RTÜK,Türkiye Futbol Federasyonu(TFF),Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç’a açık mektup…Göreve Davet!Türk futboluna zarar veren uslubu bozuk kavga edercesine külhanbeyli edasıyla Futbol Yorumculuğu kimliğindeki Erman Toroğlu,Rasim Ozan Kütahyalı,Ziya Şengül,Kaya Çilingiroğlu,Gökmen Özdenak,Hıncal Uluç gibi bir takım isimleri  artık ekranlarda görmek istemiyoruz.
Türk Futbol Kamuoyunda ki bu çirkinliğe ilk tepki Anadolun göbeğinden Nevşehir'den geldi...
Artık ekranlarda spor programı izleyemez olduk.Eski futbol yorumcularını görmek istemiyoruz.Futbol AŞK
 tır Futbol Dostluktur,ama Futbol asla kavga,küfür,nefret değildir...

Sporseverlerden Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar’a kırmızı kart…

Eski hakem Erman Toroğlu'nun ekrandaki ruh çağırma seansları,Salatalık doğrayıp cacık yapması  ile buna benzer bir çok farklı hareketlere imza atması ekranları başındaki spor severlerin büyük tepkisini çekiyor.

Spor severler bu tür komik itici hareketleri ekranlarda görmek istemediklerini belirterek,Çakar’ı seviyoruz ama diyerek bakın Eski hakem Çakar için neler söylediler.

Ahmet Çakar’a ise bir parantez açmak istiyoruz.Bilgi tecrübe zekasıyla alkış toplayan Sayın Çakar’ın bazen ağır uslubu ile spor severlerden şimşekleri üzerine çekiyor.Bu yüzden Sayın Çakar’ın da kendisine bu konuda çeki düzen vermesini istiyorlar.

 

Sırf bu isimler yüzünden Spor yorumculuğunun saygınlığı azaldı…

 

FİB Haber Merkezi bir ilke daha imza atıyor! Kendilerine gelen ihbarları değerlendiren FİB Haber Merkezi Türk futboluna zarar verdiği konusunda yapılan eleştirileri değerlendi ve Türk Spor kamuoyuna önemli bir çağrıda bulunarak kavga gürültü, danışıklı dövüş ,bol argolu üslupsuz seviyesiz bir sözde spor programlarını izlemeyelim çağrısında bulundu.

 Göreve Davet!
Sporseverler RTÜK,Türkiye Futbol Federasyonu(TFF),Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç'ı göreve davet ediyorlar...

 Artık yeni Türkiye’nin yeni spor yorumcularına ihtiyacı var.

 

Türk futbolunun kurtulması ve Futbolda şiddet eğilimlerinin kaldırılması için bu konuda ekranlarda kulüpler arası nifak ve nefret tohumları eken ve argo uslubu ile sporun etiğine hiç yakışmayacak Spor yorumcularını kesinlikle ekranlarda görmek istemediklerini dile getirdi.

 

Türk Futbolunun kurtulması için bazı isimlerin spordan elini eteğini çekmesi gerektiğini belirten sporseverler TV sahipleri ve yöneticilerine de seslenerek Türk Futbolunun selameti için bu tür spor yorumcularını ekrana çıkartmamalarını istediler.

 

Bakın Bir Spor Yazarı bu konunda ne söylüyor:”Televizyonlarda yapılan seviyesiz futbol tartışmalarına inanmayın, çoğunun mizansen olduğunu insanlar fark edemiyorlar bile. Milyonlarca seyircinin önünde birbirlerine kalem kağıt fırlatarak, ağır hakaretler ederek reytingi yükseltiyorlar. Fakat diğer yandan programlarının çok izlendiğini öne süren bu kişiler pazarlık güçlerini artırarak paraları cebe indiriyorlar” diyor ne kadar doğru ve gerçekçi bir yaklaşım.

 

Spor yorumculuğunun saygınlığı azaldı…

 

Özellikle okulların açılmasına az bir süre kala ekranları başına geçen milyonlarca çocuk ve genç izleyicilerinin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyecek Futbol programlarının kalitesizliği tüm çıplaklığı ile ortadır.

Bakın sporseverler Futbol yorumcularına eleştirilerinde neler ifade ediyorlar:

Toroğlu'nun ekrandaki ruh çağırma seanslarıyla,Salatalık doğrayıp cacık yapmasıyla, Futbolla alakası olmadığını düşündüğümüz Kaya Çilingiroğlu,Eskimiş Spor yorumcuları Yasin Özdenak,Ziya Şengül gibi isimler, Rasim Ozan Kütahyalı’nın Spor programlarını siyasi tartışma arenası olarak gören bir zihniyetle yüksek seslerle hatta bağırarak konuşulduğu bir Sportif programın Türk Futboluna verdiği hiçbir katkı olmadığı gibi Türk Futboluna büyük zararları olduğunu ifade ederek.Hangi takımdan olursa olsun önce spor yorumcuları Uslübü,Kültürü,Konuşması,Bilgi ve tecrübesiyle yer almalı…

Türk futbolunu Siyasetçi,Sanatçı,İş Adamları gibi farklı kulvarlardan isimler asla kurtaramaz.

 

İyi bir futbol yorumcusu hangi özelliklere sahip olmalı?

 

Kimler Futbol Yorumcusu Olur?

Eski Futbolcu Teknik Direktör ve Eski hakemlerden güzel konuşabilen güzel yazma ve yorumlama yeteneğine sahip olanlar…

 

 

1980 ve 1990 lı yıllarda Masumca büyük sevgi ile gönülden bağlı taraftarların derbi maçlarında tatlı rekabetleri ile el ele kol kola birlikte maçları izledikleri dönemden bu güne nasıl geldik…

Birbirlerine tahammül edemeyecek kadar Futbola bu kin ve nefret tohumlarını kim neden ektiler…

 

Bu dönemlere nasıl gelindi…

Özellikle Derbi maçlarının öncesi ve sonrasında Kulüp Başkan ve Yöneticilerinin isyankar açıklamaları yavas yavas artan bir gerilimle ve bir dönem hızlanarak 2000 li yıllara gelindi.

 

Ancak 80 li yılların sonunda çıkan spor gazeteleri ile başlayan süreçte kontrolü sağlanmayan gazeteler ve bu gazetelerde görev yapanlar bu tansiyonun yükselerek bu günlere taşınmasında çok büyük rol oynadılar.

 Bu dönemdeki spor gazeteleri bir ara aşırı şekilde tiraj rekabetine girdiler ve futbolu bırakmış oyuncuların yanında ayağına top değmeyen sanatçı iş adamları hatta siyasetçilerden yazar ve futbol yorumcusu diye köşe yazarı yaptılar.

Her yazarın köşesini tuttuğu takımın renginde boyadılar. İlk kutuplaşma ve sporda centilmenliği ortadan kaldıran bu spor gazeteleri onların yönetici yayıncıları ve yazarları oldu. Amaçları her gün farklı başlık atıp gazetelerini sattırabilmekti. Bu amaçla yapılan her türlü gazete başlıklı saldırı rakibi küçük düşürme hatta aşağılama ve küfüre varan yorumlar birbirini takip etti.

 

Bu dönem de özellikle 15-30 yaş arası lise ve üniversite gençliği 12 eylülden sonra yasaklanmış ve engellenmiş bir çok faaliyetten sonra kendilerini bir şekilde ifade etmek , toplumsallaşmak ve bir gruba bağlı olmak adına sıkı sıkıya takımlarına bağlandılar.

 

Taraftarı oldukları takımın mağlubiyetine zaten tahammül edemezken birde aşağılayıcı hafife alıcı argo sözler ve hatta küfüre varan başlıklar atan gazete sayfaları onları büsbütün şiddete yöneltti.

 

 Mağlubiyetin öfkesini o dönemlerde oyunculardan çıkarmak moda idi. Yol kesmek antrenman sahası basmak taşlı çivili sopalarla oyuncu kovalamak meşhurdu. Kendini taraftar olarak adlandıran bu gruplar maalesef kendi takımlarına ve kulüplerine en çok zararı verdiler.

 

-Ze roberto, veron galatasarayda

-Patrick kluvert bjk da

- Beşiktaş. fısssss..

-Milyonluk eşekler.( bu başlığın altına takımın onbiri ters basılmıştı)

-Trabzonspor Turku yu Hami* le bıraktı.

ve gibi daha niceleri gibi başlıklar nasıl bir düşüncenin sonucu olabilir. Ve amaçlanan nedir bu başlıklarda.

Spor gazeteleri ve özellikle Futbol yorumcuları 1990 yılından başlayarak bu güne kadar son yıllarda televizyona da taşınan şekliyle futboldaki şiddetin baş sorumlularıdır. Maalesef gazete patronları daha fazla tiraj yapmak milyonlarına milyonlar ilave etmek için her yolu denemişler her yolu mübah kılmışlar sosyal sorumluluk anlayışı onlara vız gelmiştir.

Bu gün bile televizyonlarda ve gazetelerde yorum yapanlar Bisse den Sarar dan giyinenerek futbol yorumculuğuna soyunmuşlar ve ama hepsinin analizini yapıp listelesek en fazla lise eğitimli olduklarını görürüz.

 

Özellikle bugün spor kamuoyunda yorum yapan bazı isimlerin tecrübe,bilgi,kişiliği konuşma tarzı ve kültürü asla ve asla bir spor yorumcusu olmaya müsait değildir.

 

Milliyet gazetesinin de köşe ayırdığı Türkçe yi kullanmada son derece başarısız konuşma olarak bile aşırı agresif gerek okuyucuya gerekse dinleyiciyi küçümseyen ve aşağılayan beni kimse okumak zorunda değil, beni kimse dinlemek zorunda değil diyebilen bir takım spor yorumcularının sosyal sorumluluğundan nasıl bahsedebiliriz.

 

Peki ya bu kişiye köşe ayıran gazete patronlarına ne demeliyiz. Bu konuyu basın özgürlüğü olarak algılarsak bu algılama her spor köşe yazarı istediğini yazabilir anlamına mı gelir? Bu durum, düşüncesini istediği gibi yazma ve yayma özgürlüğü olamaz kanaatindeyim.

Futbol yorumcuları kendi köşelerinde takımlarının amigoluğuna soyunmuş bir çoğu kulüp başkanların dan maddi manevi destek görmüş kişiler asla ve asla yazdıklarının nereye gittiğini düşünmeden yazmakta ve günü kurtarmanın peşine düşmektedirler. Nitekim bu gün yazdıklarının tam aksini bir sonraki gün yada hafta yazıp savunabilmektedirler. Bu futbol yazarları ne pahasına olursa olsun haklı çıkmak için her şeyi denemekteler ve denemeye de yazmaya da devam etmektedirler. Basınımızdan bu tarz futbol yorumcuları eksilmedikçe sporda şiddetin azalması maalesef mümkün olmayacaktır. Son 20 – 25 yılda artarak devam eden şiddet nedeniyle rakip sahada maç izlemek maalesef bir sürü tecavüze maruz kalmak anlamına gelmektedir. Şiddet sonrası da bu yazarlar topu ya emniyete yada seyircilere taraftarlara atarak bu maçtan da galip çıktıklarını zannetmekteler. Halbuki taraftarların bu kadar şiddete başvurması maç öncesi ve sonrası aşırı taşkınlıklar onların bilinçsizce yorumlarını içeren yazma ve konuşmalarının birer sonucudur. Mahallede, iş yerinde , okulda iki arkadaş olan yan yana olan kişiler maça gelince birbirlerine en galiz küfürleri edebilmekte ve her türlü şiddeti uygulamaktan çekinmemektedirler. Maçlara döner bıçakları ile gitmek hangi birikimin sonucu olabilir. Bu sonucu futbol seyircilerinin eğitim seviyeleri ile ve sosyal statü ile ilişkilendirenlere de bir çok futbol maçında şeref tribününde çıkan kavga ve küfürleri hatırlatmak isterim. Her biri birer iş adamı olan saygın diye anılan yöneticilerin sadece bir futbol sonucuna bu kadar mı tahammül edemediklerini çoğu kez ibretle ve üzüntü ile izlemekteyiz.

Durum böyle iken futbol seyircilerinin çoğu ilk veya orta öğrenim görmüş kişiler bu nedenle şiddet daha fazla diye olayı yorumlamak bence doğru analiz değildir. Seyircilerin değil yorumcuların ve yazarların eğitim seviyelerini psikolojilerini yapılarını karakterlerini analiz etmek daha doğru olur.

Futbolu bırakan ama hem oyuncu olarak hemde örnek kişiliği olan oyunculardan ERGÜN PEMBE, OĞUZ ÇETİN, ERTUĞRUL SAĞLAM, CÜNEYT TANMAN neden yorumculuk yapmıyor da bunun yerine  Kaya Çilingiroğlu,Reha Muhtar, Rasim Ozan Kütahyalı gibi isimler yorumculuk yapıyorlar. Siyasetçi,İş Adamı,Sanatçı gibi bu tür isimler ancak Futbolun magazinsel köşesine konuk olabilirler.

Yeni Türkiye den bahsedeceksek o zaman herkes kendi işini yapmalı. Profesyonel oldukları işte tecrübe bilgi ve deneyimlerini kamuoyuyla paylaşmalı.

Sahadaki amigolardan farksız profesyonel futbol geçmişi olmayan isimlerle Türk Futbolu asla ileriye gitmez.

Yine Türk Futbolunun ileriye gitmesi için ve yeni Türkiye için eski bir takım isimlerinde artık köşelerine çekilmeleri gerekiyor diye düşünüyoruz… Futbolcu,Hakem,Yönetici eskilerini bir tarafa bırakıp artık Yeni Türkiye ye yakışır yeni isimler kadrolarda yer almalıdır. Gençlerin önü açılmalı Değişime ayak uydurarak gelişim tamamlanmalıdır.

 

Hıncal Uluç, Ziya Şengül,Gökmen Özdenak gibi Eski futbolcularla Erman Toroğlu .Ahmet Çakar ve Bülent Uzun gibi eski hakemleri Şansal Büyükağa ve Hıncal Uluç gibi artık Futbol yorumculuğunda jübile yapma kararı almalıdır.

Yoksa böyle devam ederse ne yazık ki Yorum yapacak Futbolu bulamayacaksınız…

Güntekin Onay,Ercan Taner,Erdoğan Arıkan,Göktuğ Sevinç,Ertem Şener,Faik Çetiner ve efsane duayenlerden Halit Kıvanç gibi kaliteli spor sunucuları görmek istiyoruz.Bu konuda açıkçası yine en çok TRT de bu fark hissediliyor.

 

Sinan Engin,Rıdvan Dilmen ve Hakan Şükür şu an için bilgi ve tecrübelerini yansıttıkları seviyeli ve kaliteli Spor yorumculuğu ile en çok takdir gören isimler…

 

Eskiden bugüne duyduğumuz efsane futbol yorumcuları kalmadı diyebilecek bir dönem yaşıyoruz. Saygınlığı uslubu beyefendiliği ile Bunun son temsilcileri Halit Kıvanç, İslam Çupi ler,Vedat Okyar

Sahalarımızın en beyefendi oyuncularından Cüneyt Tanman ın söyleyecekleri reyting almaz diye olabilir mi.?

Taraftarlara Kulak Verin…!

Kısacası Yeni Türkiye de Rasim Ozan Kütahyalı yı çok başarılı olduğu siyaset Yorumculuğunda görmek izlemek istiyoruz ama lütfen spor yorumculuğu konusunu bırakın bu işin içinden gelenler yapsın. Kaya Çilingiroğlu,Ömer Çavuşoğlu gibi isimlerle Futbol yorumlarından çok  showları ile gündem oluşturan Erman Toroğlu  gerek üslubu ve gerekse argo konuşmaları içeren yorumları yüzünden‚ tepkisini çekmediği taraftar grubu ve camia kalmamıştır.

Şimdi Bir an önce Sporda Şiddet için tedbir alınacaksa Daha seviyeli kaliteli Spor Programları yapılacaksa ve Futbol ve futbolun güzellikleri konuşulacaksa Yeni Türkiye konuştuğumuz günlerde Gazete TV Sahipleri İdarecileri Lütfen spor severlerin bu çağrısına kulak verin.

Göreve Davet…!

Rtük,TFF,TSYD ve Spor Bakanımız lütfen Argolu,terbiye sınırlarını zorlayan üslup ve kelimelerle ekranları kirleten spor programları ve yorumcularına izin vermeyin.Çoluk çocuk Genç yaşlısı ile ekranları Spor ve Futbol adına eğitimli bilimsel ve keyifle izlenilebilir bir programlar kaplasın istiyoruz.Yoksa bu spor yorumcuları ile çok yakında Türk Futbolu zehirlenerek hayatını kaybedecektir.

Bizden söylemesi…

Centilmenlik,Fair Play Dostluk kardeşlik spor etiğinde el ele kol kola gidemediğimiz maçlarda birbirimize tahammül edemediğimiz holiganizmin sınırları aşan görüntüsüne bir an önce dur demek gerekiyor.

 

Artık Siyasette olduğu gibi futbol yorumculuğunda da 3 dönem sınırı getirilmeli mi acaba?? Diye iyice düşünmeye başladık.

 

TÜRKİYE'NİN EN ÇOK KAZANAN FUTBOLCU YORUMCULARI

Rıdvan Dilmen NTV Spor 700 bin dolar

Erman Toroğlu Lig TV 500 bin dolar

Hakan Şükür TRT1 700 bin lira

Sergen Yalçın NTV Spor 400 bin lira

Ahmet Çakar KanalTurk 350 bin lira

Hakan Ünsal Lig TV 300 bin lira

Hıncal Uluç NTV Spor 300 bin lira

 

Ve FİB Haber araştırdı Sadece Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar dan çok küçük bir lesitle inciler:

ERMAN TOROĞLU'NDAN UNUTULMAZ İNCİLER!..

Digitürk Toroğlu'nu kovdu ve spor medyasında bir dönem kapandı. İşte Toroğlu'nun unutulmayacak konuşmalarından bir kesit..

Bacak boyu uzundur Avrupalıların hele kievde falan hatunların,böyle bacak olmaz ya nerdeyse göğüslerden çıkıyor….

Emre kurcalıyor çocuğu.Bu aslında 12 den sonra kırmızı nokta olarak oynatabiliriz.Burda bağsur muayenesi var.Kanamalı olur kanmasız olur basur bazen içeri girer içeri çıkar çocuk bakıyor Nobre de basur varmı diye..

Kafada kurt var şeytanlık var.

Evliyim ama tek eşli değilim…

Erman Toroğlu'nun Federasyona yönelik "Süper Lig Kulüplerinin kucağında oturan süs köpekleri" cümlesine dava geliyor.

 

Ahmet Çakar'dan inciler

*Kazım Kanat: Futbol şovdur hocam *Ahmet Çakar: Peki o zaman donunu indirsin *Ahmet Çakar: Sen benim bukalemun olduğumu mu düşünüyorsun? *Kazım Kanat: Düşünmüyorum hocam. *Ahmet Çakar: Ama ben senin bukalemun olduğunu düşünüyorum…

*Ahmet Çakar: Ne oldu, Hassassın? *Kazım Kanat: Evet hassasım… *Ahmet Çakar: Özel günün mü?

 

*Ahmet Çakar: Sen şimdi o makasla saçımı mı keseceksin? *Kazım Kanat: Keserim kesmem sana ne? *Ahmet Çakar: Ben sana kesecek başka bir yerimi vereyim onu kes…

*Güntekin Onay: Açıkcası ben sizin bazı sözlerinizi tercüme etmedim sayın Çakar, ağır ifadelerdi. *Ahmet Çakar: Ne! Ciddi misin? *Güntekin Onay: Evet, her sözünüzü tercüme etmedim. *Ahmet Çakar: Sahtekarsın sen Güntekin…

*Gürcan Bilgiç: Bordo-Milan maçında kafa golünü sizin attığınız söyleniyor. Şehir efsanesi olmuş hocam. Ahmet Çakar: Hayır yok öyle birşey, attıysam da ben attım, Zidane ortaladı, Dakika 85…Ancelotti'yle Costacurta'nın arasından kalktım, kafayı vurdum…Tamam! *Kazım Kanat: Kalkamazsın sen. *Ahmet Çakar: O zaman gençtim kalktım.

*Ahmet Çakar: Benjamin Toshack'ın bonfile ve kırmızı şarap istemesi karşısında "Acaba bizimle toshack mı geçiyor diye düşündüm"

*Gürcan Bilgiç: Türk Milli Takımı beni tatmin etmiyor. *Ahmet Çakar: Tatmin olmuyorsan, bunun için farklı ilaçlar var.

*Spor basını terbiyesizdir ben de onlardan biriyim.