EMEĞİN DEĞERİ

Baki Ulu bir köy çocuğu.

Binbir zorlukla okudu ilk, orta,lisede. Daha ileri gidemedi.

Ailesinin gücü yoktu çünkü. Bir kamu bankasında memur oldu.

Lisede öğrendiği Fransızcaya İngilizce de ekledi.

Sanıyordu ki, Banka Genel Müdürlüğü ödüllendirecek. Yine de çalıştı, çabaladı, yabancı dergilerden çeviri yapar duruma geldi.

Birçok yayına sürdürümcü (abone) oldu; aylığının önemli bölümü onlar için ayrıldı.

Çevirdiği yazıları kamu kurumlarının yayınladığı dergilere iletiyordu.

Bazı yazılara çizimler, fotoğraflar da ekliyordu. Bunlar için masraf ediyordu.

2020 yılında Baki Ulu, artık kendini olgun bir çevirmen, usta olarak görüyordu.

Bir kamu kurumunun adresini buldu.

Bilgisayarda yazdığı yazıyı mail adresiyle iletti. Yanıt hemen geldi. Sevindi Baki Bey.

Demek hala emeğin değerini bilenler vardı. Yazısı yayımlanacaktı gelecek ay çıkacak dergide.

Yazı İşleri Müdürlüğü banka hesap numarası istiyordu.

Bir de vesikalık fotoğraf. İstenilenleri iletti. Umutluydu. Banka çalışanı olarak aldığı aylık yeterli değildi. Acaba, yazısının karşılığı olarak ödenecek para rahatlamasına yardımcı olur muydu?

Bir ay zor geçti. Yine yazılar yazdı, çeviriler yaptı.

Eski dosyaları tarayıp bazı yazılarını bilgisayar ortamında yeniden düzenledi.

Yazısının yer aldığı dergi geldi sonunda.

Sevinçle açıp baktı. Umduğu gibi mizanpaj güzeldi. Yazı önemsenmişti.

Çevirenin adı, adresi, mail adresi yerli yerindeydi.

Ertesi gün banka hesabını inceledi. Hesabına çeviri bedeli eklenmişti: 150 TL.

2020 yılının koşullarında, o yakıp kavuran hayat pahalılığında 150 TL nedir?

Baki Ulu, çevirdiği yazı için ayırdığı zamana acıdı.

İçi buruk, dergiyi incelemeğe başladı.

Yazı İşleri Müdürü…Yayın Sekreteri…Bilim Kurulu Üyeleri (Prof ve Doç çoğu)…

Danışma Kurulu Üyeleri ( Prof ve Doç çoğu)…

Merak etti.

Acaba bu anlı şanlı unvan taşıyan zevat bu dergiyi inceleme zahmetine katlanıyorlar mıydı?

Adları çizelgede olsa da içindeki bir yazıyı okuyorlar mıydı ?

Peki, hiç emek vermedikleri halde, her ay onlara kaç TL para ödeniyordu?

Baki Ulu üşenmedi, erinmedi. Yazı İşleri Müdürü’ne bir yazı iletti be bu soruları yazdı. Yanıt bir gün sonra geldi.

‘’ Ödemeler gizlidir. Bilim ve Danışma Kurulu üyeleri çok değerli uzmanlardır.

Bundan sonra dergimizde yazılarınıza yer verilmeyecektir.’’

Ne bir teşekkür, ne bir içten sevgi, saygı…

Hiçbir anlatım güzelliği olmayan bumbuz bir yanıt. Sıcak bir gündü. Baki Ulu bu yanıtı okuyunca soğuktan titrer gibi oldu. Emek…Emeğin karşılığı…Bedel ? Geçiniz…

………………………………..

Üniversitede öğretim görevlisi Eren Yüce dalgın dalgın Erciyes’i seyrediyordu.

Bir kamu radyosunun yetkilileriyle birlikte dörtçeker lüks SUV’daydılar ve Tekir Yaylası’ndaki göçer konar arıcılarla görüşmeye gidiyorlardı.

Arka koltukta bir dosyanın içinden bazı kağıtlar çıkmıştı. Eren Yüce, birden altalta yazılmış bir çizelgede adını gördü. Karşısında 1 500 yazılı…Merak etti, nedir bu? Tam kağıdı okumağa başlamıştı ki, Belgesel Programlar Müdürü olan kişi uzandı, kaptı kağıdı. ‘’ Şeyy, eskiden kalma bir yazı. Burada yanlışlıkla unutulmuş.’’

Eren Yüce’nin içi burkuldu. ‘’ Adımın karşısında 1 500 yazıyor. TL mi? Ben bugüne değin sizin kurumunuzdan tek kuruş almadım.’’

Müdür terlemişti. Panik içinde yanıt vermeğe çalıştı. ‘’ Şeyy.Yahu, üzerinde durulacak bir şey değil. Sembolik…’’

‘’ Demek öyle. Şoför kardeşim, lütfen arabayı durdurur musun ? Ben ineceğim.’’

Müdür, kameraman, kayıt elemanı şaşkınlıkla izliyorlardı olayı.

‘’ Aman hocam, rica ederim. Programda adınız var, arıcılarla görüşme yarım kalırsa ben de, siz de zor durumda kalırız.’’

‘’ O sizin sorununuz. Bir çizelge hazırlanmış, adım var. Sanki ödeme yapılmış gibi gösteriliyor. Peki, bu paralar kimin cebine giriyor.’’

‘’ Bu sorunuza yanıt vermek zorunda değilim. Muhasebe bilir bunu.’’ ‘’ Peki, ben iniyorum. Hemen bugün Muhasebe Müdürlüğünüze gidip bu durumu kovuşturacağım. ‘’

‘’ Aman hocam, yapmayın bunu. Rica ediyorum. Bundan sonra ödemeler konusunda daha özenli olacağımıza inanın lütfen.’’

Eren Yüce, araçtan indi. Belgesel film ekibi Erciyes’e doğru gidiyordu. Eren Yüce kente doğru yürürken düşünüyordu.

‘’ Demek, bir programda görüşüne başvurdukları, bilgisinden yararlandıkları kişilere ödeme yapmış gibi çizelgeler düzenliyorlar, sonra o paraları aralarında paylaşıyorlar.

Vay be !

‘’ Emek…Emeğin karşılığı…Geçiniz…

……………………………………………………….