Köyde doğmuş

İlkokul, ortaokul ve liseyi başarı ile bitirip, üniversite giriş sınavlarına katılmıştır.

Hep öğretmen olmak istemiş, eğitim enstitüsünü kazanarak bu hayaline ulaşmıştır. Okul bittikten sonra askerlik görevini yapmak ister, Milli Savunma Bakanlığı’na başvurur.

Artık o bir asteğmendir, görev yeri de Tunceli’dir.

Yıl 1992’dir. Devletin terörizm karşısında zaafa uğradığı yıllardır. Tunceli dağlarında terörist peşinde dolanıp dururlar, birçok arkadaşı da şehit düşer…

Bundan hem kendisi hem de ailesi etkilenir

Sonunda terhis olur, öğretmen olarak atanmak için başvurur, başvurusu kabul edilir, o bir öğretmendir artık.

Çekiliş yapılır, görev yeri olarak çıkan yer, Tunceli’dir

Ailesi oraya göndermek istemez

Bulunduğu şehirde bir dershaneye başvurur, orada öğretmen olarak çalışmaya başlar.

Olanlara rıza gösterir, şu iyi bu kötü demeden çalışmaya, görevini hakkı ile yapmaya başlar.

İyi niyeti, hayata olumlu bakışı ve güler yüzü ile çevresindeki insanları etkilemeyi başarır. Hem öğrenciler, hem veliler hem de öğretmen arkadaşları tarafından çok sevilir.

Hep çalışır, çalışır

40 yaşına kadar dershanede çalışmaya devam eder, artık buradan emekli olacaktır. Devlette çalışmasına imkân yoktur, çünkü yaşı çoktan 35’i geçmiştir.

Fakat kader öyle demez

Gün doğmadan neler doğacaktır;

Fetö terör örgütü gerçek yüzünü gösterecek, darbeye teşebbüs edecek, milyonların şahlanışı ile de önce gerileyecek sonra da dağılıp gideceklerdir.

Hiç düşünülmeyen şeyler olmaya başlamıştır

Devlet tüm dershanelere belli bir süre tanımış, bu süre sonunda dershaneler kapanacak, isteyen dershane lise kurumuna dönüşecek, çalışan öğretmenlerden de isteyen olursa MEB’de kadrolu öğretmen olacaktır.

Hiç beklemediği bir anda çok şeyler olmuş, devlet kurumunda kadrolu bir öğretmen olmak hayaline kavuşuvermiştir.

45 yaşından sonra devlet memurudur artık

Dershaneden aldığı disiplin içinde görevine devam eder

Bu arda üç çocuğu olmuş, büyük çocuğu hukuk fakültesini başarı ile bitirmiş, atanma beklemektedir.

O, dik duruşunu hiç bozmamış

İnancı sarsılmamış

Paniğe kapılmamış

Ve en önemlisi de ‘ben şimdi ne olacağım?’ dememiş, önüne çıkan yolda ilerlemiştir.

İsyana yeltenmemiş

Hak bildiği yolda yürüyüşüne devam etmiştir…

Sonunda muradına ermiş

Hak ettiği huzura da kavuşmuştur