ADALET, ÖFKE VE DENGE
Kapadokya’yı ziyaret eden iki Japon turist, geçtiğimiz hafta Göreme beldesi Zemi Vadisi’nde insanlık dışı bir saldırıya maruz kaldı. Bölge halkı olarak hepimizin misafiri olan, henüz 22 yaşındaki bayan turistlerden Mai Kurkiharac’ın hunharca öldürülmesi, Hoshie Teramatsu’nun da ağır yaralanmasından dolayı hem derin üzüntü, hem de büyük bir mahcubiyet duyduk. Çünkü canları, malları, onurları bize emanet olan bu misafirlerimizi maalesef koruyamadık, ev sahipliği görevimizi gereği gibi yerine getiremedik.
Her yıl farklı ırk, din, düşünce, dil ve renkten milyonlarca insanın huzur ve güven içinde konakladığı Kapadokya bölgesinde yaşanan bu münferit üzücü olay umarım son olay olur. Bu arada saldırı sonucu vefat eden Mai Kurkiharac’ın ailesine başsağlığı; yaralanan Hoshie Teramatsu’ya da acil şifalar diliyorum.
Bu vahim olayın ardından en büyük tesellimiz ise yaralı turist Hoshie Teramatsu’nun hayati tehlikeyi atlatarak ve kısmen sağlığına kavuşmuş olarak, ambulans uçakla ülkesine gönderilmesi olmuştur.
Diğer yandan, üzücü olayın ardından ilk gözaltına alınan şüpheli M.V.D’nin tutuklanması ve ardından olayla ilgisinin olmadığı anlaşılarak serbest bırakılması, yaralı turistin şüpheliyi teşhisteki yanılgısı, soruşturmanın güvenilirliği ve hukuka uygunluğu açısından akıllarda bir çok soru işareti oluşturdu.
Ancak, kolluk güçlerinin seri, kararlı ve titiz çalışmaları sonucu, olayın birkaç gün içinde aydınlatılarak, gerçek fail olduğu ve suçunu itiraf ettiği açıklanan şüpheli F.U’nun yakalanması, suça dair somut delillerin ele geçirilmiş olması da yüreklere su serpmiştir. Ancak şunu unutmayalım ki, bu noktada dahi F.U. hakkındaki son kararı yargı söyleyecektir. Çünkü kesinleşmiş yargı kararı olmadan hiç kimse suçlu ilan edilemez. Ceza yargılamasında asıl amaç maddi gerçekliğe ulaşmak olduğu için, bazı hallerde sanığın suçunu itiraf etmiş olması bile tek başına mahkûmiyet kararı vermek için yeterli değildir. Gerçek suçlunun tespiti ve hak ettiği cezayı alması en büyük temennimizdir. Bu nedenle olayın bundan sonraki yargı safhasında ne tür gelişmeler olacağını hep birlikte izleyip göreceğiz.
Olay hem Kapadokya bölgesinde hem de Türkiye ve Japonya’da büyük yankı uyandırdı. Onlarca yerli ve yabancı gazeteci gelişmeleri anında ülkelerine ve dünyaya duyurdu. En başta bölgedeki insanlarımız olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve ilgili resmi makamlar bu vahim hadiseye karşı samimi ve yürekten tepkilerini ortaya koydu. Ölen ve yaralanan turistlerin ailelerinin ve Japon halkının acı ve üzüntülerine ortak olundu. Sosyal medyada olaydan dolayı üzüntü ve özür beyan eden sayfalar açıldı.
Üzerinden on günden fazla bir süre geçen bu acı olaya bugün daha bir soğukkanlı ve mantıklı olarak dönüp bakmanın, her yönüyle sağlıklı bir değerlendirme ve tespit yapmanın zamanı gelmiştir. Bu menfur olaydan dolayı herkesin kendi payına çıkartması gereken bazı dersler ve ödevler olduğu muhakkaktır. Bu konudaki tespitlerimi siz değerli okurlar ve kamuoyu ile paylaşmayı ve tartışmaya açmayı şahsen bir görev addediyorum.
1-      Turizm sektöründeki ve turistik bölgelerdeki turistlerin güvenliğine yönelik risk faktörleri yer, zaman, insan unsurlarını da kapsayacak şekilde en ince detayına kadar belirlenmeli; bu konudaki mevcut veriler değişen şartlara göre güncellenmelidir.
 
2-      Sağlıklı ve güvenli turizmi tehdit eden ve bu sektöre adeta bir kanser tümörü gibi yapışan uyuşturucu, fuhuş, kumar ve dolandırıcılık gibi yer altı dünyasına mahsus karanlık unsurlarla etkili, kararlı ve donanımlı mücadeleye aralıksız devam edilmelidir.
 
3-      Kapadokya bölgesinin kendine has doğa, inanç ve kültür turizmi niteliği dikkate alınarak yerli ve yabancı misafirlerimizin seyahat, konaklama, alışveriş, ziyaret yerlerinde hem istihbarat faaliyetler artırılmalı, hem de etkin ve caydırıcı güvenlik önlemleri alınmalıdır.
 
4-      Suç ve suçlu ile mücadele ne kadar önemli ise bu mücadeleyi yürütürken masum insanların onurlarının ve özgürlüklerinin korunması da aynı derecede önemlidir. Gerek kolluk güçlerinin, gerekse adli makamların bu konuda duygusal ya da aceleci davranmak gibi bir lüksleri yoktur. Bir suçun “fail-i meçhul” kalması ne kadar adaleti ve kamu vicdanını yaralarsa, masum bir insanın acelecilik ya da duygusal yaklaşımla “suçlu” ilan edilmesi de aynı şekilde adaleti ve vicdanları yaralar. Bu konuda kolluk güçlerinin, adli makamların,  medyanın ve bireylerin de mümkün olduğunca olaylara peşin yargıdan uzak, mantıklı, sağduyulu ve soğukkanlı yaklaşması gerekir. Aksi halde suça ve suçluya duyduğumuz öfke, küçük bir yanılgı ve yanlış bilgi sebebiyle masum bir insanın hayatını madden ve manen yok etmemize sebep olabilir.
 
5-      Olay sebebiyle ilk yakalanan şüpheli hakkında sosyal medyada adeta linç çağrısı içerikli paylaşımlar yapan insanlar, bu kişinin masum olduğu anlaşılınca acaba ne hissettiler? Hepimiz bir an için kendimizi o masum insanın yerine koyarak, empati yaparak kendi payımıza da dersler çıkarmalıyız.  
 
6-      Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti konuk eden Kapadokya bölgesinin merkezi olan Nevşehir’de 1997 yılından 2013 yılına kadar tam 16 yıldır bir  “İl Kültür ve Turizm Müdürü Vakası” yaşanmaktadır. İl Kültür ve Turizm Müdürü Veleddin Birsöz bu süre zarfında tam 35 kez il dışına tayin edilmiş ve her defasında mahkeme kararı ile geri dönüp gelmiştir. Siyaset, bürokrasi, yargı üçgeninde yaşanan, inanması güç ve Guinnes rekorlar kitabına girecek denli trajikomik bir hal alan bu olaya gerekirse yasal düzenlemeyle acil bir çözüm bulunmalıdır.
 
7-      Valiliğin öncülüğünde, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, yerel yönetimler, turizm sektöründeki sivil kuruluşlar, seyahat acenteleri, yerel işletmeler, jandarma ve emniyet birimleri arasındaki koordinasyon ve bilgi akışı en üst düzeyde ve kalıcı olarak sürdürülmeli; gerekli idari düzenlemeler ve güvenlik tedbirler zaman geçirilmeden alınabilmelidir. 
 
8-      Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki, hangi konumda olursak olalım özümüzde, sözümüzde, hareket ve kararlarımızda adaletli olmak için öfkeden, kinden, duygusallıktan, temelsiz şüpheden (zan), ön yargılardan uzak olmak; somut maddi delillerle, analitik düşünceyle, bilimsel verilerle, hak, hukuk ve mantık kurallarıyla hareket etmek; sağduyulu, soğukkanlı ve aklıselimle düşünmek zorundayız. Aksi halde hak ve adalete hizmet edeceğiz diye anarşi ve kargaşaya hizmet ederiz.
                20.09.2013
Mehmet BİÇER