Evlilikte olduğu gibi Boşanma oranında da en başı çeken iller arasında ilk sıralarda yer alan ilimiz Nevşehir bu yönüyle dikkat çekiyor. Peki, Boşanma oranı neden bu kadar yüksek...?

Neyi paylaşamıyoruz. Neden mutlu olamıyoruz? Neden birbirimize güvenmiyoruz. Neden kaderimize Şükredemiyor, neden fedekarlık yapmayı hep karşıdan bekliyoruz. Neden anlayış göstermiyoruz? Neden başkalarının sözlerine inanıyor neden sebepsiz yere hayatımızı zehir ediyoruz. Nedenler o kadar çok ki... Ama tüm bu nedenleri sorup kendisiyle yüzleşmeyenlerin sonucunda hep büyük PİŞMANLIKLAR ve şu üç günlük dünyada geri gelmeyen koca bir ömür duruyor... Bunlada bitmiyor sen ve eşinle birlikte hayata gelmesine vesile olduğunuz yavrucağın düşüncesine hiç saygı duymaksızın sorgusuzca yetim yada öksüz bırakılan o çocuklar. Üvey anneler, üvey babalar... Ve paramparça olan mutsuz aileler ve bir daha hiç ayağa kalkamayacak topluma hep boynu bükük duran o günahsız yavrular...


Emin misiniz Son kararınız mı?

Eğer Şiddet, Namussuzluk yada Haram yoksa lokmanızda, Şimdi kararınızı gelin bir kez daha düşünün... Kendinize ve eşinize bir şans daha tanıyın.


İşte Evliliği kurtarma yollarından size özel önemli bir tüyo... Eminiz size güzel ilham olacaktır.

“Eşimle 6 yıllık evliyiz. 2 yavrumuz var. Aramızda belli bir problem yoktu. Sadece soğukluk vardı. Yıllardır eşimin sevgisini hiç hissedemedim. Ben onu çok seviyordum ama karşılık bulamıyordum. Çok uğraştım ama bir türlü düzelmedi.
Bir gün eşim artık boşanmak istediğini söyledi. “Neden diye sordum. Sorun ne? Beğenmediğin yanım nedir? Bilmek istiyorum”
“Bilmiyorum” dedi. “İçimde anlam veremediğim bir soğukluk var sanki. Isınamıyorum bir türlü”
Tamam dedim ve o gün boşanmaya karar verdik. Sonra düşününce bunun şeytandan olabileceği aklıma geldi. Allah Rasulü (s.a.v) Bakara suresi okunan eve şeytanın giremeyeceğini haber vermişti.
‘Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz! Muhakkak şeytan, içinde Bakara Suresi okunan evden kaçar!’ Müslim 780/212, Tirmizi 3036
Ertesi günden itibaren 3 gün boyunca Bakara suresini sesli olarak açıp dinledim ama eşime bir şey demedim. Bu arada boşanma sonrasını konuşmaya devam ediyoruz.
3. gün eşimi işe yolladım ve yine Bakara suresini açtım. Saat 11 gibi sure bitti. 12 civarı eşim aradı ve: “Akşam boşanma işini yeniden konuşalım” dedi.
Akşam oldu. Yemeğimizi yedik. Eşim bana dedi ki; “Bugün bana bir şey oldu. Sanki karanlık bir kuyudaydım ve o kuyudan çıktım. Bir düğüm çözemediğim ve o düğüm çözüldü” Beni çok sevdiğini söyledi. Af diledi. Sanki o gitmiş yerine bambaşka biri gelmişti.”
Allahu ekber!
Nasıl ağlamayalım, kalbimiz nasıl coşmasın kardeşlerim. Bu Kur’an bir şifa kitabı. Her ne sıkıntınız varsa ona deva. Yeterki hakkıyla iman edelim. Yeter ki ihmal etmeyelim, unutmayalım Rabbimizi.
Ve düşündüm; Bir evde sürekli haram görüntüler izleniyorsa, sık sık klipler, çirkin sözlü müzikler dinleniyorsa, o evde Allah’a secde edilmiyor, Allah’ın zikri geçmiyorsa, Kur’an tozlu raflarda kalmışsa, o evi şeytanlar mesken tutmaz mı? Bir evde huzursuzluk varsa, çocuklar çok hırçınsa lütfen kapatın o çirkin kanalları. Klipleri, müzikleri kapatın. Evinize huzur veren bir şeyler yapın. Şeytanın oyununu bozup, Namaz kılın, Allah’ı sık sık zikredin...



BOŞANMAKTAN VAZGEÇİREN SÖZ

Birisi hanımı ile hiç geçinemez. Evde her gün basit şeyler yüzünden tartışma olur. Adam bu tartışmalardan bıkıp artık ayrılmak ister. Bunların münakaşaları yüzünden iki tarafın ailelerinin de araları açılır...
Bu şahıs bir gün perişan bir hâlde, istişare etmek için tecrübe sahibi, ilim ehli, herkes tarafından sevilen, sözüne güvenilen bir zata gidip durumu anlatır, hanımından boşanmak istediğini söyler.
O zat, ona;
“Artık ayrılsan da fark eden bir şey olmaz. Şurada bir ay kadar ömrün kaldı, ne istiyorsan yap!” der... Bu sözü duyan adam şoke olur, rengi atar, yine perişan bir durumda çıkar gider...
Rastladığı tanıdıklarıyla helalleşmeye başlar. Eve gider, hanımına ağlamaklı;
"Hatun gel, bunca zamandır seni üzdüm, sana iyi kocalık yapamadım, istediğini alamadım, hakkını gözetemedim, ne olur beni affet, bana hakkını helal et" der.
Hanımı;
"Allah Allah, bu adama ne oldu da böyle şeyler yapıyor!" der, acır ona ve "Bey, asıl sen hakkını helal et, ben hep edepsizlik yaptım, seni çok üzdüm" der. İkisi de başlar ağlamaya...
Sonra adam, kavgalı olduğu kayınpederine gider. Onlarla da ağlayarak helalleşir. Adamın hanımı da, kendi kayınvalidesine gidip aynı şekilde helalleşir. Artık evde her gün cennet hayatı yaşarlar ve birbirlerini hiç üzmezler...
Ama adam, hanımına, o zatın, öleceğine dair sözünden hiç bahsetmez... Bir ayın dolması için günleri sayar. Günler yaklaştıkça bunun iyiliği artar, geceleri de ibadet eder. Bunun iyiliği artınca hanımının da ve ailelerin de iyiliği artar...
Bir ay dolar. Ha bugün öleceğim ha yarın... derken, bir türlü ölmez! "Kesin bir ay denmedi, bir ay kadar dendi, belki birkaç gün daha var" diye düşünür...
Birkaç gün daha bekler, yine ölmez. Sonra o zatın yanına gider;
“Efendim ben ölmedim” der. O zat da;
“Ne ölmesi?” deyince;
“Efendim siz 'bir ay kadar ömrün kaldı' demiştiniz, o bir ay doldu ama ben ölmedim” der. O zat;
“Kardeşim, ben senin ne zaman öleceğini bilemem, ama şunu biliyorum, ölüm var, bir gün elbette öleceksin. Ölecek adam kavga niza ile hayatını zehir etmez. Şu andaki hayatından memnun musun?” der. Adam
“Evet hiç tartışmamız olmuyor” der. O zat;
“Haydi artık böyle devam edin” der... O ailenin iki çocukları olur, gül gibi geçinip giderler...
İşte bütün mesele ölümü unutmamak. Ölümü unutunca ne oluyor, unutmayınca ne oluyor bu açık bir örnek. Bütün sıkıntılar ölümü unutmaktan, hak ve hukuka riayet etmemekten yani dinimize uymamaktan ileri gelir...

Unutmayın aslında Herşey maneviyatta gizli... Şeytanın hilesine oyun bozarlığına gelmeden doğacak yada doğmuş çocuklarınızı düşünün helalinizi düşünün ve mutluluğa , huzura ve saadete yelken açın.

Aile içi sağlıklı iletişim kurmada denenebilecek bazı pratik bilgiler şunlardır: 
Açık, net ve doğrudan iletişim kurun: Ne istediğinizi ne beklediğinizi sizi üzen ya da sevindiren şeyi direkt olarak ilgili kişiye iletin. 
İletişiminizde ‘ben dili’ kullanmaya özen gösterin. Sorunlar karşısında hissettiklerinizi ifade etmeniz, sizin daha doğru anlaşılmanızı sağlayacaktır.
Fikir ayrılıklarını tehdit olarak görmeyin. Çeşitlilik, fikir alış verişi için iyi bir fırsattır. 
"Ben onun için daima en iyisini düşünürüm" demeyin. İyi niyet ve birbirimiz için kaygılanmak mutlu bir aile için elbette ki gereklidir. Ancak birilerinin yerine her şeyi düşünmeye çalışmak, o kişiyi pasif kılarken sizi tüketebilir.
Birbirinize paylaşım zamanları ayırın. Ailece, yapabileceğiniz ev içi ve ev dışı etkinliklerin listesini oluşturup, planlar yapıp, bunu uygulamaya geçirin.
Çözüme ulaşmak için kendinize ve karşınızdakine zaman tanıyın. Eşinizi kimseyle kıyaslamayın. Aile sırlarınızı kimseyle paylaşmayın.

Şimdi eşinize ailenize çevrenize gülücükler saçın. Hayatın tadına varın mutlu kalın. Dualarla