2025 Kitap Rafları

2025 Kitap Rafları

Bu yılın sonlarına gelirken raflarda yerini alan yeni kitaplara şöyle bir baktım. 2025 yılında ne kadar çok yeni kitap basılmış. Ayşe Kulin’den, Mustafa Kutlu’dan, Zülfü Livaneli’nden ve Şermin Yaşar’dan yeni eserler geldi. Dürüst olayım yeni çıkan eserlerden, Mustafa Kutlu’nun Ezanı Beklerken ile Şermin Yaşar’ın Altı Harfli Bir Tatlı eserinden haberim yoktu. Daha sonra öğrendim ve okunacaklar arasına aldım, özellikle Mustafa Kutlu’nun eserini merak ediyorum. Bu iki yazarımızın kitaplarından sonradan haberdar olsam da… Ayşe Kulin’in Aylardan Kasım Günlerden Perşembe eseriyle Zülfü Livaneli’nin Bekle Beni eserinden haberdardım. Şimdi bu iki kitap hakkında kısaca düşüncelerimi yazacağım:

Aylardan Kasım Günlerden Perşembe: Son kitabıyla beraber Ayşe Kulin’in dört eserini okumuş bulunuyorum, genel olarak kalemini sevdiğim bir isimdir. Sevdalinka romanını, Hayat ve Hüzün otobiyografi eserlerini okumuştum. Ayşe Kulin’in yazma konusunda sınırlarını zorladığını, her bir eserinde bir tık daha fazlasını yazdığını düşünüyorum. Sadece dört eserini okuyarak, net bir şekilde diyemem ama düşüncem bu yönde. Sonuçta otobiyografi yazmak kolay değildir. Otobiyografisini geçtim, Mustafa Kemal Atatürk’ün biyografisini yazmak, biyografi eseri birinci şahıs anlatımını kullanarak otobiyografi eseri okuduğumuzu hissettirmek hiç kolay değil. Evet, eserimizde Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluğunu, gençliğini, hasta zamanlarını okuyoruz. Hem de onun anlatımıyla. Ben kitabı çok beğenmiş ve iki gün içinde bitirmiştim. Yani kitabın akıcılığından bahsetmeme gerek yok gibi? Gördüğüm habere göre, ne kadar doğru olduğundan emin olmayarak yazarımız bu eseriyle yazarlığa noktayı koymayı düşünüyormuş. Eğer doğruysa haber, güzel ve iddialı bir eserle noktayı koymuş olur. “Hayaller gerçekleştirmek için kurulurdu, her ne kadar zor, hatta çılgın dahi olsalar” (syf 105)

Bekle Beni: Bu kitabı alayım, okuyayım diyene kadar birçok olumsuz yorum görmüştüm. Bu olumsuz yorumları yapanın geneli Zülfü Livaneli’nin sıkı okurlarından olduğunu düşünüyorum. Bekle Beni’yle beraber sadece üç eserini okudum ben, diğer okuduğum eserleri Serenad ile Balıkçı ve Oğlu’ydu. Okuduğum ilk iki eseri düşününce Bekle Beni’de bir farklılık var. O farklılık ise sırf yazar anlatımı olması. Diyaloglarla anlatma çok az, olan diyalogların sonunda dedi ifadesi bulunuyor. Artık romanlarda anlatılmaz, gösterilir. Göstermek için de diyaloglar kullanılır. Bu yazım tarzını ilk kez mi denedi, önceki eserlerinde de denemişliği var mı bilmiyorum ama farklı bir tarz denemek istediğini düşünüyorum. Yalnız genel olarak bir yazarın anlatımı olmasına rağmen gerçekten akıcı bir anlatımı var. Kitabı okumaya başladığımda biraz elimde dolanıp dursa da konuya hâkim olunca hızlıca bitirdiğim bir kitap oldu. Konusu ise Selim’le Leyla’nın lise aşklarıyla başlayan eser, zorlu günlerle devam ediyor. Açıkçası kitaptan spoiler vermekten çekindiğim için yazmak istemiyorum. Zaten düşüncelerimi dile getiren bir yazı yazmak istemiştim. “Hayat bir çiçek dürbünü gibi, her sallayışta bambaşka resimler çıkarır karşına” (syf 82)