Türkiye bir ateşten gömlek giymiş...

Türkiye, çalışanıyla, emeklisiyle zor günler geçiriyor.

Türkiye tarımı bitik, hayvancılığı ölük, sanayi tesisleri satılmış durumda...

Eğitimde Papua Yeni Gine bizden ilerde...Sağlıkta reform, devrim denilse de, eylem halka inmiyor...

Süs, kozmetik ürünlerine verilen para ülkeyi yıkıma götürüyor...

Dünyanın gıptayla izlediği bağ ürünleri, üzümlerimiz varken Şili'den üzüm dışalımı yapıyoruz. Bunun adı tecimsel özgürlük olsa da, savurganlıkla eş anlamlı. Şili üzümü ABD Dolarına bağlı; yemeyen ölür mü bu iri taneli, tadsız üzümü ?

Her ilimizde üniversite var. Bazılarında devlet üniversiteleri yanında vakıflara bağlı olanlar da açıldı. Fakat düşe kalka yol alınıyor. Nitelik yerlerde sürünüyor.

Hemen her ilçede hiç olmazsa bir iki meslek yüksek okulu açılmış durumda . Fakat MYO ülke koşullarına uygun eleman yetiştiremiyor. Ders verenler hep tartışma konusu oluyor. Eğitkenler zayıf olunca, öğrencinin nasıl olacağını bilmek için kahin olmağa gerek yok.

Paramızın değeri sürekli düşüyor. 1950'lerde '' Bulgar parasıyla 5 kuruş etmez,'' denirdi. Bugün Bulgarlar Edirne'den alıyorlar gıda maddelerini, giyim kuşam mallarını. Çünkü 1 Leva karşılığında 3 TL alıyorlar.

Yunan parası Drahmi de, TL karşısında değer kazanıyor. Adalardan gelip İzmir'de, Ayvalık'ta bizim ürünlerimizi alıp memleketlerine götürüyorlar.

Zor günler geçiriyoruz.

Ne zaman rahat yaşadık ki !

Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet ?

İç ayaklanmalar, darbeler,dış saldırılar, bitmez tükenmez savaşlar yüzünden kalabalık ordular besleme zorunda oluşumuz, ağır vergiler, göçlerle kalabalıklaşan anayurt toprakları…

Geçer, bu günler de geçer. Elbet iz bırakarak...

Ne yapmalı ?

Bu ortamda iyimser olmak zor olsa da karamsarlığa kapılmamak gerekiyor. Tarıma önem vermeliyiz. Çocuklarımızın eğitimine daha fazla eğilmeliyiz. İlgi ve sevgiyle...

Bu konuya yine döneceğiz...

.......................................... 18 Ağustos 2018. Ürgüp