23 Aralık Dünya şehit çocuklar günü yaklaşıyor
Dünyanın Unuttuğu Çocukların Sessiz Çığlığı
İnsanlık bazen bir fotoğraf karesinde, bazen bir annenin gözlerinde, bazen de toprağa düşmüş küçük bir ayakkabının sessizliğinde sınanır.
23 Aralık…
Takvimlerde sıradan bir gün gibi görünür ama yeryüzünün vicdanı için bu gün, şehit çocukları hatırlama ve hatırlatma günüdür.
Çünkü bugün, dünyaya şu soruyu tekrar sorar:
“Gerçekten çocukları koruyamayan bir medeniyet, medeniyet midir?”
Çocuklar En Çok Nerede Şehit Olur?
Savaş meydanlarında değil…
En çok dünya liderlerinin sessiz kaldığı masalarda, kararların ertelendiği salonlarda, “öncelikler” listesinde adı geçmeyen yerlerde…
Bir çocuğun şehadeti;
bir bombanın düştüğü an değil,
insanlığın duyarsızlığının zirve yaptığı andır.
Bugün Gazze’de, Yemen’de, Suriye’de, Sudan’da, Arakan’da ve dünyanın başka coğrafyalarında çocuklar sadece kurşunla, bombayla değil;
açlıkla, korkuyla, travmayla, susuzlukla, yalnızlıkla da şehit oluyor.
Ve dünya, bu sessiz çığlıklara alışmak gibi korkunç bir hatanın içine sürükleniyor.
İstatistikler Değil, Yarım Kalan Hayatlar…
Rakamlar bize “kaç çocuğun öldüğünü” söyler.
Ama biz şunu sorabilmeliyiz:
Kaç çocuk yaşayamadı?
Okul çantasıyla değil, kefeniyle buluşan çocuklar…
Oyuncağı olmayan, bombanın sesini ninni zanneden çocuklar…
Bir gün büyüyüp anne olamayacak kızlar, baba olamayacak oğullar…
Onların adı istatistik değildir.
Onlar yarım kalmış gelecektir.
Düşünelim:
Bir çocuğun kalbi bir kere durduğunda, aslında insanlığın kalbi kaç kere durmuştur?
Dünya Bu Çocuklara Neden Borçludur?
Çünkü çocuk, savaşın tarafı değildir.
Çocuk, bir milletin askeri değildir.
Çocuk, bir rejimin savunucusu değildir.
Çocuk yalnızca…
oynaması, gülmesi, öğrenmesi ve yaşaması gereken bir emanettir.
Emanet…
İşte bu kelime, insanlığın en ağır yüküdür.
Bu yüzden dünyadaki her ülke, her lider, her toplum, her birey; bugün çocuklara karşı imtihan edilmektedir.
Ve bu imtihanın sorusu açıktır:
“Emanete sahip çıktın mı?”
İslâmî Bakış: Bir Çocuğun Canı, Bir Âlemdir
Kur’ân, “Bir canı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir” der.
Bu hükmü okurken çoğu zaman yetişkinleri düşünürüz.
Ama en çok çocuklar için nazil olmuştur aslında…
Bir çocuğun toprağa düşen bedeni,
bir milletin vicdanına saplanan kılıçtır.
Bugün şehit olan çocuklar;
dünyanın kirine bulaşmadan Rablerinin rahmetine koşan
masum şahitlerdir.
Bu yüzden Müslümanın kalbi, herhangi bir ülkenin değil,
önce mazlumun yanında durur.
Sınırların değil, vicdanın izinden gider.
Toplumsal Mesaj: Sessizlik, Şiddetin En Büyük Ortaklığıdır
Açık bir gerçek var:
Bir zulme sessiz kalan, ona ortak olur.
Bu yüzden 23 Aralık sadece yas günü değildir;
uyandırma günüdür.
Farkındalık oluşturmanın,
Toplumu bilinçlendirmenin,
Medyayı harekete geçirmenin,
Sivil inisiyatifleri örgütlemenin
günüdür.
Bugün bir çocuğun acısı, yarın dünyanın karanlığı olur.
Peki Ne Yapabiliriz?
Bazen bir insan, bir dünyanın kaderini değiştirir.
Bir makale yazmak…
Bir paylaşım yapmak…
Bir kampanyaya destek olmak…
Çocukları koruyan sivil projelere katılmak…
Yetimlere yardım etmek…
Mazlum coğrafyalar için üç cümle dua etmek bile…
Vicdanı diri tutar.
Diri vicdan ise zulmün en büyük düşmanıdır.
Unutmayalım:
Dünya kötü insanların sessizliğinden değil,
iyi insanların suskunluğundan karanlığa gömülür.
23 Aralık Bir Tarih Değil, Bir Emanettir
Bugün, dünyaya mesajımız nettir:
“Çocukları koruyamadığımız bir gelecek kabul edilemez.”
23 Aralık,
unutanlara hatırlatmak,
suskunlara ses olmak,
mazlumlara “yalnız değilsiniz” demek için
bir fırsattır.
Çünkü bir çocuk ağladığında,
aslında bütün bir insanlık hıçkırır.
Bir çocuk şehit olduğunda,
bütün insanlık mahcup olur.
Ve biz, bu mahcubiyeti taşımayacak kadar
büyük bir ümmetiz...