Milletin temsilcileri olan milletvekillerinin yargı dokunulmazlıklarının kaldırılması ve yargılanmaları gerektiği hususu değişik zamanlarda ülke gündemine gelir ve bir süre tartışılır.

Kimisi dokunulmazlık da neymiş kaldırılsın, kimisi müessese olarak kaldırılmasın, ama Meclis Başkanlığına fezlekeleri gelen milletvekillerinin durumları da bir an önce değerlendirilsin ve kimisi de Milletin temsilcilerine dokunulmasın, milletvekilleri yargılanmasın ve milletvekillikleri süresince halkı en iyi şekilde temsil etsin der.
Yasama dokunulmazlığı neden kabul edilmiştir, neden bazı suçlar yasama dokunulmazlığının dışında tutulmuş ve neden Meclis Genel Kuruluna dokunulmazlığı kaldırma noktasında takdire bağlı karar verme yetkisi tanınmıştır? Bunları anlamadan milletvekili dokunulmazlığının ne olduğunu tespit etmek mümkün değildir. Çünkü yasama dokunulmazlığı gibi çok önemli bir hukuki müessese, maalesef Ülkemizde siyasi tartışmalara ve hesaplaşmalara kurban edilmeye çalışılmaktadır.
Esas olan, yargı önünde herkesin eşit olması, hak arama hürriyetinin kısıtlanmaması ve herkesin işlem ve eylemlerinden dolayı hukukilik denetimine tabi tutulmasıdır. Hukuk devleti bu şekilde işler ise adalet de gecikmeksizin yerine gelebilir. Çünkü hukuk devleti, keyfi, kişiye, duruma ve olaya göre hareket edemez, dürüst ve eşit davranmalıdır. Kazanımında pek çaba sarf etmediğimizde, hukuk devletinin ve hukuk güvenliği hakkının ne demek olduğunu ve insan hayatında ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu anlamakta güçlük çekeriz. Herkes yargı önünde eşittir.
Ancak bazı çok istisnai durumlarda, mutlak veya geçici olarak kişiye yargı dokunulmazlığı tanınabilir. Bu istisnanın en önemlisi ve bize göre tek olması gerekeni yasama dokunulmazlığıdır.
Kürsü dokunulmazlığı olarak da bilinen mutlak dokunulmazlık (1982 Anayasası m.83/1),Meclis çalışmalarını, milletvekilinin oy ve sözleri ile bu sıfatından kaynaklanan hak ve yetki kullanımlarını kapsar. Bu dokunulmazlık türü daimi olup, kaldırılamaz. Bu dokunulmazlıkla, milletvekilinin Meclis çalışma ve faaliyetlerinde tam manası ile özgür olması ve dilediği şekilde konuşup oy kullanabilmesi amaçlanmıştır.
Mutlak dokunulmazlığı, aşağıda kısaca izah edeceğimiz geçici dokunulmazlıkla karıştırmamak gerekir. Geçici dokunulmazlık, milletvekilinin görevi dışında kalıp da, sadece temsil görevini yerine getirmesinin engellenmesinin önüne geçilmek amacıyla kabul edilmiştir. Bu noktada Milleti temsil yetkisi, geçici de olsa yargı denetiminin üstünde tutulmuştur. Bu bir tercih meselesi olup, keyfi değildir. Çünkü temsili demokrasilerde halkın iradesinin parlamentoya yansıtılabilmesi, bu yansımanın önünün kesilmemesi ve baskı altına alınmaması çok önemlidir.
Geçici olarak bilinen muvakkat dokunulmazlık ise (1982 Anayasası m.83/2), milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece veya Meclis tarafından dokunulmazlık kaldırılmadıkça devam eder. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, ağır cezalık suçüstü hali ile seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa m.14 kapsamına giren eylemleri hariç olmak üzere, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.
Milletvekilinin dokunulmazlığı son derece önemli olup, özellikle muhalefet milletvekillerinin düşüncelerini özgürce açıklayabilmeleri ve oylarını da diledikleri gibi kullanabilmelerini engellememek için kabul edilmiştir. Yasama dokunulmazlığının milletvekili seçilene suç işleme özgürlüğü tanıdığını ve kişisel imtiyaz sağladığını, bu imtiyazın da milleti temsil etme sıfatının üstüne çıktığını ileri sürmek isabetli değildir. Bu tür bir anlayış, milletvekilliği sıfatına bağlı yasama dokunulmazlığının anlaşılmadığını gösterir.
Bizce yasama dokunulmazlığı korunmalı, hatta genişletilmeli, fakat Ülkemiz uygulamasında kötüye kullanıldığına inanılmakta ise, ya somut şekilde daraltılmalı ya da suça karıştığı düşünülen milletvekilinin dokunulmazlığı Meclis tarafından kaldırılmalıdır. Bu konuda Meclisin keyfi hareket etmemesi,  dokunulmazlığı kaldırma şekil ve şartlarını en azından ilke kararları ile tespit edip, siyasi parti ve görüş ayırımı yapmaksızın uygulaması gerekir. Aksi halde, muhalif milletvekilleri için yasama dokunulmazlığı anlam ve güvencesini kaybeder. Bunun sonucu ise, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasından acı olur.
Yasama dokunulmazlığı, hak ve yetkileri baskı altında kalmadan, serbestçe kullanabilmelerini sağlamak adına Milletin temsilcilerine tanınan bir imtiyaz olduğundan, milletvekilliği devam ettiği sürece geçici dokunulmazlığın sağladığı koruma da devam edecektir.
Sıfattan kaynaklanan bu imtiyaz bir prensip olup, bazı istisnaları bulunmaktadır. Milletvekili, dokunulmazlık ayrıcalığını kötüye kullanmamalı, suç işleme ve meydan okuma aracına dönüştürmemelidir. Çünkü yasama dokunulmazlığı, milletvekillerine şahsi değil, sıfatı, sorumluluk, hak ve yetkileri nedeniyle tanınmış bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalık, Milleti temsile destek veren bir ayrıcalık olmakla birlikte, şahsi istek ve inançlar doğrultusunda cebir-şiddete ve tehdide yol açan eylemelere destek vermez. Bu kötüye kullanımın ortaya çıktığı, alışkanlık haline dönüştüğü ve hukuk kurallarının sürekli çiğnendiği aşamada Meclis, milletvekilinin dokunulmazlığının devam edip etmeyeceğine gecikmesizin karar vermelidir. Belirtmeliyiz ki, hangi milletvekilinin hangi suçlama ve dosyadan dolayı dokunulmazlığının kaldırılacağı konusundaki takdir ve değerlendirme yetkisi Meclis Genel Kuruluna aittir.
Milletvekili, dokunulmaz olduğunu düşünerek her istediğini söylemek ve yapmak hakkına sahip değildir. Milletvekilliği geçici dokunulmazlığının iki sınırı vardır; ilki, milletvekili sıfatının bitmesi ve ikincisi de Meclis Genel Kurulu tarafından dokunulmazlığın kaldırılmasıdır. Milletvekili, hukuku gözetmelidir, ancak bu iki hususu da mutlaka dikkate almalıdır. Aksi halde, suça konu teşkil edebilecek eylemlerin sonuçlarına katlanmak kaçınılmaz olabilir.