Hititler'den beri birçok uygarlığın yaşadığı Kapadokya'da sayısız yeraltı şehri var. Geçmişin bu gizemli yerleşim yerlerinin bir kısmı, mesela Kaymaklı Yeraltı Şehri bugün de kullanılıyor. Hem şahsi kullanıma uygun bölümler, yani tuvaletler, yatak odaları hem de sosyalleşme alanları, yani hamamlar, kiliseler mevcuttu. Gerçi koridorların daralıp alçaldığı yerlerde tırsmadım değil. Neticede bu mekânlar en uzunu 1.30 boyunda ufak tefek Hititler için inşa edilmişti.
Yerin üstünde yaşadıklarım ise ayrı bir âlemdi. Sabahın 4'ünde uyanıp hafif bir kahvaltıdan sonra sıkı sıkı giyinerek dışarı çıktık. Onlarca aracın uzakta bekleyen ışık toplarına, yani balonları ısıtmak için yakılan ateşlere doğru hareket etmesi bir film sahnesi gibiydi. Balona bindiğimde yüreğim ağzımdaydı ama kısa sürede sakinleştim, zira güneşin doğumundan itibaren gezen o bir saatte gördüklerim tarifsizdi.
Kapadokya gezimin beni en mutlu eden durağı ise bugün Mustafapaşa adını alan Sinasos'tu. Ürgüp'ün beş kilometre güneyindeki bu kasaba, "Asmalı Konak" dizisine mekân olduktan sonra keşfedilmişti. Hikâyesine gelince; çoğunluğunu Rumların oluşturduğu 3000 nüfuslu halk, 1924'teki mübadelede burayı terk etmek zorunda kalıyor. Doğup büyüdükleri yerden ayrılmadan önce de, görülmedik bir şey yaparak iki fotoğrafçı tutuyor ve kasabalarının fotoğraflarını çektiriyorlar. Konaklar, kiliseler, okullar, köprüler ve çeşmeler hatta düğün ve benzeri kutlamaların görüntülerini Yunan yazar Evangelia Balta yıllar sonra "Sinasos" kitabında yayınlıyor.
AY TANRIÇASIYLA UYUMAK
Çevreye duyarlı ve sürdürülebilir lüks anlayışını benimseyen Ariana Sustainable Luxury Lodge, ilhamını Kapadokya'nın yeraltı şehirleri ve mağara evlerinden almış bir butik otel. Enerjisinin bir kısmını tesis içinde kendi üretiyor ve taraça stili basamak basamak düzenlenmiş bağları var. Odaların her biri adını bir antik çağ tanrıçasından alıyor. Mesela ben Sümer mitolojisine göre rüyalara hükmeden Ay tanrıçası Nanshe'nin mağara odasında kaldım.
Gülenay BÖREKÇİ / HT CUMARTESİ