklar kartal pençesi gibi dikenleri öğrenecektir. Dikenlerinin sertliği ağaçsı olmasından gelmektedir.

Deniz üzümü- Ephedra majör- Karaya vadi sırtları ve Küçük Dağ-Nevşehir.

DENİZ ÜZÜMÜ-Ephedra Major

Halk tarafından pek tanınmayan, yaprakları çamın iğne yapraklarının uzamış şekline benzeyen, her dem yeşil dikensiz bir çalıdır. Bitki topluluğu çam fideliğinin görünüşünü çağrıştırmaktadır. Meyveleri grebolunun kırmızı meyvelerine benzeyen bu bitkinin kışın yeşil olsa da rengi soluktur. Bünyesinde ilaç sanayinde de kullanılan efedrin alkoloidleri bulunur. Bitki riskli olduğu için şifacılıkta kullanılması pek tavsiye edilmez.

Küçük Dağda kümeler şeklinde bulunurlar. Kökleri birbirlerini korudukları için yeşil kala bilmektedirler.

ENGEREK OTU-Echium vulgare

Boraginaceae. Hodangiller familyasındandır. İngilizcesi Common vipersbugloss, hodangiller familyasından olan engerek otu yöremizde oldukça fazla yetişen bitkilerdendir. Çok yıllık, yükselici ve dik gelişen bir bitkidir. Gövdesi ve yaprakları beyaz ipliksi ve batıcı tüycüklerle doludur. Morumsu, beyaz ve pembeye çalan çiçekleri vardır. Nisanda çiçek açmaya başlar, kır çiçekleri bitip, kuruduktan sonra bile çiçek açmaya devam eder. Arıların kırlarda en çok sevdiği çiçekleler arasındadır. Zahmetsizce yetişip bakım bile istemeyen engerek otunun bir hektarından 200-300 kilogram balın alındığı ve bu bala “Çiçek balı” damgasının vurulabileceği, ziraatta arıcı bitkiler hakkında bilgilenmemizin önemi ülke çıkarlarını da ilgilendirdiğine inanmaktayım. Bu bitkide kışın kuruyup, rüzgârın önünde savrulup tohum saçanlardandır.

Şifacılıkta idrar artırıcı, balgam sökücü etkilere sahiptir. Meracılık açısından yem değeri yoktur. Bu bitki çeşitli kirlilikler geçirmiş, yorulmuş topraklarda aynı bir öncü güç gibi baştan bu bitkiler görülmektedir. Kurumazdı da bu yıl onlarda kurudular.

Engerek otu- Echium sp. Fotoğraflar: Küçük Dağ-Nevşehir.

Bu bitkilerin sayısını çoğalta biliriz. Örneğin emzik otu (Alkanna Orientalis) Arıcıdır, erozyonla mücadelede kullanıla bilir, Peyzaj bitkisi ola bilir. Tarihi yapıların duvarlarına çok sever. Faunayı destekler. Bazı türleri boyacıdır, şifacıdır. Nevşehirimiz bir bozkır memleketidir. İran-Turan bitki topluluğunun hakim olduğu coğrafyadayız. Hayat olan suyumuza sahip çıkmak, ağaçlarımızı koruyup, çoğaltıp ülkemiz ve dünya oksijen rezervlerine katkı sağlamak zorundayız. Doğal olan doğamız kirlendiyse, zarar görüyorsa bunun tek müsebbibi insan oğludur. Kuşları, kedileri de suçlayamayız. Bilinçli, sağlıklı ve mutlu günler sizlerin olsun, saygılar da bizden.