Ortahisar’ın keşfetmeyi sevenler için tasarlanmış bir oyun parkı olmadığını kim iddia edebilir? Her mevsim farklı bir çehreye bürünen volkanik vadiler, tünellerle dolu dev kayalar, asırlık taş konaklar ve oksijen yüklü pırıl pırıl bir hava… Bütün bunlar, Ortahisar’ı gezmek için en sıra dışı yerlerden biri yapmaya yetiyor da artıyor bile. Civardaki vadilerin bağ yollarından oluşan bir ulaşım ağına sahip olması yürüyüş parkuru bulmayı kolaylaştırıyor. Nevşehir’in Ürgüp ilçesinin beş kilometre batısında kalan tarihi kasabadaki rotamız Ortahisar Kalesi’nden başlıyor. Buradan yaklaşık iki - üç saatlik bir güzergâhı takip ederek Kızılçukur’a ulaşmayı hedefliyoruz.

ORTA DÜNYA GİBİ 
Hititler Dönemi’nde elle oyularak şekillendirilen Ortahisar Kalesi, tarih boyunca doğal bir sığınak işlevi görmüş. 1470 yılında Fatih Sultan Mehmet’in talimatıyla Osmanlı topraklarına katılan kale, günümüzde eteklerine yayılan bir-iki katlı evleriyle etkileyici bir manzara sunuyor. Güvercinliklerle bezeli sarp vadilerinde kanat sesleri yankılanıyor. Yörenin sürprizli volkanik doğasını ve yumuşacık pembe beyaz vadilerini keşfetmenin yolu ise tabii ki bol bol yürümek. 1916 yılında kasabaya dönüşen Ortahisar’ın tarihi aslında çok daha eskiye, eski çağlara dek uzanıyor. Yakın zaman önceye kadar mütevazı bir Anadolu kasabası olan Ortahisar’da turizmin gelişmesiyle birlikte çok şey değişmiş. Kaderine terk edilmiş metruk evler bir bir restore edilmiş. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’dan gelen çok sayıda Anadolu âşığı, kasabanın çehresini değiştirmiş. İrlandalı bir başka aile altı ev birden alıp sokaklarına ve merdivenlerine kadar onarmış. Kapadokya’da 10 yıldır profesyonel rehberlik yapan Gaye Gönülal da Ortahisar’ın yeni sakinlerinden. Gönülal, Yüzüklerin Efendisi filmine mekân olan masalsı Orta Dünya’ya benzettiği Kapadokya’nın en sürprizli parçalarından birinin Ortahisar olduğunu söylüyor. Kasabanın sokaklarında gezinirken taş işçiliğinin en güzel örnekleriyle süslü evleri hayranlıkla izliyoruz. Ortahisar’da yürürken bile dinleniyor insan. Gerçekten de zamanın durduğu hissine kapılmanıza neden olan bir sessizlik var. Ne trafik ne de kalabalık şehirlerin uğultusu. Stres hiç yok. İnsanlar güler yüzlü ve misafirperver. Kasaba meydanındaki kahvehanelerden birinde çay molası veriyoruz. Sıcacık demli çaylar ödülümüz oluyor. 

KIZILÇUKUR’A DOĞRU
Kasabada bir sonraki durağımız, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Ortahisar Kültür Müzesi. 1916 yılında inşa edilmiş tarihi bir binada hizmet veren müzeyi, geçen yıl yaklaşık 60 bin kişi ziyaret etmiş. Uzun yıllar 12 odalı bir otel olarak kullanılan binada, Yazar Yaşar Kemal’in yanı sıra Celal Bayar gibi devlet erkanı da konaklamış. Her yıl 27 Nisan’da oda orkestrası konserine ev sahipliği yapan mekân, günümüzde bir etnografya müzesi işlevi görüyor. Kağnı arabası, Türk hamamı, seyyar berber, kına merasimi, ekmek ve pekmez yapımı gibi günlük yaşama özgü detaylar cansız mankenler eşliğinde anlatılıyor. Ortahisar sokaklarında yürürken kasalar dolusu narenciyenin mağaralara taşındığını görüyoruz. Bir zamanlar barınak olarak kullanılan kaya kovukları günümüzde birer soğuk hava deposuna dönüştürülmüş. Bugün sayısı 700’ü aşan bu doğal depolar, 1950’li yıllardan beri kasaba ekonomisine önemli bir katkı sağlıyor. Kasabanın asıl hazinesi ise turizm. Ortahisar Kalesi’nden başlayarak İbrahimpaşa Köyü’ne kadar uzanan Balkan Vadisi’ndeki yürüyüş turlarına ilgi her geçen gün artıyor. Ortahisar’dan Kızılçukur’a uzanan güzergâh ise Kapadokya’nın en gözde parkurlarından. Bu rotayı yürümek istemeyenler için dolmuş bike denilen ve grup halinde kullanılan bisiklet turları da var. Vadi boyunca denizin dalgaları gibi yayılan pembemsi kayalarıyla dikkat çeken vadi, günbatımında muhteşem renklere bürünüyor. Kızılçukur’a, Ortahisar - Ürgüp karayolundaki panoramik seyir terası yazan tabelayı izleyerek ulaşılıyor. Eşe dosta Kapadokya’daydık diyebilmek için araç girişini denetleyen gişeden 2 TL karşılığında bilet almak gerekiyor. Geriye Kızılçukur’un keyfini sürmek kalıyor.

Ortahisar’ın yakın çevresindeki peribacaları günbatımında bir başka güzel.

Kapadokya’nın büyüleyici vadilerinin üzerinde balon turu yapabilirsiniz.

Geçmişte kullanılan el aletleri, bugün dekoratif birer objeye dönüşmüş.

Uçhisar Kalesi, Kapadokya’daki en büyük peribacası olarak tanınıyor.

Ortahisar’ın kapı komşusu Uçhisar’da ev olarak kullanılan bir peribacası.
Yörede zarif tokmaklarla süslü ahşap oyma kapılara rastlayabilirsiniz.

Kurutulmuş çiçeklerle dolu saksılar, yörenin taş evlerine çok yakışıyor.

Ortahisar Kalesi eteklerine yayılan evleriyle etkileyici bir görünüme sahip.

Ortahisar Kültür Müzesi’nde yöreye özgü etnografik eşyalar sergileniyor.

Yöredeki mağara ve kaya kovukları narenciye deposu olarak kullanılıyor.

Ortahisarlı bazı aileler el dokuması geleneksel halı üretimini sürdürüyor.

Ortahisar’ın çevresi güvercinlikler, mağaralar ve kaya evleriyle bezeli.

Ortahisar’ın kuzeyindeki Kızılırmak’ta gondol sefası yapmak mümkün.

Ortahisar - Kızılçukur rotasını dolmuş bike (bisiklet) ile de tamamlayabilirsiniz.

Kaynak:
 Yazı: Melih Uslu Fotoğraflar: Ömer Doğan