Kaya kiliseleri ve şapelleri ile değişik medeniyetlere ev sahipliği yapan Çat beldesinde bulunan, 11.5 kilometre uzunluğa sahip Çat ve Fırın Asma Vadilerinin ziyaretçilere oldukça farklı güzellikler sergilediğini belirten Duru, adeta bir ressamın elinden çıkmış tabloyu andıran bu vadilerin etkili bir tanıtım ile bölgeye olan ilgiyi artıracağına inandığını ifade etti.
Duru, "Kapadokya bölgesinde oldukça değişik bir gezi alanı olarak da değerlendirilebilecek Çat beldesinde bu güne kadar maddi imkanlara bağlı olarak tanıtım yapılamadı. 
Belediye imkanlarının oldukça yetersiz oluşu nedeniyle bizler bu yönde etkili adımları atamadık. Eşsiz doğal güzelliklerimiz, vadilerimiz ile manzara turizmi meraklılarının aradığı tüm değerlere sahip olunmasının yanı sıra, ilk çağın güvercinlerinin toplu yaşam alanlarından birine de sahip olan beldemiz yerli ve yabancı turistler için ideal bir gezi merkezi konumunda. Bu konuda ilgililerden destek bekliyoruz" diye konuştu.
Kapadokya; rüzgarın özene bezene işlediği peribacalarıyla, trajedi kokan yeraltı şehirleriyle, bin bir zahmetle kayalara oyulmuş kiliseleri ve manastırlarıyla ve milyonlarca yıllık doğa harikası kayalarıyla parıldarken arkada keşfedilmeyi bekleyen derin bir vadi vardır. Yapayalnızdır bu vadi. Unutulmuştur.
Üç, beş bin kadar güvercinlik vardır bu vadide. Yedi kilometredir uzunluğu. Çevresi tıpkı Kapadokya’daki gibi milyonlarca yıllık zarif volkanik kayaçlarla kaplıdır. Kayaların içindeyse bir zamanlar keşişlerin barındığı manastır, kiliseler vardır. Çat Vadisi, Kapadokya’nın parıldayan güzelliğinin ardında keşfedilmemiş bir cennettir adeta...
Bu unutulmuşluğa bakıp aldanmamak gerekir. Çünkü vadi merkezi konumdadır. Çat kasabası Nevşehir’e yedi kilometre uzaklıktadır. Vadi ise kasabanın birkaç kilometre dışında. Öyle kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde değildir yani. 
Vadi yürüyüşü yüksek bir noktadan başlar. Burada tüm vadi karşınızda birden arz-ı endam ediverir. Bu manzara, güzelliği öyle bir işlemiştir ki kendini saatlerce keyifle izlettirebilir. Bir an için manzarayı bırakıp sağınızdaki tarlaya doğru yürüdüğünüzde hepi topu birkaç metre uzunluğunda, kısa bir tahta köprü görürsünüz. Bu köprü, iki yakanın vadi başlangıcında birkaç metre kadar birbirine yaklaştığının ispatıdır. Daha girmeden vadinin darlığını, dik bir eğimin sizi beklediğini anlarsanız. Vadiye girmek için aşağıya doğru inen yolu takip edip merdivenleri kullanmamız gerekir. Yürüyüşçüler burada dikkatli olmalı. Çünkü merdivenler diktir. Daha inmeden, vadi size kendini bir tahta köprüyle bir merdivenle tanıtır. 
İndiğinizde görkemli bir güzellik bekler sizi: Kayalara oyulmuş binlerce güvercinlik, vadinin ortasından akan ince bir dere, peribacaları, söğüt ağaçları, kuş sesleri ve rengarenk kelebekler... 
Yürüyüşe başladığınızda vadiyi ortalayarak akan dere, her ne kadar yazın ince bir su şırıltısına dönüşse de, yol boyunca size eşlik etmeyi ihmal etmez. Serin suları, yürüyüp yorulunca, ayaklarınızı dinlendirmeye bire birdir.