1946 SONRASI VE GÜNÜMÜZDE SİLAHLANMA

İkinci Dünya Savaşı bitmiş, 1946 dan sonra oluşan doğu ve batı bloku dünyayı iki kutuplu hale getirmiş bu durumda silahlanma yarışını başlatmıştır. Bu durum 1990 yıllarına kadar devam etti doğu blokunun lokomotifi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin dağılması ile birliğe bağlı ülkeler bağımsızlıklarını ilan ederek, bu blokun zayıflamasını gerçekleşmiş oldu.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin 1946 ve sonrası Türkiye üzerinde bazı hesapları ve talepleri vardı başta İstanbul Boğazının kontrolünün kendilerinin de dahil edilmesi boğazlar üzerinde hak sahipliği iddia ederken Kars ve Ardahan nın kendi toprakları olduğunu ve verilmesi gerekir diye Türkiye yi sıkıştırıyordu. Bu durum karşısında Türkiye iki kutuplu dünyada kendisine bir yer bulmak üzere NATO ya üyelik başvurusunda bulunmuş 1950 yılında Kore Savaşına dahil olarak, ödediği bu bedel karşısında NATO üyesi olmuştur. Ardından Füze krizi olarak bilinen SSCB nin Küba ya füze yerleştirmesi sonucunda ABD Türkiye aynı mihman da füzeler yerleştirmiş sıcak savaşın bir kıvılcım ile çıkmasına ramak kalmıştır. Bu olaylar sonrasında SSCB nin Türkiye üzerindeki istekleri soğumuş ve günümüze gelinirmiştir.

ABD 11 Eylül olayları ile birlikte kendisine yeni bir düşman belirlemiş, terörü bahane ederek birçok İslam ülkelerini teröre destek verdikleri gerekçesi ile suçlamış veişkal etmiş Afganistan, Irak ve Suriye de milyonlarca sivil insanın ölümüne neden olurken, orta doğuda kaosa neden olmuş, bu bölgede birçok terör örgütünün doğmasına yol açmıştır. Bölgede İsrail in güvenliğini sağlamak, yayılmacı politikasına sürdürebilmesi için her türlüğü desteği vermiştir. Öyle ki 11 Eylül saldırılarının ABD tarafından daha önceden bilgisi olduğu buna önlem almadığı gerçeğini birçok insan dile getirmiştir. 11 Eylül saldırısında komik deliler öne sürmüşler, binalara çarparak alev topu olan ve binaların tamamen yanması ve yıkılmasına rağmen bazı ülke vatandaşı olan ve terörist olarak belirtilen kişilerin pasaportlarını bulduklarını belirtmişlerdir. Böyle bir çarpma sonucunda çıkan yangında hiçbir şey geriye kalmazken pasaportun yanmaması ilginç değil mi?

Günümüze geldiğimizde ise, ABD ve birçok ülke geçmişte yaptıkları gibi Türkiyenin Milli Savunma hamlesini engellemek için açık dan ve gizli olmak üzere ambargouygulamışlar uygulamaya devam etmekteler. Ülkemiz bu durum karşısında yerli ve milli silahlarını geliştirmiş kendi kendine yeter hale gelmek içinde çalışmalarına devam etmektedir.

Geçtiğimiz günlerde ABD, İngiltere ve Avusturalya savunma işbirliği anlaşmasına varıyorlar esas bu işin içinde Fransa da olması gerekirken birden Fransa oyunun dışına itiliyor Fransa ve ABD e arasında Büyükelçi çekme krizine neden oluyor, ABD Fransa nın gönlünü almaya çalışsa da başaramadı. Fransa durur mu hemen harekete geçerek Yunanistan ile bir savunma anlaşması yapıyor üç adet firkateynin Fransa da üretilerek Yunanistan a verilmesine onay veriyor. Yani etrafımız çevreleniyor ABD nin Yunanistan da kurdukları üstler ve Fransa nın Yunanistan a silah vermesi veya satması. İşte bu mihmanda Uzakdoğu da aynı durum yaşanıyor amaç Çini çevrelemek, bu politikalarda haliyle silahlanmayı beraberinde getiriyor.

Dünya bu durumdayken, ABD de başta olmak üzere birçok ülke Türkiye ye ambargo uyguluyor. Bunları anlayabiliriz kendi kendine yeter olmaya çalışan bir ülkeyi durdurmak için elinden geleni yapıyorlar, ya içerdekilerine ne demeliyiz; Bir Millet Vekili çıkıyor Türkiye Doğu Akdeniz de yayılmacı diyor, bu şahsın Karabağ savaşında akıllara ziyan bir açıklaması vardı hatırlarsınız.

Yerli ve Milli olmak dileklerimle.

28.09.2021

İhsan BİÇKİN