Kapadokya’nın Mihenk Taşlarından

NEVŞEHİR(MHA) Avanos’un tarihi en az 4 bin yıl öncesine dayanmakta. Bu süreç içinde Asurlularda ‘Nenessa’, Hititlilerde ‘Zu-vinasa’, Eski Yunan ve Bizans’ta ‘Venasa, Vanote’ adlarını almış. Osmanlıda ‘Uvenez-Evenez-Avanez-Avanoz’ olarak adlandırılmış. Avanos, ‘topraktan kap yapan; çanakçı şehri’ anlamına gelmekte. Venessa, MÖ. 332 yılında Büyük İskender’in komutanı ‘Eumenes’ tarafından yeniden kurulmuş. MÖ. 4. ve 1. yüzyıllarda Venessa, bölgede en önemli bir şehir olup, mükemmel şehitliğe, muhteşem meyve bahçelerine, üzüm bağlarına, kaliteli şaraplara sahipti ve çok zengindi. Selçuklu döneminde, Saruhan Kervansarayını korumak için gönderilen birliğin komutanı ‘çavuş’, bugünkü Alaattin Mahallesinde bir mescit yaptırır. 1249 senesinde bu yere ‘Çavuşlu Mahallesi’ adı verilir ve Avanos’un ilk mahallesi oluşur. İlk kurulduğu yıllardan beri çanakçılık, Avanos’un en önemli gelir kaynaklarından biri. Avanos 16. yy sonlarında, ülkenin önemli halıcılık merkezlerinden biri haline gelir. Osmanlı döneminde tarım, ticaret ve el sanatlarından alınan yüksek vergiler nedeniyle Avanos’ta ticari hayat uzun yıllar sönük kalır. 1952 yılına kadar iskan edilmiş vadide manastır ve kiliselerden başka yerleşim yerleri iki vadiye açılan tünel, değirmen, cami ve güvercinlikler bulunmakta. Nevşehir’in 18 km kuzeyinde olan  Avanos’un antik dönemdeki adı “Venessa. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede seramik yapım geleneği Hititlerden beri süregelmekte. Kızılırmağın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik sanatçılarının elinde şekil almakta. Avanos yakınlarında, Kızılırmak’ın  hemen kenarındaki bir Roma mezarlığında ele geçen mermerden lahit, Merkez Kapadokya Bölgesi’nde bugüne kadar ele geçen tek lahit olması açısından ilginç. Lahit, 1971 yılında tesadüfen ortaya çıkmış, semerdam biçimindeki kapağı kimliği tespit edilmeyen şahıslarca açılmış ve içindeki buluntular ne yazık ki çalınmış. Ceset üzerinde yapılan patolojik ve paleoantropolojik araştırmalar sonucunda  lahitin, saçları kına ile boyanmış bir kadına ait olduğu anlaşılmış. Avanos’ta 13.yüzyıl Selçuklu dönemine tarihlenen Saruhan Kervansarayı ve Alaaddin Camii bulunmakta. Avanos’a 5 km, Paşa bağlarına 1km, uzaklıktaki Zelve, Aktepe’nin dik ve kuzey yamaçlarında kurulmuş. Üç vadiden oluşan Zelve Ören Yeri, peribacalarının en yoğun olduğu yer. Vadideki peribacaları sivri uçlu ve geniş gövdeli. Uçhisar, Göreme, Çavuşin’de olduğu gibi kaya oyma mekanlardaki trogloditik yaşamın ne zaman başladığı bilinmeyen Zelve, özellikle 9. ve 13.yüzyılda Hıristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olmuş; aynı zamanda rahiplere ilk dini seminerler  de  bu yörede verilmiş. Yamaçların dibinde yer alan ‘Direkli Kilise’ Zelve’deki manastır hayatının ilk yıllarına ait. Kilise süslemelerinde tercih edilen kabartma haçlar daha çok ikonoklastik düşünce ve yakından ilgili. İkonoklastik Dönem öncesine tarihlenen Balıklı, Üzümlü ve Geyikli Kiliseler vadinin önemli kiliselerinden. 1952 yılına kadar iskan edilmiş vadide manastır ve kiliselerden başka yerleşim yerleri iki vadiye açılan tünel, değirmen, cami ve güvercinlikler bulunmakta.