Gidemedik, Neden Ki ?

Şimdi sormak lazım neden gidemiyoruz Brezilya’daki Dünya Kupasına oysa ki bizim kabul görüldüğümüz (gerçi birliğe almıyorlar ama) kıtadan yani Avrupa kıtasından dünya şampiyonasına katılan ülkelerin sadece nüfus kıyaslamasını ülkemizle yapsak aradaki uçurum göz önünde olacaktır. On milyon nüfusu olan hatta olmayan Bosna Hersek, Hırvatistan, İsviçre, Portekiz, Belçika ve diğerleri genç nüfus olarak şampiyonaya bizim kıtadan giden ülkelerin hepsinden daha iyi olmamıza rağmen neden gidemiyoruz………..

12 Haziranda başlayan bu temaşaya katılamadığımız için bize ekonomik kaybı 600 milyon dolar, ya manevi değeri, ya gözle görülmeyen tanıtım değeri…………

O halde ne yapmalıyız?

Sınav sistemi arasında sıkıştırılan çocuklar;

Üst düzeyde yarışacak düzeyde yetenekli olan çocukların erken yaşta keşfedilmesini sağlayacak bir devlet politikası olmaması...

Milli Eğitim’e bağlı kurulan spor kulüplerinin okul tarafından angarya iş görülmesi ve bütçe ayrılmaması………..

İthal sporcularla zaman kaybedilmesi…..

Spor federasyonlarının halka inememesi……..

'Spor ortamı bilinçsizce yok ediliyor'
Başbakanımız, 'Atina Olimpiyatları'na giderken, '75 milyonluk Türkiye'nin 65 kişiyle temsil edilmesi beni yürekten yaralıyor' demişti. Salonu olmayan binlerce okulumuz var. Okulla spor birleşmeden hangi başarıyı bekleyebiliriz? Malesef bizde okulda spor ortamı bilinçsizce yok ediliyor. Başarısı için 'aile, okul, genç" üçgeni hızla kurulmalı.

'Eğitim Sistemi sporcu çocuklara havlu attırıyor'
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede bir yüzücü dahi çıkaramamış olmamız son derece ilginç. Eğitim sistemimizi bu yönüyle masaya yatırmalıyız. Başarısızlığı, eğitim sisteminden bağımsız düşünemeyiz. Sporcu olmak isteyen çocuklarımızda zaten bir süre sonra önlerine konulan bürokratik engeller sebebiyle havlu atıyor.

‘Okulların yüzde 90'nında spor salonu yok'
Sporda kalkınma ve madalya isteniyorsa lise çağına kadar öğrenim gören 15 milyona yakın çocuğu sporun içerisine çekmeliyiz. Tabandan bir hareket başlamadıkça üst düzeyde başarılı sporculara ulaşmak çok zor. Eğitimi, sporun önünde engel olmaktan kurtarmalıyız. Küçük yaştaki yetenekli çocukları seçebilecek sistemli, profesyonel bir altyapı da yok. Sporcu seçimleri de dünya standartlarına uygun yapılmıyor. Türkiye'deki 60 bine okulun sadece yüzde 7'sinde spor salonu var. Sporcu yetiştirmek için devlet bir politika belirlemeli ve birlikte hareket edilmelidir. Çocuklar, günde 12 saatini bilgisayar başında geçiren teknoloji bağımlıları oldu. Koşup, oynaması gereken çocuk artık oturan adam haline geldi.

'Okulları tek başına suçlayamayız'
Altyapıya çok büyük önem vermeli. Sporcularımız üzerinde zaten var olan kazanma baskısı, ülkedeki madalya beklentisinin artmasıyla daha da artıyor. İlköğretim seviyesinde spor altyapısı oluşturulsun. İlköğretimde sporun bir dalında branşlaşan çocuğu olimpiyatlara kadar takip edelim. Okulları tek başına suçlamak haksızlık
'Eğitim sisteminden tek neden olarak söz edemeyiz'
Sporda başarıyla eğitim sistemi arasında mantıksal bir ilişki kurulabilir. Ancak tek neden olarak söz etmek doğru olmaz. Çünkü kültür, sosyo ekonomik düzey gibi tutumlar da spordaki başarıyı etkiler. Ancak itici güç eğitim sistemi denilebilir. Ne yazık ki spordaki başarısızlığın derin nedenselliğine inip yorumlamıyoruz. Öncelikle, spor başarısının bir hayat felsefesiyle ilgili olduğunu kabul edelim.

‘Bir de aileniz varlıklı olmak zorunda’

Türkiye çapında (kendi dalında) ilk 20’ye giren herkesi devlet bursuyla kabul ettiğini düşünün. En azından binlerce sporcu dershanelerde değil, pistlerde, yüzme havuzlarında, boks, güreş, halter salonlarında delice bir yarışa başlardı. Üniversitede özel veya devlet bursuyla okuyacağı, böylece ailelerine yük olmayacaklarını gören gençler fırsatı değerlendirirdi... Aileler çocuklarının arkasında dururlar.

 

Birlikte başarabiliriz                   Saygılarımla                      Yrd. Doç.Dr. Özden Taşğın