Sulhda Hayır Vardır
Rasul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyuruyor:
"Müslüman, Müslüman'ın din kardeşidir. Kardeşine zulmetmez ve onu düşmanın eline vermez (himaye eder). Ona hıyanet etmez, onu yalanlamaz, onu utandırmaz. Her Müslüman'ın diğer Müslüman'a ırzı, malı, kanı haramdır. Takva işte bunlardır. Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor görmesi kafidir."
"Birbirinize haset etmeyiniz. Alışverişte birbirinizi aldatmayınız. Birbirinize dargın durmayınız ve birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birbirinizin bitmekte olan pazarlığını bozmayınız. Allah'ın kulları, kardeş olunuz."
"Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz, ona hor bakmaz." (Riyaz-üs Salihin, 1/276)
Bu kardeşliği bozan her türlü fitne ve olumsuz hallerden sakınmak lazımdır. Harama vesile olan her şey haramdır. Sulh için kıstas Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Nebeviye'dir. Allah cc Kur'an'da:
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Sizden olan ulü-l emre de (idarecilere) itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız onu Allah'a ve Rasule (Kur'an ve Sünnet'e) götürün (Onların talimatına göre halledin). Bu hem hayırlı hem de netice bakımından daha güzeldir." (Nisa, 59)
Buna göre meseleler halledilmez ise; diğer bir ayeti celilede Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda Sen'i hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar." (Nisa, 65)
İman, kuru bir sözden ibaret değildir. Hem Allah ve Rasulü'ne inandım deyip hem de hükümlerine razı olmamak tipik münafıklık alametidir. "Şeriatın kestiği parmak acımaz" denilmiştir. Acımaz çünkü mü'minin kalbinde o acıyı unutturacak kadar büyük bir iman vardır.
İslam toplumu hem dışarıda hem de içerde meydana gelen haksız çatışmalar karşısında ilgisiz ve duyarsız kalamaz. Barış ve adaletin gerçekleşmesi için elinden geleni yapmakla yükümlüdür. Ayet-i celilede şöyle buyruluyor:
"Eğer mü'minlerden iki gurup birbiriyle çatışmaya tutuşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve her işte adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah adil davrananları sever."
Sulh, ıslah gibi başka kelimelerle Müslümanlar arasında barış ve kardeşliğe dayalı güçlü bağlar kurulması amaçlanmıştır. Ayeti celilede Allah Teala:
"Yeryüzündeki her şeyi verseydin yine de onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah, onların aralarını uzlaştırıp kaynaştırdı." (Enfal, 68)
Peygamberimiz de uzlaşma ve kaynaşma çabası göstermenin bir görev olduğuna şöyle işaret eder:
"Mü'min, ülfet eden (uzlaşıp kaynaşan) insandır. Ülfet etmeyen ve kendisi ile ülfet kurulamayan insanda hayır yoktur." (Müsned)
Allah'ım, ümmeti sevdiğin ve razı olduğun halde, kardeşlik duyguları ile tezyin eyle. Amin...