Atkıyı Kesmek
Hava soğuktu
Bir an önce okudukları medreseye yetişmek, bu soğuktan kurtulmak istiyorlardı.
Fakat umdukları gibi olmadı
Hafiften başlayan rüzgâr hızını artırıyor, öğrencileri üşüttükçe üşütüyordu.
Birinde atkı vardı
Atkıyı kafasına sararak soğuğun etkisini azaltmak istiyordu
Fakat bu durumda arkadaşı ne yapacaktı?
Onun üşümesine de gönlü razı olmuyordu
Karar verdi; atkıyı ortadan ikiye kesecek, arkadaşı ile paylaşacaktı.
Atkıyı eline aldı
Bıçağını çıkardı
Fakat atkının yeni ve güzel olduğunu gördü, kararsız kaldı, onu kesmeye kıyamadı.
Atkıyı kesmeden yollarına devam ettiler
Bin bir meşakkatten sonra medreseye ulaştılar
O gün dinlendiler
Ertesi gün dersler başladı. İlk derste başından geçenleri ve ‘atkı’ olayını hocaya anlattılar.
Hoca sessiz kaldı, yorum yapmadı.
İkinci derse girdiler
Dersi can kulağı ile dinlediler
Hocanın, “sorusu olan var mı?” sözü üzerine iki arkadaştan biri söz aldı;
“Hocam, Müslümanlık nedir?” diye sordu
Hocanın cevabı net ve kısaydı;
“Müslümanlık, atkıyı kesmekti” diye cevapladı
Her şeyi anlamışlardı
Evet, Müslümanlık atkıyı kesmekti
Fakat bunu yapmamış, yapamamışlardı
…
Bunu günümüze uyarlayabiliriz
Günlük hayatımızda bunun bin bir türlü örnekleri karşımıza çıkar.
Kendimize göre sebepler bulur, haklı olduğumuza inanır ‘atkıyı kesmekten’ kaçınırız.
Fakat
Bizimle muhatap olan insanlar da aynısını yaptığı için Müslümanlığın emretmiş olduğu, yardımlaşma ve dayanışma gerçekleşmez.
Mal, para, menfaat vb. öne çıkar
Bizi engeller
Birbirimizi sevmemize, yardım etmemize, kardeşlik duygularının gelişmesine mani olur.
Tüm bunlardan sonra da başlarız şikâyete;
“Toplum bozuluyor
Birbirimize güvenmiyoruz
Eskiden insanlar birbirine daha çok bağlı imişler” vb. şikâyetleri arka arkaya sıralar, bizim bu olaylardan bigâne olduğumuzu düşünür
‘Atkıyı kesmekten’ kaçındığımızı
Aklımıza dahi getirmeyiz…