Suriye’de gelinen nokta

         Suriye’deki olaylar gün geçtikçe tam çözülüyor bitecek sanırken daha karmaşık hal almaktadır. Bu gelişmeler en çok Türkiye’yi ilgilendirip yanlış adımlar ve istenmeyen gelişmelerde en çok Türkiye zarar görecektir. Bu yüzden Türkiye bu gelişmelere karşı günlük politikalarla değil belki istikrarlı ve geleceğe yönelik politikalarla adım atmalıdır.

DAEŞ: bir dönem bölgede en önemli etken olan DAEŞ artık önemini nerde ise kayıp etmektedir. Ancak herkes sadece DAEŞ adını kullanarak amellerine varmaya çalışıyor.

DAEŞ iki gruptan oluşmaktadır. 1: yerli elemanları. Bunlar bölgede varlıklarını koruyorlar.2: Yabancı elemanları: bunlar DAEŞ’ın alt gruplarında olduğu gibi esas yönetici kadrosunu oluşturmaktadırlar. 

DAEŞ,ın en üst yönetici kadrosu son dönemde bölgeden çıkartılarak  ileriki senaryoların uygulaması için bir grubu Libya’ya geçtiler. Diğer üst düzey DAEŞ elemanlarda Afganistan ve orta Asya’da uygulanması istenilen senaryolar için bir grup yabancı DAEŞ elemanları ile birlikte Afganistan’a yerleştirildiler.

Yakında Afrika’da, Afganistan’da ve orta Asya’da DAEŞ veya başka adlar altında bölgeyi kana bulayan eylemler ve gelişmeler görülürse şaşmamak lazım.

 Burada sorulan soru: bu DAEŞ üst düzey yöneticileri ve elemanları nasıl Suriye’den, Libya ve Afganistan’a ulaşabildiler?
Suriye’deki Son mülteci olayları:

     Suriye olayları başlandığından itibaren Türkiye kapılarını Suriye’den gelen mültecilere açtı. Ancak son mülteci olayında Türkiye başka bir yaklaşım göstererek Suriye’den gelen mültecilere kapılarını açmayarak, Onları Suriye’de ağırlamak ve destek sağlayarak ihtiyaçlarını gidermeye çalıştı. Bu yeni uygulama ile ilgileri çeşitli tahminler ve teoriler ortaya atıldı.
Bu tahminlerden bazıları:

1: Yeterince Suriye mülteciyi Türkiye’de ağırlanmaktadır. Bundan fazlasını Suriye topraklarında destek sağlanması gerektiği yaklaşımıdır. Bu yaklaşım doğru ve yerinde bir yaklaşımdır. Çünkü 2.5 milyon mülteciyi Türkiye topraklarında yerleştirmek yeterince Türkiye açısından sorun teşkil etmektedir.

2: Dünya kamuoyunda bu mülteci sorununu gündeme getirilmesi: Türkiye şimdiye kader gelen tüm mültecilere kapsını açarak bu sorun dünya çapında gündeme getirmemiştir. Böylece bu sorun dünya gündemine taşınmaktadır. Doğru ve yerinde bir yaklaşımdır.

3: Maddi destek: şimdiye kader Türkiye tek başına bu yükü taşımakta olup 10 milyar dolar harcamıştır. Buna karşılık dünyadan dikkate alınacak bir destek sağlanmamıştır. Böylece dünyadan maddi destek sağlanması girişimidir. Doğru ve yerinde bir yaklaşımdır.

4: Avrupa ile pazarlık: şimdiye kader mülteci konusunda Avrupa’dan sadece sözde kalan yardımlar ötesinde bir yaklaşım sağlanmamıştır.  Hatta en son ‘’Türkiye mültecilerin girişi için kapılarını açacak ancak onların çıkışı için kapılarını kapatacak’’ gibi bir tutum sergilediler. Türkiye’de ‘’tamam ancak kapıların hepsini, Hem girişleri hem çıkışları açarım’’ dedi.
Artık Avrupa bu mülteci olaylarında sözde olmayan bir yârdim sağlaması gerektiği politikayı yürütmesi gerekmektedir. Çok doğru ve yerinde bir yaklaşımdır.

5: Suriye’de güvenlik ve uçuşa yasak bölgesi oluşturmak ve son günlerde Suriye muhaliflerin lojistik kapanan destek koridorun tekrar açılması için girişim: son günlerde Suriye’den gelen mültecilerin Türkiye topraklarında değil da Suriye’de yerleştirildi. O bölgedeki savaşta, çatışmada, terör eylemlerde, bombalamalarda bu mültecilere muhtemel kayıplar olup böylece Türkiye onları korumak bahanesi ile Suriye topraklarına askeri müdahalesi için gerekçe sağlanmasıdır. Böylece Suriye rejimine karşı savaşan muhaliflerin son dönemde kayıplarını ve kapatılan lojistik destek koridorunu açması sağlanacaktır. Ayrıca mültecilere zarar gelmemesi için uçuşa yasak bölgesi oluşması için gerekçe sağlanacaktır. Bu teoride son dönemlerde bazı kişiler tarafından ortaya atılmaktadır. Bu teoriye destek olarak da son günlerde Suudi Arabistan in Suriye asker gönderme girişimleri ve Türkiye ile beraber tatbikat yapması gösterilmektedir.

Eğer ortaya atılan bu teori doğru ise Türkiye askeri birliğinin Suriye topraklarına girmesi ile Türkiye iyice bu bataklığın içine saplanmış olacak.

    Bu girişim mültecilere hiçbir yardımı olamayacak. Rusya’nın S 400 füzelerin yerleştirilmesi ile uçuşa yasak bölge planı zaten ortadan kalkmış ve uygulanma imkânı olmayan bir plan haline gelmiştir. Rusya hava destekli Suriye ordusu ile Türk askeri Suriye topraklarında karşı karşıya gelerek şimdiye kader Türkiye’nin bulaşmış olduğu bu bataklığa daha saplanmış olacak. Türkiye için ekonomik, askeri ve insani kaybı fazla olan ve geri dönüsü zor bir surece girmiş olacak. Türkiye bu bataklığa saplandıkça bu süreçte yanında duran ülkeleri tekere kayıp edecek ve geriye dönüp baktığında hiç birisi olmayacak. Zaten O ülkelerinde hiç birisinin Suriye ile sınırı olamadığından Türkiye tek başına bu Zaralar ve olumsuzluklarla baş başa kalacak.

Umarım bu teoriye ortaya atan şahısların düşüncelerinden öte bir şey değildir.
 
                   Ali Haydar
                  14.02.2016