UNESCO'nun desteklediği bu otele daha adım atar atmaz hayran olmuş, bitmiş olan bütün bölümlerini gezmiş, henüz restorasyon aşamasında olan diğer bölümlerini de detaylı inceleme şansı yakalamıştım. Ancak köşeme konuk etmekte biraz geciktim. Çünkü Kapadokya'da aynı günler balon turu yapmış, balonla uçuş deneyimimi kaleme aldıktan kısa süre sonra da malum balon kazası meydana gelmişti. Dolayısıyla

Kapadokya'daki menfi havanın dağılması için birazcık sabretmem gerekti.
Şimdi hazırsanız ödül alacağına kesin gözüyle baktığım ilginç bir dönüşümden, Dinler Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dinler'in masraftan kaçınmayıp, her noktasını aslına uygun olarak çok güzel dizayn ettiği otelinin başarılı bir restorasyon çalışmasından bahis açmak istiyorum.
Ürgüp'ün merkezinde, Esbelli Kayası olarak bilinen yükseltinin kuzeydoğu yamacına kurulu şehrin ilk tarihi yerleşim bölgesi olan Kayakapı Mahallesi, uzun bir süredir kaderine terk edilmiş vaziyette duruyordu. 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiş olan bu mahalle, "Göreme Milli Parkı ve Kapadokya Kayalık Alanlarının sınırları içinde uzun yıllar kendine dokunacak ehil elleri beklemiş. Halihazırda otele dönüştürülen mahalle bugünkü mimari formuna, bu bölgenin yetiştirdiği
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın damgasını vurduğu Lale Devri'nin ardından kavuşmuş. Ürgüp'ün "Ağalar Mahallesi" olarak da bilinen Kayakapı, zengin beş ağanın ve geniş ailelerinin konaklarıyla donatılmış. Anlayacağınız, o konaklar şimdi konaklayanlara unutulmaz hatıralar yaşatacak birer otel oluyor.
Bir Müslüman mahallesi olmakla birlikte, alanda çok daha eski dönemlerde Hıristiyan yaşantısı olabileceğine dair de işaretler söz konusu ve Fener Rum Patriği'nin yıllık Kapadokya ziyaretinin de duraklarından birisi olarak biliniyor.
Bu bölgenin neden kaderine terk edildiğine gelince; 1969 yılında benimsenen genel bir politikayla afet bölgesine Kayakapı Mahallesi de dahil edilerek boşaltılmasına karar verilmiş. Bu karar üzerine başlayan ve 1984'te tamamlanan boşaltılma süreci sonunda, mahalle nüfusunun çoğu, şehrin ortasından geçen Damsa Çayı'nın doğu yakasında kurulan, yine Kapadokya'daki yerleşimlerde rastlanan tipik "Afet Evleri" mahallesine yerleştirilmiş. Böylece tarihi Kayakapı Mahallesi, bütün güzellikleriyle ve gizemiyle kendi haline bırakılmış, ilgisizlik sebebiyle de viraneye dönmüş. Yarı yıkık yapıları ve doğal öğeleriyle bir yandan şehrin hafızasında yerleşen gizemli bir doku olarak kalırken, diğer yandan da giderek yok olmaya başlamış. Konaklar, evler, tarihe dair her şey zarar görmeye başlamış, hatta bazı bölümleri ahır olarak bile kullanılmış.
Bu sene hizmet vermeye başlayan otel konumuna geçmesi ise bir plan dahilinde gündeme gelmiş. Kayakapı Projesi kapsamında, kaya oyma ve yığma taş teknikleriyle yapılmış ve birbiriyle organik olarak bütünleşen 421 adet geleneksel yapı saptanmış. Şimdi aslına uygun olarak elden geçilerek yeniden yaşama hazırlanıyorlar.
Mayıs ayında yanılmıyorsam 16 ev ve konak doğal halleri korunarak otele dönüştürülmüştü. Misafir ağırlamaya başlayan her ev veya konak da eski sahiplerinin isimleriyle anılıyor. Benim kaldığım "Çerkez Mehmet Efendi Evi" ya da "Emine Hanım Evi" gibi...
Yolunuz düşerse, içlerinde havuzları olan, bölgenin dokusuna uygun olarak iç tasarımları yapılan, Kapadokya'ya da bir dağın eteğinden bakan bu taş mahalleyi görmeden ve gezmeden dönmeyin. En azından yarın ödül aldığında pişman olmazsınız...


        Güntay Şimşek