Başkanlık Sistemi Mi ?

                                         BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ?

     Birkaç gün önce bir yerel haber sitesinde “Nevşehir'de Vatandaş Başkanlık sistemi için ne dedi?” röportajını izledim. Tabi ki, insanlar bilebildikleri kadarıyla kendi tercihlerini açıklıyordu. Bu konuda biraz da ben zihinleri karıştırayım istedim.

      Aslında iki tip rejim var dünyada, bunlardan biri diktatörlükler ve otoriter rejimler ki bunlar demokratik rejimler olarak kabul görmez. Bunlar tartışma konusu değildir. Bir diğeri ise demokratik rejimler ki, kendi içinde başkanlık sistemi ve parlamenter sistemler ile bu ikisinin melezi yarı başkanlık sistemidir. Türkiye’de uygulamada olanı ise parlamenter sistemdir. Yıllardan beri tartışılan şey, parlamenter sistem ile yola devam mı, yoksa bunu terk edip başkanlık sistemine geçelim mi, sorusudur. Hadi başkanlık sistemi olmadı, yarı başkanlık sistemine mi, geçelim sorusudur.

     Burada, okuyucuları bilgi yoğunluğu içinde bunaltmak istemiyorum. Fakat asıl, sorulması gereken bir soru var: İnsanlar niçin sistem değiştirmeyi isterler? Bunun üç tane temel gerekçesi bulunuyor bildiğim kadarıyla.

     1-Daha fazla demokratikleşme,
     2-Ekonomik büyüme ve gelişme,
     3-İstikrarın devam etmesidir,
 
     Fakat, önemli de bir endişe var ki, sadece karşı çıkanlarda değil; benzer endişeler mevcut sistemi beğenmeyenler de bile var. Bu endişeler genellikle 3 noktada toplanıyor:
 
     1-Sistem değiştirmek, öyle akşamdan sabaha değişecek, boyacı küpüne daldırıp çıkarılacak bir durum değildir. Uyumsuzluk olacak mı olmayacak mı sorusudur.
     2- İstersek yapabileceklerimizi mevcut parlamenter sistemlerde de yapabiliriz. Durup dururken niye sistem değiştiriyoruz, sorularıdır.
     3-Daha fazla demokrasi gerekçesi ile parlamenter sistemi bırakıp başkanlık sistemine geçeyim derken; acaba, elimizdeki demokrasiyi de kaybeder miyiz, endişesidir. Bu bir bakıma, halk deyimi ile “dimyata pirince giderken evdeki bulgurdun olma” endişesidir. En çok karşı çıkma da bu noktada toplanıyor.
 
     En son söyleyeceğimi şimdiden söyleyeyim mi? Beklentinizi dört dörtlük karşılayacak, her derde deva bir sistem bulunmuyor. Varılacak hedefe, parlamenter sistem ile de başkanlık sistemi ile yarı başkanlık sistemi ile de varılması mümkündür.  Ayrıca, kaygıları bütünüyle giderecek hiçbir sistem de bulunmuyor.  Yani, şu sistem olursa demokrasi bereketi içerisinde oluruz, diyecek bir sistem bulunmuyor dünyada. Ne demek bu? Kötüye gidecek bir durum olacaksa şayet, ister parlamenter sistem, ister başkanlık sistemi isterse yarı başkanlık sistemi olsun her üçünde de bu risk her zaman bulunuyor. Bu biraz da yine halk deyimi ile “kantarın topunun ne kadar kaçacağına” bağlıdır.
 
     Konuyu biraz daha açmaya çalışırsam; aslında her 3 sistem de demokratik rejimlere uygundur. Bunlar arasında iyi-kötü ayırımı yapmak zordur. Her birinin artıları yanında eksileri de bulunmaktadır. Yani ideali hangisi, diye bir sorunun cevabı yok gibidir. Sistem tıkır tıkır işlediği, krizler yaşatmadığı, tıkanmalar oluşturmadığı oranda her üçü de iyi sistemdir. Şu iyi bilinmelidir ki, herhangi birini uygulayan hiçbir ülkede de krizsiz süreç görülmemiştir. Başkanlık sistemini en iyi uygulayan, ABD’de bile sistemden kaynaklanan krizlerin yaşandığı olmuştur.
      Peki her sistem kendi içinde aynı özellikte midir? Kesinlikle hayır. Farklı farklı başkanlık sistemleri olduğu gibi, birbirine benzemeyen parlamenter sistemler, bir birine benzemeyen yarı başkanlıklar bulunuyor. Fakat, dünyada en başarılı başkanlık sistemi ABD’de bulunuyor. Zaten başkanlık sisteminin ana vatanı Amerikadır. Kosta Rika, Venezuela, Kolombia ve Peru başkanlık sistemleri idare eder nitelikte başarılı. Diğer başkanlık sistemlerinin çoğunluğu demokrasiden uzaklaşmış, otoriter rejimlere dönüşmüştür. Mesela, Güney Amerika ülkeleri, Afrika ülkelerin bir kısmı, Ortadoğu ülkeleri, Uzakdoğu Asya ülkeleri, bazı Orta Asya Türk Cumhuriyetleri böyledir.  Parlamenter sistemi veya yarı başkanlık sistemlerinde uyumsuzluk daha az gibidir. Parlamenter sistemi uygulayan ülkeler, mesela Türkiye dahil, çoğunluğu Avrupa Birliği ülkeleridir. Yarı başkanlık sistemini en iyi uygulayan Fransa’dır. Fransa kadar olmasa da biraz da Rusya başarılı sayılıyor.
     Zaman zaman önemli bir hata daha yapılıyor. Osmanlıda başkanlık sistemi vardı, deniyor. Türkiye’de parlamenter sistem, cumhuriyet dönemiyle başlamıyor. Ondan tam 47 yıl önce Osmanlı’nın son dönemlerindeki tercihidir. Zaten tüm dünyada parlamenter sisteminin kökeninde, halkın seçtiği bir meclis yoluyla kralın ya da bizdeki haliyle padişahın yetkilerini sınırlamak amacı vardı.