Türkiye’nin içeride ve çevresindeki tehlikeler
       Son günlerde Türkiye içeriden ve dışardan öyle bir çembere alinmiş ki tarihte benzeri nadirdir. Dünyadaki en azılı katiller, terör örgütleri, devletlerin vilayet örgütler Sanki Türkiye çevresini sarmış gibidir. Her tarafa dönsen tehlike, terör örgütü, kumpaslar, ………… mevcut.
Bunları başlıca baktığımızda:
1: Suriye: öyle bir bataklığa dönmüş durumundaki, tüm çevre ülkelere özellikle Türkiye’ye hastalık sıçratmakta. Suriye savaşı bitse de, demokratik seçim sonucunda demokratik bir hükümette kurulsa da, bu 50-100 bin DAEŞ militanı ne olacak sorusun şimdiden insana korku sarmaktadır. Bu DAEŞ savaşçıların çoğu Avrupa, orta Asya ve Rusya’dan gelme. O ülkeler şimdiden önlem almaya başladı DAEŞ le bağlantısı olan kişiler vatandaşlıktan çıkarıp pasaportlarını iptal ediyorlar. Peki, Suriye savaşından sonra bunlar ne olacak? ya Suriye’de kalacak ki o zaman zaten Suriye’ye barış gelmez. ya bölge ülkelerine özellikle Türkiye dağılacaklar ki o zaman bu hastalıklı zihniyetin yeni yuvası ve üreme merkezi Türkiye olacak. Peki, o zaman Türkiye ne olacak? Ayrı bir yol bu DAEŞ elemanlarının tamamını öldürmek ki bu da kesin be kesin mümkün değil ki, insan hakları ve uluslararası mahkemelerde bunları yapanlar yargılar.
Peki, bu 50-100 bin DAEŞ’li ne olacak? Öldüremezsin, bir yere gidemezler çünkü hiçbir ülke bunları kabul etmez, bölgede kalırlarsa bölgede huzur olamaz, 
2: Irak: zaten pratik olarak bölünmüş bir ülke, ancak Türkiye’yi yakından ilgilendiren ve tehlike yaratan kuzey Irak Kürt bölgesi. Son günlerde sessiz sedasız, pek medyada önemsenmeyen ancak çok önemli ve gözden kaçınmaması olay olan kuzey Irak Kürt yönetimin kazdığı hendektir. Bu hendek Kerkük da içine alan Türkiye sınırından İran sınırına kader uzanan resmen bölgenin sınırını çizen ve devlet kurulmasına atılan bir adımdır. Ancak DAEŞ bahanesi ile kazılan bu hendek adı ile çizilen Kürt devleti sınırı ne karşı yüksek tonda tepki gösterilmesi gereken bir olaydır. Geç kalınırsa bu sınır artık taninmiş bir sınır olacağı kesindir.
3: PKK: son günlerde DAEŞ ile mücadele adı altında batı tarafından yavaş yavaş resmiyete tanınan ve batinin muhatabı haline dönüşen bir örgüt.
    Türkiye açılım surecini çok iyi niyetle başlattı ancak iyi yönetemedi ve PKK bu sürçte kendisini güçlendirmeye, şekillendirme surecine çevirdi. Militanlar topladı, erzak ve mühimmatlar depoladı, şehir yapılandırmasını şekillendirdi. Ancak bu örgütle sadece askeri savaşla mücadele sadece bu yarayı daha çok derinleştirecek. Bu savaşı siyasi mücadele ve meclis çatısı altında yapılması ile sadece doğru sonuca oluşmak mümkündür. Sokaklardaki hendekler doldurulur ancak gönüller arası hendek kazılmasın ki onlar doldurulamaz.
     Ayrıca PKK zihniyetinin uzantıları ile mücadele PKK ile mücadeleden daha zordur. Son günlerde bazı öğretim görevlilerin yayınladığı bildiri çok önemlidir. Bunlarla mücadele PKK ile mücadele gibi değil, çok daha dikkatli mücadele edilmeli, çünkü bunlara dokunulduğunda hemen bunların yurtdışı uzantıları yaygara başlatıp insan hakları örgütleri bunları korumaya başlarlar. Ayrıca bu zihniyetlerle mücadele başlığı ile üniversiteleri Fethullah Gülen cemaatinin yakinliği ile bilinen öğretim üyelerinin temizlenmeye başlanırsa bu mücadele çok daha karmaşık hal alıp, yurtdışında tepkilerini göz ardı edilmemelidir.
4:Turkiyedeki DAEŞ militanları: Bunlarla zamanında çok net ve yoğun bir mücadele yapılmadı. Ayrıca milyonlarca mültecinin Türkiye’nin her yerinde kontrolsüz dağılması bunlarla mücadeleyi iyice zorlaştırdı.
   Özellikle son intihar bombacı eylemi yer olarak hem dünyaya ses getirilmesi hem de turizme darbe vurarak ekonomiyi etkilenmeye çalışılan bir eylemdi.
   Bu gibi eylemlere karşı güvenlik güçleri çok dikkatli olmaları gerekir. Gelecekte bu gibi eylemler ayni amaçlı ayni sonuçları elde etmek için Antalya ve Alanya gibi turizm bölgelerinde denenmeleri muhtemeldir.
Sonuç: bu olayların artması ve bazen kontrolsüz hale alması tamamen Suriye’deki savaşın uzaması sonucundadır. Suriye’deki savaşın çok hızlı bitmesi gerekir. Böylece Suriye’nin tamamına hüküm edebilen bir devlet kurulsun ki bölge istikrara kavuş sin. Yoksa her gün bu olayalar artar ve gittikçe kontrolsüz duruma gelir. Buda bölgenin tüm ülkelerine tehlike oluşturur.