Eleştiriye Tahammülsüzlük...

 Toplum olarak eleştiri , sorgulama , ikaz veya nasihate karşı tepki verir hale geldik .Tabiri caizse halk ifadesiyle burnundan kıl aldırmayan insanlar olduk . İkazı , uyarıyı sevmiyoruz. 

 

Psikolojide bir davranış incelenirken önce o davranışa neden olan temel noktalar irdelenir .Bu davranışımızın kökeninde yatan unsur ne.. Gelişmemişlik , gelişmeye , öğrenmeye karşı isteksizlik , ve herkesin ben bilirim , ben her şeyi bilir , en iyisini yaparım düşüncesi . Mütevazilikten , olgunluktan , sabırdan uzak bir ruh hali . Enaniyet dediğimiz bencilliğin doruk hali aynı zamanda..  

 

Ben söylerim ama bana söylenmesin.Ben yaparsam doğru , Ahmet , Mehmet yaparsa yanlış.. Eleştiririm , hatta hakaret edebilirim ama bana müsbet bile olsa tenkit gelmesin. 

 

Gelişmiş insanların , toplumların incelendiğinde ise farklı davranışlar kümesi görmek mümkün . Bu sadece işini ,inancını , yaşamını , en iyi şekilde yürütmek isteği değil , hatanın söylenmesini de doğru karşılama , doğru bulma göstergesi .  

 

Yapılan hatalar, alınan yanlış kararlar yada uygulamalarda ikaz edilmediğimizde nasıl düzeleceğiz ? Nasıl daha ileri gideceğiz ve bunu düşünen insan sayısı ne kadar ? Bunu düşünebilen insan sayısı , akıllı insan sayısı çok az maalesef..  

 

İnsanların çoğu günü kurtarma , koltuğu kurtarma derdinde.  

 

‘’Koynumdaki akrebi haber verene rahmet’’ fikriyle , olgunluğuyla yaşayamıyoruz vesselam.   

      

 

 

 

Züleyha UYSAL 

Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen