Galiba deniz bitti
   Yatlar, katlar, kotralar geride kaldı
   İki yılda bir araba değiştirmek, araba modellerini sıra ile denemek çok uzaklarda artık.
   Neden?
   Çünkü deniz bitti
   250 metrekarelik lüks dairelerde sefa sürmek, teraslarda güneşin batışını izlemek, dostlar ile sabaha kadar geyik muhabbeti yapmak yok artık.
   Çalışmadan tüketmek
   Alın teri dökmeden mal sahibi olmak
   Emeksiz yemek hayal artık
   12 ağaç için ülkeyi ayağa kaldırmak, yakmak, yıkmak, öldürmek, yüzlerce mağazayı kundaklamak, tehdit etmek çok gerilerde kaldı.
   Lüks cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar, kol saatleri yok artık, ne üretirsek onu kullanacak, ürettiğimiz kadar tüketecek, gösteriş ve şatafata gözlerimizi de cebimizi de kapatacağız.
   Çünkü deniz bitti
   Sular çekildi
   Takke düştü kel göründü
   Bol maaş, az iş, ucuz mal, yüksek harcama kapasitesi artık düşlerimizde bile olmayacak.
   Yürümek için ayaklarımızı kullanacak
   Üretimi ellerimize bırakacak, o ne üretirse onu tüketecek, lüks yaşam düşman, sıkıntılar ve meşakkat tek dostumuz olacak.
   Sahip olduklarımız ve ürettiklerimizle yetinmesini bilecek, Alman gibi çalışacak, Japon gibi yaşayacak, çok çalışacak, az tüketecek, har vurup harman savurmayı unutacak, kafamızı kaldırmadan işimizi yapacak, az uyuyacak, çok sabredeceğiz.
   Başka çaremiz yok
   Çünkü deniz bitti
   Sular çekildi, takke düştü, gerçek alenen ortada 
   Az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik
   Birde baktık ki ‘bir arpa boyu yol’ gitmişiz
   Evet, bu kadar zamanda gidilen ‘bir arpa boyu yol’
   Gerçekleri görecek, gerçeklerle yaşayacak, gerçeklerden kopmayacağız…
   Başkaları ile değil, işimizle uğraşacak, politika yapmayacak, politikayı politikacılara bırakacak
   Çalışacak, çalışacak, çalışacağız
   Ya bunları yapacak
   Ya da ‘yok, olup gideceğiz’
   Bu savaş başka bir savaş, düşman başka, silahlar farklı, kurallar değişken…
   Karşımızda dolar, Euro ve diğer namertler
   Şu an bu savaşın tam içindeyiz
   Onu kazanmakta var, kaybetmekte
   Bize bağlı
   Karar da bizim, azim de 
   Geriye kalan tek şey ise ‘sıvışmadan savaşmak…’