Çok konuşurduk
Bazen ‘ölüm mevzularına’ girer, birbirimize düşüncelerimizi söylerdik.
‘Üç gün yatak, dördüncü gün toprak’ derdi
‘İnşallah kimseye yük olmam’ derdi
Tatlı dilli, güler yüzlü idi. Eve kim gelirse gelsin hizmet etmekten çekinmezdi, 5 yaşında bir çocuk da olsa. Mutfakta ne varsa getirir, misafirlerine ikram ederdi.
‘Son Osmanlı kadını’ idi
Rahatsızlandı
O gün sabah kahvaltısını yaptıktan sonra hastalandı, hastaneye götürüldü, konan teşhis kalp kriziydi.
Bu teşhise inanmadı
Anjiyo olmayı reddetti
‘Benim kalbimde hiçbir şey yok, ben biliyorum’ diyordu, çevresindekiler onun bu fikrine katılmadılar.
İkna olmadı
Çaresiz eve gelindi
O gün saat 23.00 kadar herhangi bir sıkıntı yaşanmadı, bu saatten sonra rahatsızlandı, lavaboya gitmek istedi, yürümüyor, adeta ayaklarını sürüyordu.
Lavabo çıkışında kendini bıraktı
Bir daha da düzelmedi
Durmadan sayıklıyor, aklından geçenleri hafif bir sesle mırıldanıyordu. Çevre ile bağı yok olmuştu sanki, ne işitiyor, ne de görüyordu, sadece anlaşılmayan kelimeler mırıldanıyordu.
Sabah hastaneye kaldırıldı
Hemen yoğun bakıma alındı
Günlerden Cuma idi
Hayatla bağı tamamen kopmuştu, kafasını sağa sola çeviriyor, sol ayağını toplayıp çekiyor, sol kolunu oynatıyordu. Bunun dışında herhangi bir hareket emaresi görülmüyordu.
Tam 5 gün bu şekilde yattı
6. gün ziyaret saatinde yanına gidildiğinde o yaptığı hareketten eser kalmamıştı.
Sadece hafif hafif nefes alıyor, başka herhangi bir yaşam emaresi göstermiyordu.
Doktor;
‘Birkaç saatlik ömrü var, akşama çıkmaz’ diyordu.
Doktoru yanıltmadı, bir saat sonra ruhunu teslim etti
Yapılan tetkikler kalbinde herhangi bir sıkıntının olmadığı, ölüm sebebinin ‘beyin kanaması’ olduğunu gösteriyordu.
Yanılmamıştı
Kalbinde bir şeyim yok derken doğruyu söylüyor ama kimseyi de inandıramıyordu.
Hayattan göçüp gitti
Hep; ‘üç gün yatak, dördüncü gün toprak, kimseye yük olmak istemiyorum’ derdi.
Hastanede 5 gün yattı
Altıncı gün vefat etti, kimseye yük olmadı
Yani sadece 2 gün gecikmiş, üç gün değil de 5 gün yatakta kalmıştı, istediğinden iki gün fazla yatmıştı.
Aramızdan ayrılıp gitti, bize meçhul olan bir yolculuğa doğru…