Türkiye’deki mültecilere karşı sorumluklarımız...

     Son zamanlarda Türkiye de Suriye, Irak, İran ve hatta birçok Afrika ülkesinden mülteciler gelmektedir. Özellikle Suriye’deki olaylardan dolayı gelen Suriyeli mültecilerin sayı olarak çok olması neden ile bu durum daha çok gündeme gelmeye başlatmıştır.

     Nevşehir’deki mülteciler Suriye, İran, Irak ve Afganistan den gelen mültecilerdir. Bu ülkelerin yönetimlerine baktığımızda, bazı araştırmacılara göre Suriye ve İran yönetimleri Amerika ve İsraillin çıkarlarına karşı mücadeleden doğan sorunlar neden ile bu mülteci grupları oluşmakta olduğunu söylüyorlar. Diğer araştırmacılara göre İran veya Suriye rejiminin diktatör ve insan haklarına bağlı olamayıp, yaptıkları cinayetlerden dolayı bu mülteci grupları oluşmaktadır.
     İster bu rejimleri diktatör ve beşeriyete karşı kabul edelim, ister bu rejimleri Amerika ve İsrail çıkarlarına karşı mücadele eden rejimler olarak kabul edelim, ne olursa olsun bunların hesabi bu mültecilerden ayrıdır.

    İster bir insan olarak, ister bir Müslüman olarak düşünelim, ister bu ülkelerin yönetimlerini sevelim ister sevmeyelim,  Türkiye gelen veya Nevşehir’de bulunan mültecilere bakmakla sorumluyuz. Bir insan veya bir Müslüman olarak 1 ekmeğimiz varsa onlarla paylaşmalıyız, bu hem bizim insanlık hem dini yükümlümüzdür.

Bir Müslüman olarak Ensar ve Muhacirleri unutmayalım ve onların görevlerini bilelim. Kendi ülkelerinde çektikleri sıkıntılarını bizde onlara yaşatamayız. Bu olaylara daha geniş açıdan bakmalıyız yoksa nasıl bir büyük Türkiye olabilir. Dar açıdan bakarak, ben başbakan olunca ilk işim bu Suriyeli mültecileri, evlerine gönderirim veya milliyetçilik yaklaşımla bu Arapları veya aşırı mezhepçilik yaparak İranlı Şia mezhebine bağlı olanları evlerine göndermeliyiz diyemeyiz, bu bizim ne insanlık ne Müslümanlık görevlerimize uymaz.  
 
     Mültecileri kimse Türkiye davet etmedi, keşke ülkelerindeki sorunlar olamasaydı ve bunlar Türkiye gelmeseydi, ancak artık gelmişler, biz bir insan olarak ve bir Müslüman olarak bunlara bakmakla sorumluyuz bu bizim insanlık ve dini sorumluluğumuz. Biz bir insan veya Müslüman olarak mültecileri ülkelerine savaşın içine veya sorunların içine atıp bize ne diyemeyiz.

Biz Türkiye gelen mültecileri açlığa ve sefalete bırakamayız. Erkelerini köle gibi çalıştırıp, hak ettikleri paraları vermemezlik, kadınlarını kötü emellerimize alet edemeyiz, bunlara aşağılayıp ezmeyiz.
Sonuç: Bir insanın, bir Müslümanın, bir geniş açıdan bakışla büyük Türkiye ye yakışan davranışlarda olmalıyız. Bize de yakışan bu.
                                          Op. Dr. Ahmet Riza CEVATZADE
                                            [email protected]