“Tarih Yazan Milletin, Tarihî Kahramanı: Aliya İZZETBEGOVİÇ”

Avrupa’nın göz bebeği, Osmanlı’nın has bahçesi güzel Bosna’ya selam olsun…

Osmanlı, cihan hâkimiyeti anlayışında hiçbir zaman baskıya, şiddete, kan ve gözyaşına sebebiyet vermemiştir. Fetihleri gönüllerde başlatmış, sevgi, saygı ve merhametin timsali olmuştur.19. yüzyılda başlatılmaya çalışılan milliyetçi akımlar imparatorlukların en büyük düşmanı olmuştur. Her ne kadar masum ve toplumların özüne inme çabası gibi görünse de dünya huzuruna saplanmaya çalışılan bir hançerden farksızdır bu yaklaşım.

Kültürleri ve tarihi değerleri birbirine bağlayan Mostar Köprüsü, şaheser olsa da gönülden gönüle kurulmuş muhabbet köprüsünün tarihi mirası olmuştur. Bizim için Mekke, Medine, Kudüs ne ise Saray Bosna da odur. Irkçı ve dini hareketler Avrupa’nın içerisinde soykırımın merkezi haline getirmiştir, bereketli coğrafyaları.

Sırp, Boşnak, Hırvat nüfusunun yüzyıllardır Osmanlı ve İslam sancağı altında huzurla kardeşçe yaşadığı topraklarda hain bir kıvılcım yetmiştir. Kadınların, çocukların, yaşlıların ve tüm Müslüman kardeşlerimin Bosna’da yaşadığı zulümler tarifi imkânsız acılarımıza ve gönüllerimizde kapanmayan yaralara yer açmıştır. Kadınların eşlerinin ve çocuklarının gözleri önünde yaşadığı en acı durumlar insanlığın utanç abidesi olmuştur. Bosna yetimhaneleri bir zamanlar babası belli olmayan, kamplarda zorla alıkonulan masum kadınlardan doğan Sırp çocuklarıyla doluydu. Bu sistematik bir dejenerasyon planının aşağılık bir oyunuydu.

Tüm bu zulümlere dur diyen bereketli coğrafyaların kahraman evladı Aliya İZZETBEGOVİÇ’e ve şehitlerimize Allah’ın rahmetini diliyorum. Bir millete adanmış bilge bir ömür, Aliya İZZETBEGOVİÇ…

Hoşgörü, insani değerlerin yüce vasıflarındandır. Hoşgörünün olmadığı yerlerde kavga, çekişme, zulüm ve mutsuzluk vardır. İzzetbegoviç Bosna-Hersek Parlementosu Forumundaki bir konuşmasında hoşgörü üzerine dinleyicilere adeta hayat dersi vermiştir. “(…)Bizden onlara kalabilecek en güzel mesaj, en iyi öğüt hoşgörüdür. Tanrı hepimizin yalnız tek bir millet olmasını isteseydi, öyle yapardı. Ama O, böyle bir şeyi istememiştir. Bizi kabilelere, milletlere ayırmış, karşılıklı saygı içinde olmamızı emretmiş, birbirimize zarar vermemizi yasaklamıştır. Tanrı’nın kendimizden farklı olana saygılı olmamız ve hoşgörülü davranmamız yolundaki çağrısı, medeni dünyanın uyduğu en yüce insani çağrıdır. Bu çağrı Bosna’nın da en önemli kanunu olmalıdır, çünkü Bosna’da onsuz bir hayat düşünülemez. Bu mesajı bizim içimizdeki tüm uluslara ve tüm dünyaya yolluyorum. Hepimizin birbirimizi bu yolda teşvik etmesini diliyor, hepinize saygılarımı ve en iyi dileklerimi sunuyorum.” (İzzetbegoviç, s.547) Bosna Hersek’in en önemli meselesi birlik içerisinde bir devlet olabilmesidir. Birlik olmadan, dirlik ve düzen olmuyor.

Bilge Kral, cepheden cepheye koşan cesur bir komutan, milletinin hakkını uluslar arası kamuoyunda gür sesiyle arayan bilge bir lider, toplumun yarınları için eğitim modeli oluşturmaya çalışan bir bilim insanı ve en önemlisi yüreği iman dolu bir mücahit. Bilge Kral içerisinde bulundukları durumu gayet iyi özetliyordu, “Ya Sırplara katılmak ya da yok olup gitmek. Direnerek medeniyetlerine sahip çıkmak.”. Topyekûn bir direnişin, varoluşun, istikbalin savaşıydı. İlk emri “Oku!” ile başlayan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in öğreticiliği ışığında Müslüman, iyi eğitimli Müslüman olmak zorundadır. Bosnalı kardeşlerimizi diğer milletlerden ayıran en önemli unsur dinimiz İslam’dır. İzzetbegoviç, “Boşnakları Boşnak yapan; Sırplar’dan, Hırvatlar’dan ayıran dinidir. O, olmazsa biz de olmayız (Perhat, 51).

Bizler zulmedemeyiz, aşağılayamayız, ötekileştiremeyiz, öldüremeyiz çünkü bizler elhamdülillah Müslüman’ız. Ancak Müslümanlığa sığmayan ise günümüzde bile zulme ortak ses çıkaramamız. Zulme sessiz kalmak şeytanın alametlerindendir. Bana neci anlayış yarınımızı tayin etme durumumuzdur. Müslüman sosyaldir, kişilere ve toplumlara kayıtsız kalamaz. Ey Müslümanlar, liderimiz, Cumhurbaşkanımız, ümmetin umudu, mazlumların gür sesi Recep Tayyip ERDOĞAN liderliğinde bir araya gelmekten artık geri durmayın. İslam sancaktarı aziz Türk milleti, kutsal değerleri için kendini feda etmiştir. Dün olduğu gibi bugün de yarın da yılmaz savunucusu Türkiye’dir. Parçalanmak, bölünmek şer güçlerin oyunudur. Biz bir ve beraber oldukça zulme uğramayacağımız gibi zulme de izin vermeyiz.

Vatanı uğrunda şahadete yürüyen tüm kahramanlarımıza, koç yiğitlere, merhum Aliya İZZETBEGOVİÇ’e Allah’tan rahmet diliyor; tüm gönül kardeşlerimizi de Allah’a emanet ediyorum. İslam, barışın sancağıdır…

Metin SAKINÇ

Eğitimci-Yazar

Kaynakça:

İzzetbegoviç, Aliya, Tarihe Tanıklığım, Klasik Yayımevi, Ekim, 2003, İstanbul. ( Tercüme Alev Erkilet, Ahmet Demirhan, Hanife Öz)

İzzetbegoviç, Aliya, Özgürlüğe Kaçışım Zindandan Notlar, Klasik Yayımevi, 2005, İstanbul, 2. Baskı. ( Çev. Hasan Tuncay Başoğlu)

Perhat, Erna, Aliya İzzetbegoviç’in Eğitim Anlayışı, Kurtiş Matbaacılık, 2006.