Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Kuşat ile Kayseri Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Reyhancan, son günlerde sayısı artan intihar vakaları üzerine değerlendirmelerde bulundu.
 
ERÜ İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Kuşat, kişinin bilinçli olarak kendisine zarar vermesi anlamına gelen intihar vakalarının psikotik hastalıklara dayalı vakalar ile sosyoekonomik ya da sosyokültürel nedenlere dayalı intiharlar olarak iki şekilde sınıflandırıldığını belirtti. Psikolojik bir hastalığa dayalı olmayan intihar vakalarının, Avrupa’da 19. yy’daki Sanayi Devrimi sonrasında, Anadolu’da ise Tanzimat ile birlikte görüldüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Ali Kuşat, “Sanayileşme, şehirleşme ve büyük şehirlere akım, insanların, köylerinde ve kırsal alanlarda sahip oldukları bir takım destek ve değerlerden uzaklaşmalarına neden oldu. Bu da, onların zor durumlarında kendilerine yardımcı olacak sosyal desteklerden mahrum kaldıkları için intiharı kurtuluş olarak görmelerinin yolunu açtı” diye konuştu.
 
"Dini İlgi İntihara Engel Oluyor"
Araştırmalara göre dini ilgisi az olan insanların intihara daha meyilli olduğunun tespit edildiğini vurgulayan Doç. Dr. Ali Kuşat, "Dünya ölçeğinde tüm dinlerde eğer kişi dinine bağlı ise intihar vakalarına daha az rastlanıyor" dedi.
 
"Kadınlar yardım arayışı olarak intihara başvuruyor"
Kayseri Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Reyhancan da ölümle sonuçlanan intiharların erkeklerde daha fazla olduğunu belirtti. 
 
Kadınların intihar girişimini yaşamına son verme isteğinden ziyade imdat çağrısı olarak değerlendiren Uzm. Dr. Mustafa Reyhancan, “Acile gelen vakalarda gördüğümüz üzere de, dünyada yapılan istatistiklere baktığımızda da intihar girişimi ile gelen hastalarda kadın oranı yüksek ama ölümle biten intiharlarda da erkek oranı yüksek. Kadınlar uygun dille sıkıntımızı ve isteğimizi anlatamayınca bir yardım arayışı olarak intihara başvuruyor. Bu, ilgi çekmekten ziyade bir yardım ya da imdat çağrısı. Ama erkeklerde intihar çağrıdan ziyade son çaresizlik ya da son kurtuluş. Onlardaki intiharlar daha ciddi girişimlerle oluyor” diye konuştu.
 
"Medyanın Dili Çok Önemli"
Bunun yanı sıra, ilkbahar ve sonbaharda intihar vakalarında artış gözlendiğini de kaydeden Uzm. Dr. Reyhancan, medyayı intihar haberlerinde kullanılan dil konusunda uyardı. Medyanın kullandığı dilin özendirici olabileceğinin altını çizen Reyhancan, "Bir mahallede, bir okulda, bir şehirde intihar vakası gerçekleştiğinde, bilinçaltında ölsem de kurtulsam düşüncesi olan ya da bir takım sosyoekonomik sıkıntılar olan insanlar, intihar bir kaçış ya da çareymiş şeklinde düşünebiliyor o nedenle medyanın kullandığı dil bunu tetikliyor. Bazen köprüye çıkan bir kişi dakikalarca gösteriliyor ya da atlamak için çatıya çıkan bir kişinin, ailesi, sevdikleri her şeyi ortaya dökülüyor. Bu, belki bireysel olarak görülüyor ama arkasından birkaç gün sonra benzer tarzda intiharları mutlaka görüyoruz. Bu nedenle intihar haberlerini magazinsel malzeme haline getirmemek lazım" ifadelerini kullandı.
 
Veriler Korkutuyor
Kayseri Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün 2016 yılı intihar teşebbüslerine dair verileri ise korkutuyor. Verilere göre, 2016 yılının ilk üç ayında 154’ü kadın olmak üzere toplam 216 kişi intihara teşebbüs etti. Aylara göre sınıflandırıldığında ise; Ocak’ta 46 kadın, 13 erkek; Şubat’ta 59 kadın, 29 erkek; Mart’ta ise 49 kadın, 20 erkeğin intihara teşebbüs ettiği görüldü.