21. Yüzyılda ön plana çıkan en önemli demografik olgulardan birisi nüfusumuzun yaşlanması. Dünyada insanlar daha uzun yaşamakta, doğum oranları azalmakta ve yaşlı nüfus sayısal olarak artmaktadır. Yaşlı nüfus artış hızına paralel olarak yaşlılık ve yaşlı sağlığı konularında farkındalık yaratmak amacıyla tüm dünyada 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü olarak anılmakta.
Halk sağlığı Müdürlüğünce konuya ilişkin yapılan açıklamada; “Yapılan araştırmalar, ülkemizin yeni bir demografik yapıya geçmekte olduğunu göstermektedir.Ülkemizde yaşlı nüfus 2014 yılında 6 milyon olup yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %8 olmuştur. Yaşlı nüfus oranının 2023 yılında .2’ye, 2050 yılında ise %20.8’e yükseleceği tahmin edilmektedir. Nüfus projeksiyonlarına göre Ülkemizin yaşlı nüfus oranının 2023 yılında % 2’ye yükselmesi “çok yaşlı” nüfuslu ülkeler arasında yer alacağımızın bir işareti olarak değerlendirilmektedir. Yaşlılarımızın toplumsal yaşama aktif olarak katılmalarını, sosyal, kültürel ve ekonomik haklara sahip ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak, kişi, kurum ve devlet olarak öncelikli görevimizdir. Nüfusun yaşlanması sağlıktan sosyal güvenliğe, çevreye, iş olanaklarına, sosyal kültürel faaliyetlere ve aile hayatına kadar toplumun tüm yönlerini etkilemektedir. Bu öngörüden hareketle Bakanlığımız çalışma planlarında yaşlılık ve sağlık hizmetlerinin düzenlenmesine özel önem verilmektedir. İnsanlarda görülen pek çok hastalığın ilerleyen yaşla birlikte arttığı bilinmektedir. Yaşlılıkta daha iyi ve kaliteli bir yaşam için bu sağlık sorunlarından korunmak gereklidir.
Korunmak için başlıca üç ilke;
• Yeterli ve dengeli beslenme
• Doğru fiziksel aktivite ve egzersiz yapma
• Alkol ve sigara kullanımından uzak durma,
Kısaca “sağlıklı yaşam ilkeleri” olarak bilinen bu kurallara uyulması durumunda yaşlanma ile ortaya çıkabilecek olan önemli sağlık sorunlarından başarılı şekilde korunmak mümkündür. İnsanoğlunun var olduğu günden bugüne kadar üzerinde en çok düşündüğü, araştırma yaptığı, türlü çareler aradığı ama bir türlü engelleyemediği gerçek yaşlanmaktır. Her yeni güne yaşlanmak için değil sağlıklı yaşamak için “Gençlikten Ömür Saklamak Hepimizin Elinde”
Birleşmiş Milletler 1990 yılında, 1 Ekim tarihini Dünya Yaşlılar Günü olarak belirlemiştir. 21. Yüzyılda ön plana çıkan en önemli demografik olgulardan birisi nüfusumuzun yaşlanmasıdır. Dünyada insanlar daha uzun yaşamakta, doğum oranları azalmakta ve yaşlı nüfus sayısal olarak artmaktadır. Yapılan araştırmalar, ülkemizin yeni bir demografik yapıya geçmekte olduğunu göstermektedir. 2005 yılında ülkemizdeki 65 yaş üzeri nüfus %5,7 iken, 2010 yılında %7,2 ve 2011 yılında ise %7,6 olmuştur. 2050 yılında ise %20,3’ya ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Türkiye’de doğumda beklenen yaşam süresi de giderek artmaktadır.2000 yılında doğumda beklenen yaşam beklentisi 70,4 yıl iken, 2011 yılı TÜİK istatistiklerine göre ise doğumda beklenen yaşam beklentisi erkeklerde 72, kadınlarda ise 77,1 yıla uzamıştır. Yaşlılarımızın toplumsal yaşama aktif olarak katılmalarını, sosyal, kültürel ve ekonomik haklara sahip ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak, kişi, kurum ve devlet olarak öncelikli görevimizdir. “1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü” ile ilgili Halk Sağlığı Müdürlüklerimiz tarafından yerel yönetimlerle işbirliği halinde görsel ve işitsel medyadaki çalışmalar dahil olmak üzere çeşitli etkinlikler düzenlenmesi ve/veya düzenlenen etkinliklere destek verilmesi, eğitimlerde yaşlılık olgusunun gündeme alınması, varsa özel ve kamuya ait bakımevi/huzurevlerinin ziyaret edilmesi ve rutin hizmeti aksatmayacak şekilde bu konuda çalışmalar yapan sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi gibi çalışmalar yürütülecektir.
Nüfusun yaşlanması sağlıktan sosyal güvenliğe, çevreye, iş olanaklarına, sosyal kültürel faaliyetlere ve aile hayatına kadar toplumun tüm yönlerini etkilemektedir. Bu öngörüden hareketle Bakanlığımız çalışma planlarında yaşlılık ve sağlık hizmetlerinin düzenlenmesine özel önem verilmektedir. “Yaşlılık ve Yaşlı Sağlığı Hizmetleri Geliştirilmesi Eylem Planı” basım aşamasında bulunmaktadır. Eylem planı yaşlılıkta hastalıkların önlenmesi ilkeleri belirlenmiş olup, yaşlılara yönelik sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi çalışmalarına hız kazandırmak amaçlanmaktadır.
Yaşlılıkta hastalıkların önlenmesi (birincil korunma) ilkeleri:
1. İleri Yaşta Bağışıklama
2. Kanserden Korunma
3. Yeterli ve Dengeli Beslenme
4. Yaşlılıkta Ağız ve Diş Sağlığı
5. Yaşlılık Döneminde Fiziksel Aktivite ve Egzersiz
6. Yaşlıda Düzenli Uyku ve Uyku Bozuklukları
7. Yaşlılık Döneminde Düşme ve Kazaların Önlenmesi
8. Yaşlılıkta Tüketici Bilincinin Geliştirilmesidir.
İleri Yaşta Bağışıklama: Yaşlanma ile birlikte bağışıklık sistemindeki gerileme bireylerde süreğen hastalık sıklığına ve bu hastalıklara bağlı komplikasyon ve ölümlere neden olabilmektedir. Aşılama, bireyde bağışıklık düzeyini istenilen seviyeye getirmek anlamı taşıyan bağışıklamayı sağlamak için yapılan bir uygulama işlemidir. Yaşlı nüfus için aşılama konusunda öncelikler arasında yer alan aşılar; mevsimsel grip aşısı, pnömokok aşısı, tetanoz aşısı, hepatit B aşısı, herpes zoster aşısıdır. Mevsimsel grip aşısı ülkemizde altmış beş yaş ve üzeri grup için sağlık kurumlarında ücretsiz olarak yapılmaktadır.
Kanserden Korunma: Kanser, 60-79 yaş arası kadın ve erkeklerde başlıca ölüm nedeni olarak kabul edilmektedir. Yaşlılık döneminde sık görülen kanser türleri:
1. Meme Kanseri
2. Kolorektal Kanser
3. Serviks Kanseri
4. Prostat Kanseri
5. Akciğer Kanseri
6. Cilt Kanseri
Kanserden korunmak için yaşam boyu sağlık yaklaşımın önemi bulunmaktadır. Bunun için çocukluk döneminden başlayan bir süreçte aşağıdaki yaşam davranışlarını geliştirmek önemlidir:
1. Yeterli ve dengeli beslenme
2. Bedensel etkinlik
3. Sigara içmeme
4. Alkolden uzak bir yaşam
5. Boş zamanları değerlendirebilme
6. Yeterli ve düzenli uyku
7. Stresle baş edebilme
Yeterli ve Dengeli Beslenme: Yetersiz ve dengesiz beslenme vücut direncini azalttığı için hastalıklara yakalanma olasılığı artmaktadır. Bu dönemde beslenme sorunları da var ise hastalıklar daha ağır seyredebilmektedir. Yaşlılık döneminde beslenme alışkanlıkları fizyolojik sürecin yanı sıra; kronik hastalıklardan, ilaçlardan, fiziksel, ruhsal, sosyal belirleyicilerden etkilenmektedir. Besin öğesi yetersizliğine neden olabilecek besinlerin seçimi, yetersiz besin tüketimi, besin öğelerinin emilimindeki yetersizlik, hastalıklar nedeniyle besin öğesi gereksiniminin ya da kaybının artması başlıca nedenler arasındadır. Ayrıca diş sorunları, yutma güçlüğü, tad ve koku duyusunda azalma, besinleri satınalma olanaklarının yetersizliği gibi nedenler de yaşlılık döneminde beslenme sorunlarına yol açan sık görülen nedenler arasındadır. Yaşlılık döneminde bazal metabolizma hızı azalır, dolayısıyla da toplam enerji harcaması-kalori gereksinimi azalır. Bu dönemde beden ağırlığının kilogramı başına 30 kkal/gün enerji tüketilmesi önerilmektedir. Bu değer ise günlük olarak kadınlarda 1900 kkal; erkeklerde ise 2300 kkal olarak kabul edilmektedir. Yaşlı bireylerin günlük aldıkları enerjinin 1500 kalorinin altına düşmemesi önerilmektedir.
Sağlıklı beslenmeye ilişkin önerilerimiz:
1. Gıda güvenliği kavramı üzerinde durulmalıdır. Besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanması konusunda hijyenik şartların sağlanması son derece önemlidir. Oda sıcaklığında bakterilerin üreme olasılığı artar. Gıdaların oda sıcaklığında iki saatten daha uzun bir süre bırakılmamasına dikkat edilmelidir.
2. Günde en az üç öğün tüketilmeli, ek olarak ara öğünler beslenme davranışları içinde yer almalıdır. Öğünlerde tüketilen miktarlar azaltılmalı, sık sık tüketim desteklenmelidir.
3. Yaşlılık döneminde tuz (sodyum) tüketiminin azaltılması uygun olur. Bu yaş grubunda hipertansiyon sıklığı diğer yaş gruplarına göre daha fazladır.
4. İdeal vücut ağırlığının korunmasına dikkat edilmelidir. Kişilerin beslenme durumlarını değerlendirmek için en sık kullanılan yöntem Beden Kütle İndeksi (BKİ) olup bu değerlendirme vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (m) karesine bölümü ile elde edilir. Vücut yağ kütlesi yirmi-altmış yaşları arasında iki katına çıkar; altmış yaşından sonra BKİ değerindeki azalmaya bağlı olarak düşmeye başlar. Yağ kütlesinin fazlalığı koroner kalp hastalıkları, hipertansiyon, diabetes mellitus, safra kesesi taşı, osteoartrit, kanser gibi hastalıklara neden olması açısından yaşlı bireyler için tehlikelidir.
5. Son dönemlerde vücut ağırlığında kayıp olup olmadığı önem taşımaktadır.
6. Taze sebze meyve tüketimi artırılmalıdır.
7. Şeker tüketimi azaltılmalıdır.
8. Çay ve kahve aşırı tüketilmemelidir.
9. Bedensel etkinlik önemlidir.
Yaşlılıkta Ağız ve Diş Sağlığı: Yaşlıda ağız ve dişlerle ilgili hastalıkların teşhisinde yapılan ağız muayenesinin önemi büyüktür. Özellikle çene altı bölgesinde oluşan lenf bezi büyümeleri diş sağlığı açıdan önemli olabilir.
Ağız kanserleri en çok dilde görüldüğü için dil muayenesinin önemi büyüktür. Diş çürükleri ve dişeti hastalıkları, ağızda ciddi enfeksiyonlara neden olarak hastanın sistemik durumunu etkileyebilir.
Aşağıdaki durumların varlığında Diş Hekimine müracaat etmek gerekmektedir:
• Ağız kokusu
• Çiğneme bozuklukları
• Diş ve çene enfeksiyonları
• Ağızda yaralar
• Sebepsiz olan çene ağrıları
• Diş etlerinde kanama
• Diş çürükleri
• Dişlerde hareketlilik
• Kötü yapılmış protezler
• Evde tamir edilmiş protezler
Yaşlılık Döneminde Fiziksel Aktivite ve Egzersiz: Gençlerde olduğu gibi yaşlı bireylerde de düzenli egzersizin çok sayıda yararı bulunmaktadır. Ana başlıklar olarak kardiyovasküler, nörofizyolojik, kas iskelet sistemi sağlığı üzerine etkileri yanında vücut kompozisyonu ve metabolizma üzerine de kanıtlanmış birçok faydası bulunmaktadır. Kişide hem fizyolojik sistemlerdeki kapasiteyi arttırma, bozulma eğilimi gösteren fonksiyonlarda düzelme, kognitif, moral ve bilişsel aktivitelerin tümünde iyilik sağlar. Bunun yanında özellikle kas iskelet sisteminde, kas kütlesinde ve kuvvetinde artma, eklem hareket açıklığında düzelme, propriyosepsiyonda artma, reaksiyon zamanını düzeltme, dengeyi düzelterek düşmede azalma gibi faydalar sağlar. Kişinin bağımsızlığında artmaya ve fonksiyonel engelliğinin azalmasına yardımcı olur. Egzersiz tüm bireylerde olduğu gibi yaşlı bireylerde fizyolojik ve psikolojik iyilik halini sağlar, arttırır. Fakat yaşlı bireye ait egzersiz programları kişiye özel olmalıdır. Yaşam modifikasyonlarını içermeli, programı bireyin komorbiditelerine, yaşam tarzına uygun olmalı ve birey tarafından onaylanmalıdır. Kişiye özel egzersiz planlanmasında yardımcı olunması için aile hekimine danışılarak yardım alınması önerilmektedir.
Yaşlıda Düzenli Uyku ve Uyku Bozuklukları: Normalde yaşlılıkta görülen yatağa erken gitme, sabah erken uyanma dışında aşağıdaki hususların varlığı uyku bozukluğuna işaret etmektedir:
• Uykuya dalma zorluğu
• Uykuyu devam ettirme zorluğu, sık uyanma
• Uyanmada zorluk veya çok erken kalkma
• Horlama
• Nefes alıp vermede duraklama
• Sık bacak hareketleri
• Bacaklarda-kollarda uyuşma benzeri hisler
• Ekstremiteleri hareket ettirme isteği
• Eşini rahatsız eden, şiddet içerebilen, kendisinde de travmaya neden olabilen davranış bozuklukları
• Sık kâbus görme
• Sık uyku parazilisi (karabasan) atakları
• Kilo alma
• Depresyon belirtileri (kendisini mutsuz hissetme, öz bakımında azalma gibi)
• Konsantrasyon-dikkat bozukluğu
• Gün içinde uyuklamalar, uykulu hal
Uyku Düzenini Sağlamak İçin ise aşağıdaki hususlara dikkate edilmelidir;
• Sabah uyanınca yataktan çıkmalı,
• Her sabah aynı saatte kalkmalı,
• Gündüzleri mümkün olduğunca uyumamalı,
• Düzenli egzersiz (akşam saatlerinde kaçınılmalı) yapılmalı,
• Yatak odası ses, ışık, ısı yönünden korunmuş olmalı,
• Uyku saatine yakın yemek yenmemeli, çok su içmemeli,
• Kafeinli, alkollü, kolalı içecek ve tütünden kaçınılmalı,
• Uyumaya çabalamamalı,
• Stresle baş etme yöntemleri geliştirmelidir.
Yukarıda belirtilen tüm hususlar için yaşlı vatandaşlarımız Aile Hekimlerine danışmak sureti ile diğer uzmanlıklarla yapılacak konsültasyonlarla uygun koruma, tedavi ve rehabilitasyon programları geliştirilebilirler” ifadelerine yer verildi.