Bir Çınar: Ergün Altun


   58 yıl sürecek yaşamının ilk 11 yılını köyde geçirecek, sonra okumak için Nevşehir Merkez Ortaokulu’na kaydolacak, üç sene burada okuyacaktı.
   O yaşlarda bile dengeli ilişkiler kurmuştu
   Fazla aktif değildi 
   Sessizdi, sorulmadan konuşmaz, her işe karışmaz, karıştığı işleri ise sonuçlandırmadan bırakmazdı.
   Başarılı idi
   Öğretmenleri ile iyi ilişkileri vardı
   Ortaokuldan sonra Nevşehir Ticaret Lisesi’ne kaydoldu. Asıl arkadaşlığımız burada başlayacak, ömür boyu sürecek, birbirimizden hiç kopmayacaktık.
   Ülkücüydü…
   Fakat vicdanlıydı da… Hiçbir eyleme karışmaz, kavga etmez, vurmaz kırmazdı. O sadece fikirle mücadelesini sürdürür, tartışmaları kavga ile sonuçlanmaz, bu tartışmalar genelde de sorunsuz sona ererdi.
   Yardımseverdi
   Darda olana yardım etmekten hoşlanırdı. Asla kinci değildi, kendisine yapılan herhangi bir kötülüğü makul bir süreden sonra unutur, üzerine de gitmezdi.
   Liseden sonra okumadı
   Kendi mahallesinde tanıştığı bir kız arkadaşı ile 1979 yılında evlendi.
   Ticarete atıldı.
   Kurduğu tezgâhta plastik malzemeler satmaya başladı.
   Sonra ver elini İstanbul…
   Burada hurda işine girdi
   Fakat kendisine gelen bazı malların ‘hırsızlık malı’ olduğunu fark ettiği zaman, hemen bu işi bıraktı. 
   Önce plastik eşyalar pazarlamaya, sonra da plastik eşyalar üretmeye başladı.
   Doğruydu..
   Doğruluğu şiar edinmişti
   Doğrunun yardımcısı olan Allah; ‘yürü ya kulum demişti’ bir kere…  Çok kısa sürede işinde gelişti, büyüdü, zenginleşti.
   Dört erkek çocuğu olmuştu
   Mutluydu 
   İbadetini yapıyor, zekâtını unutmuyor, sadakayı bırakmıyor, beş vakit namazını asla terk etmiyordu.
   O hayatı sevmişti, hayat da onu…
   Dur durak bilmiyor, çalışıyor, didiniyor, doğru yoldan da ayrılmıyordu.
   Fakat sayılı olan nefes, yavaş yavaş tükeniyordu
   57 yaşında beyin tümörüne yakalanacak, bir buçuk yıl sonra da hayatını kaybedecekti.
   O, yaşamını kaybetti
   Yaşam da onun gibi bir değeri…
   Yolun açık, mekânın cennet olsun Kardeşim…