Bir İnsan Öyküsü ..  
Ve yine nurtopu gibi binlerce insan düştü gökyüzü derinliklerinden yeryüzü toprağına... Birçoğu dalacaktı dünyanın birgün bir üfürüşle yerle bir olacak seyrine, birçoğuda gece gündüz Rabbini tesbih ederek varacaktı O'nun vaddettiği cennetine..

Yaratılış mayası aynıydı bu iki yolda yürüyecek insanın. Ama ne var ki seçtikleri yola istinaden onlara eşlik edecek yoldaşlar farklı.. Kaderi insandı, hesabı insandı ve insan insana başlı başına bir imtihandı. Kimi cesurdu, kimi korkak, kimi çalışkandı, kimi tembel, kimi aklını kullanırdı, kimi akıl varlığından bihaber, kiminin her saniyesi şükür, kiminin ziyan, kimi mal-mülk peşinde kimi Rıza-ı İlahi, kimi dünyanın seyrüsefasına istekli, kimi ahirete..

Gerçekten ne çok yüzü vardı insanın! İnsan ki; yaratılmışların en mükemmeliydi. Yüce Yaratıcı öyle muhteşem tasarlamıştı ki her bir zerresini, yarattığı sayılamayacak kadar varlık içinde tek ona yüklemişti akıl ve iradeyi.. Buna karşılık çok bir şey istememişti Rahman. Emrettiği şey okumasıydı insanın."Yaratan Rabbinin adıyla okuması." Ama insan ! Ah insan ! Ziyanda insan ! Reddetti okumayı, kabule layık görmedi okumayı, bıraktı bir kenara okunacakları..

Yoldaş edindi adı batasıca şeytanı. Şeytanla doldurdu gözbebeklerini, satır satır okuması gereken kainat kitabına kör etti kendini.. Ne kadarda ziyan etti kendini insan. Oysa en mükemmel şekilde yaratmıştı Rahman. Sadece "oku" demişti. Bir okusaydı, az da olsa bir okusaydı, ve okuyup aklını kullansaydı kurtulacaktı. Yoldaşı melekler olacaktı, yoldaşı iki cihan serveri olacaktı, yoldaşı herşeyin sahibi, yüceler yücesi Allah azze ve celle olacaktı..

Bundan büyük saadet mi olurdu? Ama insan düştü gaflet uykusuna. Cehenneme en kestirme yolu seçti. Aklını kullanmadı. Ve kendisini heba etti. Düşünseydi varacaktı imanın tadına, yeryüzünde de yanmayacaktı, ahirettede. Ah bir düşünseydi insan kulluğun sultanlık olduğunu, baş tacı olacaktı cennet köşklerinde.. Çocuk kalmalıydı insan... Herşeye hayretler içinde bakıp "bu neden böyle, bu niçin olmuş?" diye sorup, düşüneceği binbir soru işaretlerinin cevabını arayacak kadar çocuk kalmalıydı. Ama gittikçe,dünyaya alıştıkça ve gaflet uykusuna daldıkça körleşti insan.

Soru bile sormaz oldu. Alışılmış bir dünya oldu ona, her bir zerresinden hikmet fışkıran dünya.. Bilim adamlarının yaptığı robotlara hayranlık duydu da yanıbaşında duran, her gün binlercesiyle karşılaştığı insana hayret gözleriyle bakamadı insan. Elinde dört-beş topu çeviren insana ağzı açık baktı da, kainattaki gezegenleri ardı ardına sıralayan Yaratıcıya bir dakika tefekkürü çok gördü insan. Eline mikrofon alıp sevda türküleri tutturanlara el çırptı da, gece gündüz zikirle meşgul hoş sesli bülbülleri yaratan Rahman'ı övemedi insan. Sürekli isyan içindeydi insan. Eli kanasa isyan, başı ağrısa isyan, istediği olmasa isyan... Halbuki ne vardı iki elini birleştirip semaya doğru avuçlarını açıp, sağanak sağanak af yaşlarıyla avucunu doldurup Allah'a yakarmakta.. Bunu yapmaktan acizdi insan.

Zavallıydı. Tercih ettiği şeytan elemden başka ne veriyordu kendisine ! Bunu dahi düşünmekten acizdi. Rabbini düşünmeyen biri başka neyi düşünebilirdi ki gerçi ? İnsandı adı, nisyandan türetilen.. Ama keşke unuttuğu şey Rabbi olmasaydı da başka şeyler olsaydı. Şeytanı unutsaydı, dünyayı unutsaydı, şeytana asker olmayı unutsaydı ve dünyaya köle olmayı unutsaydı. Ah ! Bunları bir unutsaydı insan, bir unutsaydı mükafatını ne de güzel verecekti Rahman. İnsan, işte böyle hazırladı ateşini. Küçük bir kıvılcım yetmedi yanmasına, kor istedi. Kor yetmedi günahına, alev istedi. Alev getirmedi kullanmadığı aklını başına, yangın istedi. Ve şimdi sen İnsan, yan ! Yan, cehennemin dinmeyen yangınında ! Yan, aldığın her solukta işlediğin günah kadarınca !

Yan, şükürsüz, fikirsiz kullandığın aklının bedelince ! Yan, Rabbinin yarattıklarına övgüde bulunup Rabbini tesbih etmediğin her saniyence yan !Yan insanoğlu ! Sonunu kendin belirlediğin filmde, buyur cayır cayır yan.. Rabbinin sana vaadettiği sonsuz güzelliklerin tadına varmadan yan... Bak! Etrafında ona kul olduğun şeytan ! Tek seyircin şeytan, tek mutlu şeytan ! Şimdi dönüşün yok insan ! Dünyada sana verilen her dakika bir fırsattı ateşini yakmamaya, ama artık fırsat değil, hesap zamanı. Yan her dakikanda hazırladığın ateşte cayır cayır, mutlu mesut yan.. İşte kaybeden insan öyküsüydü bu.. Ve yine alev topu gibi binlerce insan düştü yeryüzü topraklarından, onlara sunulan nar-ı cehennem ateşine.. 

Ve şimdi bir kez olsun düşünün iyice... Eşiniz çocuklarınız ananız babanız kardeşiniz dostlarınız var mı? Başınızı içine sokacak Sıcacık bir eviniz aşınız var mı ?
Ne işiniz arabanız alacak cebinizde paranızda mı ? Kimseye muhtaç değil dim dik ayaklarınız üstündemisiniz ? Eee daha ne istiyorsunuz ey gafil seni yaradandan...!

Yaratılış gayesini unutarak binmişin bir alamete dalmış gidiyorsun gıyamete şaşkın şaşkın üzerine alınmadan mı hala okuyosun... Şükretmek yok nimetlerine kimi koydun o Yar'ın yerine ağlamayı sızlanmayı bırak etrafına bir bak.Halamı şükretmez görmezmisin yalanları... Tek hakikat ve gerçek ona bağlanmayı.

"ÜZÜMÜN ÇÖPÜ ARMUDUN SAPI DERSEN NEDEN KENDİNE DÖNMESSİN VAKİT HENÜZ ERKEN….

ÖNCE ŞÜKRET HAZMET SONRA FARKET VE NİHAYET BU YOLUN SONU İNAN OLUR CENNET…"

Saygı sevgi ve dualarla....