DİYET

DİYET

Yatma çakal yatağında aslanlar yese seni.

Geçme namert köprüsünden ko aparsın su seni.

Topu topu 103 kişi... Depremzede.. Kapı dışarı edildiler. Cuhapaya oy vermezsen işte böyle olur.

Demek ki neymiş? Yardım, mardım..  Gergef gibi işlenen, ince hesap işiymiş..

Demek ki döktükleri gözyaşları timsah,  ağıtları sahte, ilgi ve alâkaları projeymiş.

Yalan, dolan ve iftira..

Aslında hiç üzülmediler. Aksine,

15 Temmuz da dahil, her bir afeti, etekleri zil çalarak zevkten dört köşe karşıladılar..

Fatura hükümete çıkarken, afetten iktidar kapacaklardı.  Fena yanıldılar.

 Demek ki neymiş?

“Devlet yok sloganı masum değil; art niyetli ve hesap kitap işi.“ Diyenler haklıymış.

Demek ki neymiş?

“Bunlar genel alıcıdır. Bunların karakterinde yaralı parmağa işemek  yoktur. Bir vermiş iseler, on isterler.”  Diyen öngörü haklıymış.

Demek ki neymiş?

“Bu ülkede yangından, selden, depremden iktidar uman  yağmacılar var”  Diyen akıl haklıymış. Demek ki neymiş?

“Bırakın vermeyi; bunlar vermedikleri için de isterler” Diyen tecrübe haklıymış.

Şimdi kalanlardan diyet isteniyor. Utanmaz ve yüzsüzce. Neyin diyeti?

Engelledikleri kentsel dönüşümler yüzünden ölenlerin diyetini.

Kitleler bir zaman kandırılabilir. Veya  zaman zaman da kandırılabilir..

Hatta çok zaman da kandırılabilir. Ama her zaman kandırılamaz.

Depremzedenin suçu, gözünü açmış, gerçeği görmüş olmasıdır...

Ve soruyor:

“Şimdiye dek algı, yalan ve dolandan başka:

Ne verdiler de ne istiyorlar? “