Yıl 1969.

MTA Enstitüsü Genel Direktörlüğü'nün açmış olduğu Yüksek Prospektörlük Programında kursiyeriz. 4 yıl Fakülte’de (DTCF) oku, sonra yeniden öğrenci ol. 6 ay teorik dönemde dersleri izliyoruz , 6 ay pratik yapmak için araziye çıkacağız....

Bafralı Refik'in bir tanıdığının turizm acentası varmış. Müdürleri istifa etmiş. Yerine yenisi gerekiyormuş.

Kursta İngilizcesi ve Fransızcası olan iki kişiydik : Sevgili arkadaşım Eyüp Karakaya ve ben. Eyüp istemedi. Ben talip oldum.

Bir beklentim mi vardı; ne umuyordum ?

.............................................................

Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nın Maltepe'deki görkemli yapısında bir şube müdürü hanım ( DTCF Filoloji çıkışlı ) beni önce yazılı, sonra sözlü sınava çekti.

İngilizce bir dergideki makalenin iki paragrafını Türkçeye çevirdim.

Türkçe bir turizm dergisindeki yazının iki paragrafını Fransızcaya çevirdim.

Dünyada turizm hareketleri, Turizm ekonomisinde Türkiye'nin yeri, konumu, gelecekte turizmin göstereceği gelişme vb...

Kompozisyon ilkelerini gözeterek yazdım: Giriş, gelişme,sonuç

Sözlü sınav iki dilde- Türkçe ile üç- söyleşi, yarenlik…

Sınavda başarılı olmuşum. Müdür (!)  unvanına sahiptim artık.

Acentanın sahibi alt katta beni bekliyordu. Yürüdük. Taksiye  binmedik. Büroya vardık. Uyduruk bir çay ikram ettiler. Adı acenta ... Duvarlarda dünyadan güzel görünümlü, iyi kağıda basılmış turistik mekanların fotografları: Yellowstone Ulasal Parkı, Büyük Sahra,  Tac Mahal, Eiffel Kulesi, Klimanjaro Dağı...

Büro elemanı olarak genç bir kız var. Gelip elimi sıktı.

MTA'da kurs sona erince , akşama doğru büroya uğradım. Bekledim ki, odamın (!) kapısında adım yazılmış olsun. Yoktu. İçim burkuldu.

Bir açıklama bekledim, esnaf tipli acenta sahibinden. Gözlerini kaçırıyordu 'müdür'ünden (!). Bana öyle geldi ki, adımı öğrenme gereği bile duyulmamış.

İçim buruk ayrıldım oradan.

Bir ay geçti.

Yücel ağabeyim hukukçu olduğundan, benim  müdürlüğüme kuşkuyla bakıyordu.

Sordu : '' Kaç lira aylık ödendi?''

Yanıtladım : ''Sıfır.''

Kızdı bana . '' Oğlum, bu nasıl müdürlük! Aylık ödenmeden müdürlük yapılır mı ?''

'' Canım, ben MTA elemanıyım. Müdürlük gayrı resmi bir iş. Bir tür hobi...''

'' Olmaz öyle şey. O turizm acentaları döviz kaçakçılığı yapıyorlarmış. Başın belaya girer sonra. ''

Ağabeyim Ankara'da neler olup bitiyor, ayırdındaydı, bilirdi. Bu konuşma beni ayılttı.

Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'na gittim. Hemen orada ''Gördüğüm lüzum üzerine ... Turizm Acentası Müdürlüğü'nden istifa ediyorum. '' dilekçemi yazıp imzaladım ve Genel Evrak'a verdim.

Bir aylık Müdürlük serüvenim de böylece sona erdi...

Rahatladım...

Meğer ''Müdür olmamak’’ ne büyük mutlulukmuş …Sorumsuzca yaşamak…Keyifliymiş… 

5 Kasım  1970.  Ankara