“1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle Nevşehir İl Müftülüğü tarafından gençlerimize cami alışkanlığını kazandırmak ve kötü alışkanlıklardan uzak tutmak amacıyla düzenlenen “Sabah Namazı Gençlik Buluşmaları” programı, Merkez Hacı Rasim Uzer Camii’nde gerçekleşti.

Programa Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu,  Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu üyesi Kurra Hafız Fatih Okumuş, İl Müftüsü Yakup Öztürk, Müftü Yardımcıları Nazım Haksever, Dr. Ahmet Özvarinli, Yaşar Bolat, İlçe Müftüleri, vatandaşlar ve gençler katılırken, Nevşehir KYK yurtlarında kalan Üniversite öğrencileri, STK Gençlik Kolları, İmam Hatip Lisesi öğrencileri, Kur’an Kursu öğrencileri ve Gençlik Merkezi Öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği görüldü.

Sabah ezanından sonra başlayan programda Nevşehir İl Müftülüğü Din Görevlileri Kur’an-ı Kerim tilavet ettiler. Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu üyesi Kurra Hafız Fatih Okumuş’un kıldırdığı Sabah namazı ve namaz sonrası Tesbihat ve Tezkiratın ardından Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu gençlere hitap etti.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu. “Sevgili gençler: Bir hadisi Şerif'te Peygamber Efendimiz(sav), Allah-u Teala “Yaşından dolayı bir ihtiyara ikramda bulunan genç için, ona ikram edecek kimseleri hazırlarız” buyuruyor.  Yani gençlerin yaşlılara hizmet etmesini, saygı duymasını ve ülfet göstermesini Peygamber efendimiz (sav) bizlere tavsiye ediyor. “Sonunda da böyle bir gence Allah-u Teala’nın kendisine ikram edecek kimseleri hazırlayacağı” müjdesini veriyor. Asrı Saadet zamanında Peygamber (s.a.v)’in sıcak, samimi ilgisi sayesinde genç sahabeler canlarını, ailelerini, her şeylerini Allah yolunda feda edecek kıvama ulaşmışlardır. İlk Müslüman olanlara baktığımız zaman, çoğunluğunun yaşları otuzun altında genç sahabelerle Peygamber efendimiz (s.a.v) bu dinin tebliğini yaptığını görüyoruz.  Nebevi metotla terbiye ettiği bu genç kuşağın İslam'ın yayılmasında çok faydası olmuştur.” Diye sözlerine devam eden Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu, “Peygamber efendimiz (s.a.v)’in terbiye metodu: Şahsiyeti revize etmeden yapılan yanlış davranışı düzeltme şeklinde olmuştur. Hepimizin bildiği gibi “Ağaç yaş iken eğilir” atasözünü hatırda tutarak gençlerimizi, çocuklarımızı küçük yaştan itibaren mutlaka eğitmeye, terbiye etmeye başlamamız gerekiyor. Gençliğin içerisinde bulunduğu haleti ruhiyesi itibarıyla çalışkanlık, zindelik, cesaret, metanet, heyecan ve oyun mevsiminde olması hasebiyle bunların iyi yönde kullanılması, hem o kişinin kurtuluşu hem de içerisinde bulunduğu toplumun kurtuluşu açısından önemlidir”. Dedi.

On yaşında Müslüman olan Hazreti Ali’nin Peygamberimiz (s.a.v) hayatta olduğu halde fetva verme yetkisine sahip Peygamber terbiyesinden geçmiş bir genç olduğunu, 15 yaşında Müslüman olan Zeyd Bin Harise’nin Peygamberimiz (s.a.v)’e atılan taşlara karşı vücudunu hiç çekinmeden korkusuzca siper ettiğini, Hazreti Ömer'in oğlu Abdullah bin Ömer’in 10 yaşlarında iman ile şereflenmiş daha sonra gerçekten büyük alimler safının en başında bulunan kişilerden biri olduğu ve Peygamberimizin yanında çok bulunduğu için en çok hadis rivayet eden ikinci sahabe olarak kayıtlara geçtiğini, Cafer bin Ebi Talib’in 17 yaşında genç bir sahabe iken, Necaşi'nin huzurunda Müslümanları temsilen cesaretle bir konuşma yapıp Müslümanları savunduğunu, Mekke'nin en zengin en yakışıklı delikanlılarından olan Musab bin Umeyr’in 17 yaşında ailesinin şiddetle karşı çıkmasına rağmen Müslüman olması ve Musabı 18 yaşında olduğu sıralarda Onu Medine'ye Muallim olarak gönderildiğini ifade eden Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu sohbetine şöyle devam etti,“Sevgili gençler bu örnekleri çoğaltmak mümkün. büyük sahabelerin olduğu bir toplumda 15-25 yaşları arasındaki gençleri, Peygamberimizin komutan, vali, muallim ve elçi yaptığını biliyoruz. Efendimizin hayatındaki, asr-ı saadetteki tablo gibi bugün de gençlerimizi çok önemli görevler bekliyor. Bu anlamda efendimizin nebevi metodu ile gençlerimizi yetiştirmek bugünün büyüklerinin en büyük sorumluluklarından birisidir. Bu nedenle terbiye ve eğitim ailede başlıyor, okulda devam ediyor, okuldan sonra da atıldıkları hayatta eğitim devam ediyor. Gençlerimize tavsiyelerimiz mutlaka kendilerini iyi bir şekilde yetiştirmeleri. Zamanı iyi bir şekilde değerlendirmeleri. Zira Yüce Rabbimiz bizi bu dünyaya sınırlı zaman dilimi için gönderilmiştir her bir canlının nefesi sayılıdır O nedenle hayatımızı iyi bir şekilde değerlendirerek bu imtihan yurdu olan dünyadan öbür aleme göç etmeliyiz. Muhammed İkbal ne güzel ifade ediyor: “Ey basiretli insan! Bir milletin sermayesi; para, gümüş, kumaş ve altın değildir. Onun asıl sermayesi; imanlı, sıhhatli, dinç ve kudretli dimağlara sahip, çok çalışkan, cevvâl ve çevik evlâtlarıdır.” Yani gençlerimizin kıymetlerini bileceğiz, bu millet gençlerden çok şey beklemektedir. İstiklal Marşı şairimizin söylediği gibi “Sahipsiz memleketin batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” Dolayısıyla istikbalimizin ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimize sahip çıkmalı onları çok güzel iyi bir şekilde yetiştirmeli günün ihtiyaçlarına göre donanım sahibi kılmalıyız bu konuda Herkes elinden gelen gayreti göstermelidir”. dedi

Akabinde de Camilerin banileri, hamileri ve Camilerin manevi mimarı olan Din Görevlilerinden ahirete göç etmiş olanların ruhlarına ithafen okunan hatimlerin duasını İl Müftüsü Yakup Öztürk yaptı.

Duanın ardından Caminin banisi tarafından hazırlanan sıcak çorba ikramı ile program son buldu.