Anadolu ve özellikle Kapadokya bölgesi değişik uygarlıklara beşiklik etmiştir. Yörenin tarihi ve coğrafik özelliklerinin yeterince dünyaya tanıtıldığını söyleyebilmek mümkün değildir. 

Fransa kralı XIV. Louis tarafından 1699-1703 tarihleri arasında Osmanlı İmparatorluğu’na keşif gezisine gönderilen Paul Lucas, seyahatnamesinde peribacalarının insan yapısı olduğunu yazmıştı. Batılılar bunların doğal oluşumlar olduğunu çok sonra anlayacaktı.

Paul Lucas isimli Fransız  gezgin 31 Ağustos 1664 yılında Rouen yakınlarındaki Quevilly’de dünyaya gelmiştir. Aslında Lucas tanınmış bir Fransız yazar olan Centurıon Lucas’ın oğlu idi. Fransız asıllı tüccar, doğa bilimci, doktor, arkeolojik eser avcısı ve kral XIV. Louis'nin arkeolojik eser keşfiyle görevlendirilmiş özel temsilcidir. Değerli taş ticareti yaptığı sanılmaktadır. 1699'dan 1703'e kadar tüm doğu Akdeniz'de (Mısır, Kıbrıs, Suriye) ve İran'a seyahat eder. 1705 yılının Ekim ayından 1708'e dek Yunanistan'ın güney ve kuzey kesimlerini, Ege adalarını, Anadolu'yu ve Kutsal Yerleri gezer; amacı hep arkeolojik eser ve yazıtlar bulmaktır. Sadece bu yolculuğundan Fransa'ya dönüşünde elinde 1.800 adet eski sikke, 22 tane antik elyazması ve 52 adet yazıt vardır. Üçüncü seyahatini 1714-1717 yıllarında gerçekleştirir. İstanbul, Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır'a gider, 1723'te ise Doğu'ya dördüncü seyahatine çıkar.

Sonuncu seyahati hariç bütün gezilerinin seyahatnamesini kendisi yayınlamış, ancak sonuncusu Güzel Sanatlar Akademisinin onurlu üyeleri Baudelot de Nerval, Étienne Fourmont ve abbé Banier tarafından kaleme alınmıştır. Paul Lucas 73 yaşındayken İspanya'da seyahat ettiği sırada 12 Mayıs 1737 deMadrid’te yaşamını yitirir.

Fransa Kraliyet ailesi adına Kraliyet Sarayı tarafından Akdeniz ülkelerini gezmekle görevlen dirilen ve 1705 yılında Kapadokya yöresine gelen Lucas, bölgeden çok etkilenmiştir.İlk kez gördüğü peribacalarını” Kukuletalı rahiplere” benzetmiştir.

Aslında Kapadokya’daki kaya evlerinden ilk kez, MS 600 yılında yazılmış “Aziz Hieron’un Hayatı” adlı eserde bahsediliyordu. Onuncu yüzyılda yazılan, “Diyakoz Aziz Levon’unHayatı”nda ise Kapadokya sakinlerinin yere ve kayalara oyulmuş labirentler ve mağaralarda yaşadığı belirtiliyordu. 18.YY’de bir kervanla Anadolu’yu dolaşan Fransız gezgin Paul Lucas ise Fransız sarayına yazdığı mektupta izlenimini şöyle anlatıyor: “Birbirinden az çok uzak iki binden fazla piramit vardı. Önceleri bunların bazı ermişlerin evi olabileceğini düşündüm. Bana bu düşünceyi veren şey, piramitlerin üstündeki külahlar ya da Rum papazlarının taktığına benzer başlıklardı. Hatta bu başlıklardan bazılarını, kucağında bebek taşıyan Meryem’e bile benzettim. Bunlar bir insanın gözleriyle görebileceği en harika şeylerdi.”(Mehmet Yaşin,16.11.2009 Hürriyet Gazetesi)

Paul Lucas, memleketine döndükten sonra, gezi notlarını iki ciltlik bir seyahatname halinde 1712'de Paris yayınlar, Kapadokya bölgesinde gördüklerini, biraz hayal gücünü de katarak oldukça abartılı bir anlatımla tasvir ederken: "...Kızılırmak’ın karşı kıyısındaki eski yapı kalıntılarını gördüğümde, inanılmaz bir şaşkınlığa düştüm. Bunlar çok sayıda hiç görülmemiş piramitlerdi. " Hepsinin içinde güzel bir kapısı, yukarı çıkmak için güzel bir merdiveni ve tüm odaların aydınlanmasını sağlamak için büyük pencereleri vardı. Tek bir kaya kütlesinin içine üst üste oyulmuş birçok daireden oluşuyorlardı. Bunların sayısı iki ya da üç yüz değil, iki binden fazlaydı. İlk önce bu piramitlerin eski keşişlere ait konutlar olabileceğini düşündüm. Gördüğüm bu şekiller bana keşişlerin başlıklarını anımsattı. Fakat daha sonra başka değişik şekillerin de olduğunu fark ettim." demektedir.

Bölgeden 1714 yılında ikinci geçişinde de bu peri bacalarını "yok olmuş antik bir şehrin mezarlığı" olarak nitelendirdi. Bunun üzerine Kral XIV. Louis'in sarayında büyük bir skandal patladı ve Paul Lucas'ın yalancılık hastalığına (mıthomanie) yakalandığına inanmaya başladılar, hatta bunun için İstanbul'daki Fransız Büyükelçisi Comte Desalleurs'tan bu yöreye gidip Paul Lucas'ın doğruyu söyleyip söylemediğini araştırmasını istedi. Mr.le Comte Desalleurs, olayın doğru olduğunu ve binlerce piramit şeklinde olgunun var olduğunu doğruladı. Seyahatname yayınlandığında Avrupa kamuoyunda büyük tartışmalara yol açmıştı. Gravürlerde görülen Ürgüp ve çevresi, o günün Avrupa’sı için oldukça uzak bir diyardır. Üstelik Lucas'ın yöre hakkında verdiği bilgiler, Kapadokya konusunda antik kaynaklarda geçenlere de uymamaktadır. Paul Lucas'ın bu fantastik tasviri Batıda büyük ilgi çekmiş ancak bazılarına inandırıcı gelmemiş ve şüphe ile karşılanmıştır. Alman yazar C.M. Wieland (1733-1814) eleştirilerini şu cümlelerle dile getirmiştir: "Herhangi eski bir yazarın kitabında veya seyahatnamesinde en ufak bir bahsine rastlamadığımız bu denli çok sayıda ev biçiminde oyulmuş piramitlerin varlığına inanmak bana göre olanaksız." demiştir.

Ürgüp ve çevresi'nin daha gerçekçi tanıtımı ise bölgeye Lucas'tan yaklaşık 130 yıl sonra gelen Fransız seyyah Charles Texier'e aittir. Fransa Hükümeti tarafından Anadolu'da araştırmalar yapmakla görevlendirilen bu ünlü mimar, 1833 ve 1837 yıllarındaki seyahatleri sırasında Kapadokya bölgesini de ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Lucas'tan sonra bölgeye, Avrupalı seyyahlar 19. Yüzyılda daha çok bilimsel amaçlarla araştırmalar yapmaya gelmişler ve bu değişik jeolojik yapı karşısında şaşkınlıklarını gizleyememişlerdir. (Ürgüp Kaymakamlığı internet sitesi)

Kapadokya Bölgesi’nin bilimsel yönden ortaya çıkışı, XVIII. yüzyılda bir Fransız gezginin olan Paul Lucas’ın anıları ile olmuştur. Fransa kralı XIV. Louis’in talimatı ile Afrika ve Anadolu’ya giden Fransız Paul Lucas, Kapadokya’daki peribacalarını görmüş ve bunları anılarında yayınlamıştır. Peribacalarının, daha önceki antik yazarlar Arap ve Türk araştırmacıları tarafından o güne kadar ele alınmamış olmasından dolayı Lucas’ın bu açıklamaları batıda büyük yankılar uyandırmıştır ve yalan olduğu düşünülmüştür. Doğrulama amacıyla önce Fransa elçisinin ardından İngiltere büyükelçisi Cherac’da kendi adına başka bir inceleme yapmış, daha önce verilen rapor doğrulandığı gibi, peribacalarının söylenenden çok daha fazla olduğuna da işaret etmiştir.

1700’lü yılların ilk yarısında dünyaya tanıtılan Peribacaları bugün hala dünyanın dört bir yanında yaşayan meraklılarını cezp etmeye devam etmektedir. Ancak bölgenin dünyada hak ettiği biçimde tanındığını ve turizm gelirlerinden yeterince yararlandığını söylemek mümkün değildir.

PERİ BACALARININ TARİHTE İLK TANITIMI;
Avanos ve çevresi hakkında kapsamlı bilgi veren ve buradaki Peri Bacalarını batı dünyasına ilk tanıtan Paul Lucas (1664 – 1732) olmuştur.
Paul Lucas ilk seyahatinin notlarını 1712’ de yayınlamış ve Avanos hakkında önemli bilgiler vermiştir.
Lucas, Avanos’ u ve Peri Bacalarını şöyle anlatıyor:

Yararlanılan Kaynaklar

-Kapadokya ,Efemera Arşivi

-Kapadokya, Akşit Yayınları,2014

-Nevzat Topal; Seyyahların Gözüyle Avanos ve Çevresi, 23 Ekim 2014 Avanos Sempozyum Bildirisi

-Suna Doğaner; Peribacalarının Turizm Bakımından Önemi, Türkiye Coğrafya Dergisi, sy. 30, sf. 25-39 1995

-Paul Lucas, Vikepedia

-Paul Lucas, Voyage, Amsterdam 1720

-Tarihî Geçmişi ve Eserleriyle Avanos – s 23, 24 / Dr. Filiz Kılıç – Mehmet Kılıç