Spor; insani değerlerin yüceltildiği belirli ölçüde güç ve beceri gerektiren evrensel kuralları olan yarışmalı ve eğlenceli etkinliktir.
Spor ahlakı; sosyal, politik ve ekonomik ilişkilerin bütünü olup toplumsal değerlerin göstergesidir. Sporcunun rakibine ve kendisine olan saygısının ifadesidir. Spor ahlakı; sportmenlik sağlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, dostluğa dayanan insani değerlerdir.Aslında baktığımızda tanımı böyle olsa da günümüzde bu değerin kaybolduğunu görüyorum..Bu konu ya bir iki başlık halinde değinmek istedim.
TAKIM TUTMANIN MANTIĞI VE TARAFTARLIK KAVRAMI NASIL OLMALIDIR?
Çağımızın en büyük kitle birleştirici araçlarından biri, futboldur. Futbolun yanı sıra basketbol, voleybol gibi takım sporları da, bu sınıflandırmaya dahil edilebilir. Birbirinden bağımsız insan topluluklarını birleştiren bu tip sporlar, aynı zamanda bu toplulukları kitleler halinde karşı karşıya da getirebilmektedir. Bunun en basit örneği ise, ülkemizde de çok rahat şekilde gözlemlenebilen, taraftar olgusundaki aşırı " benimseme " ve "şiddetli sevgi" durumudur.
Çocuk yaşlarda, gerek aile, gerek örnek alınan büyükler, gerekse çeşitli çevresel faktörler sebebiyle, bireyler belli spor takımlarına gönül vermeye başlarlar. Takım tutma şeklinde adlandırılan taraftarlık olgusunun en kritik aşaması, çocukluk aşamasıdır.Hatırlarsınız çocukluk yıllarınızı bir çoğunuz babanızın omzunda maça gitmiş gönül verdiğiniz takımın formasını giymiş sloganlar atmışsınızdır.. Hatta daha siz doğmadan baba hangi takımlıysa oğluda daha doğmadan o takımı tutar bununla ilgili formalar alınır atkılar,patikler örülür,oyuncaklar alınır..Futbol bi değer bi gelenek halinde hemen hemen her ailede yaşar yaşatılır.. Bir çocuk, diğerine, kendi takımının rakip takıma nasıl fark attığını, hangi kategorilerde üstünlük kurduğunu ispatlamaya ve iknaya çabalarken işte tam bu sırada, içindeki büyüyen taraftara da sağlam bir zemin oluşturmaktadır..Evet bunlar güzel şeyler peki Melek hanım sorun olan nedir diye soruyor olabilirsiniz..
Bir gruba ait olma dürtüsü, en çok futbol endüstrisinde kendisini gösterir. Sosyal hayatında bir takım konularda görece bastırılmış ya da bir topluma kendini ait hissedememiş insanların, bir takım taraftar grupları altında ruhlarını bulabilmiş olması, aslında bu durumun özetidir. Hiç tanımadığı insanlarla, aynı saflarda ve omuz omuza bağırmak, psikolojik açıdan kişinin kendini yalnız hissetmemesini de açıklamaktadır bu durum yalnızlık çekiyor şeklinde bir genelleme yapılmasını da haklı kılmaz. Önemli olan, bu tutkunun kişiye mutluluk verip vermediğidir. Yani, kişi eğer o taraftar grubuyla mutluluğu yakalayabiliyorsa, gerisi onun için teferruattır..Futbola daha çok erkeklerin gönül verdiği bariz ortada olan bir durum bunun bana göre iki sebebi var 1.Kafalarının dağılması yoğun iş temposundan sonra günlük iş getirisi olan sorumluluklardan bir çeşit" kaçış".Bu kaçışı genelde erkek arkadaşlarla yapılıyor.( Peki neden coğunluk böyle?)Maçı
seyrederken keyif veriyor desarj oluyor.Maç esnasında kendisini oyuncunun yerine koyuyor oyuncunun/takımının başarısı ya da başarısızlığı kendi başarısı ya da başarısızlığı olarak algılıyor..Hatta maç bitip skoru sorduğunuzda "başardık" ya da "kaybettik" sözlerini de duyuyoruz bunlara aşinayız öyle değil mi?Başardık cümlesi bize erkeklerin tuttuğu takımıyla ne kadar özdeşleştiklerinin en güçlü kanıtı ..Özetle erkek için futbol bir terapi..Heyecan ,coşku öfke bir çok duyguyu aynı anda yaşıyorlar..2. sebep biz bayan taraftarlar aslında maça ilgisi olan fakat çoğu zaman geri planda oturup maçı izlemek zorunda kalan biz bayanlar.Ya da iş yerinde orda burda erkekler arası yapılan muhabbetlerde duyduğumuz maç sohbetleri..belki de çoğumuz öyle duyuyor öğreniyoruz ..Neden tribünlerde gönül verdiğimiz futbol maçını izlemeye gidemiyor neden çekiniyor korkuyoruz hiç düşündünüz mü?ya da şöyle söyleyim kaç kişi eşini ailesini yanına alıp gidip tribünlere gönül verdiği takımın maçını izleyebiliyor?
Toplumun gözden kaçırdığı nokta şudur; futbol, basketbol ya da voleybol sadece bir oyundur. Bu uğurda maçlara gitmek, takımları takip etmek, kombine biletler almak, deplasman otobüsleri oluşturmak gibi eylemler, tutkudur. Karşılaşmaları izlemek, keyiftir. Ancak bunlardan ziyade, takımlar uğruna kişilerin bir birlerini incitmesi, kırması, şiddet eylemleri uygulaması, kavgalar etmesi, küfürler savurması, saçmalıktan başka bir şey değildir. Zaten bu nedenle de, ülke futbollarının ve paralel olarak toplum gelişmişliklerinin incelenmesi sonucu, bu mantığı kavrayabilen ülkelerde bir spor refahından söz edilebilmektedir. Spor, takım tutma, taraftar olma kavramları, ayrıştırıcı değil; aksine birleştirici olmak gerekiyor..Her şeyin fazlası olduğu gibi öfkenin fazlası da zarar bu durum kontrol edilemeyince şiddete dönüşüyor..Sizlerinde söylediği gibi " iyi bir taraftar" takımını her koşulda destekleyen ona ve etrafındaki insanlara zarar vermeyen , sağ duyulu,sporu kabul eden, büyük küçük farketmezin saygı duyan, kısacası Sevelim ya da sevmeyelim spor özellikle de futbol hayatımızın kaçınılmaz bir parças olup bu değere sahip çıkmalı ve tatsız olayların yaşanmaması için birazdaha dikkatli olamayı öneriyorum..